14. Bölüm Kelebeğin kalbi

4 1 0
                                    

Au xhang'ın yanına gittim. Ne kadar kaba olacacığını bilmeme rağmen önünde ki kitabı tutup kaldırdım "Bu ne ?" Au xhang gözlerini devirip kitabı elimden çekti "Kitap işte ne olacak?" yüzünü kitabına geri gömdü "Evet ama neden bunu okuyorsun? Bunu sadece cadılık yapanlar okur?" Au xhang ayağa kalktı "Biz küsüz neden benimle konuşuyorsun ki?" Kütüphaneden çıkarken arkasından baktım "Çok bilmiş." Tam bende çıkacakken bir kolumdan tutup beni sürükledi. Bu kişinin Annabelle olduğunu sesinden anlamıştım "Seninle konuşmamız lazım Nirvana." Sanki sevgiliyiz ve ilişkimiz hakkında konuşucağız "Yine ne var? Neden benimle bu kadar uğraşıyorsun ki?" Kütüphanenin en sessiz kenarına geldiğimizde önümde durdu "Au xhang sana bir şey yapıyor veya yapacak. Öğrenmemiz lazım ama senin yardımınla."
Tuhaf tuhaf baktım "Benim saçımı çeken, beni tekmeleyen, bana ağıra şeyler söyleyen kız mı bunu teklif ediyor? Garipsin."  Annabelle sabır duaları etmeye başladı "Bak, özür dilerim ama yardım etmelisin burada ki olay sensin." Onu hafifçe süzdüm "Peki. Ama  bir daha bana böyle şeyler yapmayacaksın bende sana yardım edip sana karışmayacağım.Plan ne?" Gülümsedi "Her şeyi kabul ediyorum. Plan şöyle. İlk önce ne yapmaya çalıştığını anlamalıyız. Noun'a yaklaşacaksın çünkü bu onu kışkırtıyor." Söylediği şey kalbimin teklemesine yol açtı. "İllaki bunu yapmak zorunda mıyım ? Sen yapsan." Annabelle sinirle burun kemerini sıvazladı "O adam sadece sana yakın olabilir. Ayrıca gözlemlerime göre sen yakın olunca bunu yapıyor." Ellerini açıp gülümsedi "Ne yapalım?"

Bıkkın bir şekilde kütüphaneden çıktım. Ve öyle bir denk geldi ki Noun tam karşımda duruyordu "Merhaba." Hiç bir şey olmamış gibi davranmaya çalışıyordum. Bu hallerim onu güldürmüştü "Tuhafsın Nirvana." Üzerime eğildi "Ama bu çok hoşuma gidiyor." Aramızda bir nefes mesafe vardı. Meraklı sorular kafamın içindeydi, beni gerçekten seviyor muydu? Yoksa hepsi bir oyun muydu? Kafamda ki düşüncelerden sıyrıldım " çok incesin teşekkür ediyorum." Yanından geçmek için bir hamle yapmışken birden elini kapı eşipinin kenarına koydu "Gitme" diyordu. Beni kapı ve kendi arasında sıkıştırmıştır "Bu akşam için zamanın var mı?" Bir şey söylemek istesem bile o kadar heyecanlıydımki kelimeler boğazımdan geçmiyordu "Neden?" Gülümsedi, bu gülümsemede sinir ve heyecan vardı "Sadece cevap ver." Kabalaşmıştı "Zamanım var Noun." Elini çekti. Kollarımı göğüsümün altında birleştirdim "Bir prensese kibar davranmalısın. Bunu sana öğretmediler mi? Noun." Ellerini pantolonun cebine yerleştirip ileri geri sallanmaya başladı "Belki. Benimle okul bahçesinde buluş. Saat 01.00'de." Kafam karışmıştı "Neden bu kadar geç bir saat?" Tekrar üzerime eğildi "Bilmem." Bu çocuk tam bir sinir krizi nedeniydi.

Taçların kavgası: Nirvana'nın lanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin