Bu sefer farklı bir anlatım tarzı denicem kötü olursa kusura bakmayın ;]
~Kenan'ın bakış açısı~
______________________________________
Arda, Sebastian ve ben beraber kolkola markete doğru yürüyorduk.
"Oğlum adam bana resmen civciv diyo. Kafayı yiyicem."
Diye söylendi, Seba.
"Ne güzel işte, sende ona timsah demiyor muydun?"
Dedi, Arda.
"Diyordum demesine de, adam beni tavuğun yavrusu yaptı ya."
Kıkırdadım,
"Eee, adam seni gördüğü an anlamış kuş beyinli olduğunu."
Diye kışkırttım, Sebastian'ı. Seba kafama bir tane çaktı ve yürümeye devam ettik.
"Sizde durumlar nasıl Arda'cım?"
Diye sordu Sebastian. Arda'nın biraz yüzü düşünce birşeyler olduğunu anladım. Sebastian bana bakınca bende 'bilmiyorum' anlamında omuz silktim.
"Ne oldu çabuk anlatıyorsun Arda."
Dedi, Seba. Arda derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı,
"Şey... Biz Ferdi'yle kavga ettik."
Sebastian birden durdu.
"NE YAPTINIZ!?"
Sokaktaki birkaç insan bize dönünce Sebastian sakinleşip Arda'ya baktı.
"Arda, eğer Ferdi abi birşey yapıp seni üzdüyse enişte falan dinlemem, onun yedi ceddini elden geçiririm haberin olsun."
Dedim,
"Aynen bende."
Diye katıldı Seba bana.
"Ya oğlum bi durun, o kadar da abartılacak birşey olmadı. Sadece geçen onu biriyle yazışırken yakaladım. Yazışırken çok mutlu görünüyordu, bende merak ettim ama fazla kafa yormadım. Sonra bu böyle devam edince dün elinden telefonunu çekip aldım. Bana anlamaz bakışlarla baktı. Sonra işte ben telefonuna bakamadan telefonu elimden çekince... Kavga ettik."
"Ulan, ulan bak buraya yazıyorum, eğer o çocuk seni üzere onun gözlerini oyarım."
Dedi Sebastian eli havadayken.
"Ya yok bişi abartmayın o kadar. Dünden beri Altay abide kalıyorum da, sizede söyliyemedim..."
Arda'nın omzunu tutup sıktım, Arda bana baktı. Gözlerinden ne kadar kırıldığı belli oluyordu.
"Arda, biz senin en yakın dostunuz, kardeşiniz. Bize güvenebilirsin, kararın her ne olursa olsun seni destekliyeceğiz. Değil mi, Seb?"
"Evet, tabi ki."
Dedi, Sebastian ve Arda gülümseyip ikimize sarıldı. Bizde ona sarıldık, onun yüzünde bir gülümseme yaratmış olmanın verdiği mutlulukla yolumuza devam ettik.
Biz konuşurken birden telefonuna dalmış olan bir çocuk Seba'ya çarptı. Çocuk çarpışmanın etkisiyle biraz geriledi, başını vurmuştu. Hemen Sebastian'a baktı.
"Çok özür dilerim! Kusura bakmayın, iyi misiniz?"
Sebastian adama baktı,
"İyiyim, iyiyim. Merak etme, asıl sen iyi misin?"
"Arkadaşın kafası biraz kalındırda."
Dedim ve çocuk gülümsedi. Sebastian bana kötü kötü bakarken ben çocuğu inceliyordum. Çocuk belli ki bayadır yürüyordu, yanakları sıcaktan kızarmış, üstü terlemişti.
"Bende iyiyim, tekrardan kusura bakmayın."
Dedi adam nazik bir şekilde. Kekoların ve serserilerin kol gezdiği bir semtte böyle bir çocuğun bulunması pekte görülür birşey değildi. Belli ki çocuk buradan değildi.
"Şey, ben bir yeri arıyordum da... Bulamadım, yardımcı olabilir misiniz?"
"Tabi kii."
Dedi, Arda. Çocuk tekrar gülümsedi ve telefonunda ki konumu gösterdi. Bizim gittiğimiz marketin yanında ki bir alandı burası. Genelde serseri tiplilerin pekte hoş işler yapmadıkları toplanma alanlarından biriydi.
"Aa, bizim yolumuzun üstünde istersen gel sen bizimle seni götürelim oraya kadar."
Dedi, Arda. Çocuk,
"Size rahatsızlık vermeyeceksem, olur.."
"Ne rahatsızlığı yahu? Gel şöyle."
Sebastian üçümüzün arasına soktu çocuğu. Çocuk kızardı, utangaçtı.
"Adın ne?"
Diye sordum.
"İsmail."
Diye cevapladı çocuk. Yürümeye başladık.
"Sakıncası yoksa neden oraya gitmek istiyorsun sorabilir miyim?"
"Şey... Sevgilimle buluşmak için."
Çocuğun dediğiyle duraksadım.
"Orası pek tekin bir yer değilde... O yüzden sordum."
Dediğimle çocuk bana baktı, belli ki korkmuştu.
"Merak etme, kimseye kaptırtmayız seni."
Dedi, Sebastian şakayla karışık. Ama haklıydı, her ne kadar araları bozuk olsa da mahallenin saygı duyduğu ve korktuğu biriyle sevgiliydi Arda. Sebastian'ın yavuklusunu anlatmaya bile gerek yoktu, ismi yeterdi... Benim ise Semih'im vardı. O da yaşı küçük olmasına rağmen şimdiden herkesin saygısını kazanan biriydi. Bu yüzden biri bize bulaşsa yarına çıkmaz, dövüldü.
"Haklı, rahat ol. Gerekirse sen sevgiline kavuşana dek seninle geliriz."
Dedi, Arda. Çocuk gülümsedi, rahatlamış görünüyordu.
"Çok sağolun, gerçekten orayı bulamayacağımı düşünmeye başlamıştım... Şey, adınızı sormadım ama..?"
"Ben Sebastian, bu tatlış Arda, şu küpeli şerefsiz de Kenan."
"Alındım, gücendim."
"Kes be, az önceden beri bana laf sokanda ebemdi demi?"
Haklıydı, bu yüzden sırıtarak sustum.
"Tanıştığımıza memnun oldum."
Dedi çocuk bizim halimize gülümserken.
"Bizde memnun olduk, İsmail. Bu arada kaç yaşındasın?"
"26."
"NE!?"
Sebastian'ın bağrımasıyla yine tüm gözler bize dönünce Sebastian İsmail'e döndü ve,
"Daha genç duruyorsun da, o yüzden şaşırdım. Benle yaşıtmışsın."
Dedi. Sonra İsmail'le kaynaşa kaynaşa yürümeye devam ettik.
______________________________________
660 kelime
Öncelikle hepinize teşekkür ederim, ben bunun okuncağını falan düşünmemiştim.
Yani cidden mutluyum, saçma şeyler yazıyordum ve bunun okunması cidden moralimi yükseltti. Hepinize tekrar tekrar teşekkür ederim 💙💙
Yeni anlatım tarzına alışana kadar özür diliyorem büyük ihtimal yime boka sarcam 👉👈
Ve UEFA BAŞLADIĞI İÇİN MAÇLARI İZLEMEKTEN YAZMAYI UNUTUYORUM TEKRAR ÖZÜR DİLERİM

ŞİMDİ OKUDUĞUN
★ •-)Kenan Yıldız & Semih Kılıçsoy(-•★
Фанфик"Çapkın mısın oğlum sen?" "Çapkın değilim, aşk bu ilk görüşte."