Arabanın içindeki sessizlik ruhumu darlatıyordu. Semih'e baktım, kızarmış hareleri ve baygın bakışlarıyla yola bakıyordu.
İstanbul'la Trabzon'un arasında on iki saat olduğu için Semih hemen araba kiralamış, bense motorla evime gidip hazırlanmış, yanıma birkaç şey almış, ve yol için birşeyler hazırlamıştım. Semih'te beni evimin önünden almıştı, şuanda iki saatlik yolu bitirmiştik. Bolu'daydık.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Kenan'ın kombin)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Semih'in kombin)
Yol boyu Semih hiç konuşmamıştı, evet pek konuşkan biri değildi ama bu kadarı benim için fazlaydı. Elimi vitesteki elinin üstüne koydum, sanki bunu hissetmemiş gibi yola bakmaya devam ediyordu.
Yavaş yavaş okşamaya başladım, beni görmezden falan mı geliyordu? Ona baktım, sinirlerim bozulmuştu. Elimi çektim, ne yapıyordum ben? Karşımda ki adam annesini kaybetmişti, bense oturmuş bana tepki vermedi diye darılıyordum.
Kendi kendime savaş verirken elini dizime koydu, kızardım ve ona baktım. Gülümsemeden edemedim, ona baktım. Gözlerinden uyku akıyordu.
"Güneşim."
"Hm?"
Dedi, ve bana baktı.
"Arabayı biraz ben kullanayım mı?"
"Emin misin?"
"Evet, hem sende dinlenirsin birkaç saat."
"Tamam."
"Bak, ilerde benzinci var, gir oraya hem elini yüzünü yıkarsın taman mı bebeğim?"
"Peki."
Verdiği kısa cevaplar beni mutlu etmeye yetmişti. Benzinciye girdik, kenara çektik. O tuvalete gitti bende küçük markete girip çubuk kraker aramaya başladım.