1-Işık

5 0 0
                                    

Azel İncila Boz'un hikayesi.

Merdivenden çıkarken bacaklarım titriyordu. Sakinleşmeye çalışarak üstümü düzelttim.

Çiçekli,pembe bir elbise giymiştim. Sıfır kolluydu,bu yaz sıcağını daha katlanılabilir kılıyordu. Saçlarım iki taraftan örülüydü,ayağımda ise krem rengi terliklerim vardı.

Küçük adımlar ile babamın kapısının önünde durdum. Gerginlikten titreyen ellerimi yumruk yapıp kapıyı çaldım.

Ev soğuk değildi,babamla ilgili her konuydu beni asıl üşüten.

İçeriden konuşma sesleri geliyordu. Kapıyı bir kere daha tıkladım ve beklemeye başladım.

Babam,bir piyona ihtiyacı olmadığı sürece beni odasına çağırmazdı.

İçeri girmem için olumlu bir yanıt geldiğinde yavaşça kapıyı araladım. Meraklı bakışlarım odada gezinirken babamla oturmuş iki adam vardı. İkisi de kırk yaşın üstünde gibiydi.

Ben ise on altı yaşındaydım.

"Bir şey mi oldu baba?" Sesimin titremesini önlemek için ekstra kendimi kasmıştım. Babam bana güzel bir gülümseme sununca nefes alamadım. Yalan.

Katlanamadığım,alttan alamadığım tek konu yalan söylenmesiydi. O yaşta bile, yalan söylendiğini hissedince midem ağzıma geliyor,İncila'yı korumak için Azel'i harekete geçiriyordum.

"İncila,bunlar benim iş arkadaşlarım." Adamlardan biri kafasını utançla yere eğdi. Diğeri ise pis gözlerini üstümden çekmiyordu.

"Kızım,bir süre onlarla kalacaksın." Ellerimi arkamda kenetledim ve yerdeki gözlerimi babama çevirdim. Onun karşısında her sessizce durmak ve itaat etmek zorunda kaldığımda aciz gibi hissediyordum,ne kadar da ironikti. Bir kız,babasına saygı göstermekten neden iğrenirdi ki?

Bunu o başarmıştı.

"Yalanı kes,baba. Sattın mı beni?" Yaşıma,duruşuma ve beni tanıdığı kişiliğe göre çok sert çıkmıştı sesim. İlk kes ona karşı bu kadar sert bir tavır sergiliyordum. Yüzündeki gülümseme anında söndü ve ben keskin dilime bir kere daha lanet okudum.

"Küçük fahişe. Babanla nasıl böyle konuşabilirsin!" Gözlerini odaya girdiğimden beri üstümden çekmeyen adam sesini yükseltince sıçradım. Babam ayağa kalkıp yanıma yaklaştıkça nefes seslerim sıklaşıyordu.

"Seni sattım küçüğüm." Büyük bir tokatı yüzüme yapıştırınca küçük bedenim yere düştü. Gözlerimden yaşların akmasını engellemek için dişlerimi sıktım. Avuç içlerimi yere bastırıp eskimiş,tahta zemin ile göz göze geldim. "Beş para etmeyecek sana fazlaca ödediler."

"Ben," Elimi dudağıma götürüp patlayan kenarına dokundum. Sızlamıştı. İşaret parmağıma bulaşan kana baktığımda kalbimdeki nefret alevlendi. "Senin oyuncağın değilim."

"Öylesin." İğrenç gülüşünü gözüme sokar gibi bana yaklaştı. Saçlarımı tutup onları çekerken kafamı dikleştirdi. "Sen benim küçük maşamsın,İncila." Kafamı çektiğim acıyla zorla iki yana salladım. Diğer elini boğazıma dayayıp beni dikleştirirken gözümden bir damla yaş firar etti.

"Bülent!" Annemin sinirli sesi kapının önünden duyulunca gözyaşlarımı daha fazla tutamadım. Babam beni bırakıp kapıya yöneldi. Ayağa kalkıp saçlarımı düzelttim. Annem beni böyle görürse canı yanardı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

-Mezarlık-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin