1. BÖLÜM

171 5 0
                                    

Gecenın en karanlığında bazıları uyur, bazıları ise uyumak yerıne belkı de tavana bakıp düşünceler ile savaşmayı tercih eder. Uyuyanların bazıları güzel rüyalar görür, bazıları ise kabuslar arasında kaybolur. Okuduğum bir kitapta  "bakmasını iyi bilene çok şey anlatır tavan" diyordu. İlk okuduğumda anlam verememiştim fakat zaman ne demek istediğini öğretmişti. Odamın ışığı bir anda açıldığında gözlerimi rahatsızlıkla kıpıştırdım ve Alpere bundan rahatsız olduğumu bakışlarımla göstererek "Birşey mı oldu" dedım. Endişeli bir yüz ifadesi ile yanıma geldiğinde ne olduğunu anlamıştım. "Senle konuşmamız lazım elini yüzünü yıka sonra çalışma odasına gel" yüzündeki endişe sesine de vurmuştu. Odadan hızlı bir şekilde çıktığında bende söylenerek yataktan doğruldum ve ayağa kalktım. Koşar adımlarla koridordan banyoya geçtiğimde banyonun kapısını kapattığım gibi ayna karşımda belirdi. Yüzümün nasıl göründüğüne bakmamak için hızlıca yüzümü yıkadım. Yüzümü kurularken aynadan istemsizce yüzümü inceledim. Gözaltlarım hergün daha da morlaşıyordu, dudaklarımdakı derıyı soydugum için dudaklarım berbat haldeydi, yüzümde ise bir ruhsuzluk vardı. Daha çok bakmak istemediğim için havluyu yerine bıraktım ve banyodan çıktım. Alperin yanına gittiğimde iki bardak kahve hazırlamıştı ve masanın üstünde dikkatimi çeken diğer şey ise uzun süre bilgi toplamak için üzerinde çalıştığımız isim Tolga Aksoy'du. Masanın karşısında duran sandalyeye oturduğumda Alperin az önceki endişeli halinden eser yoktu. Düşünceli sesle "Tolga Aksoy, 25 yaşında ünlü bir şirket sahibi fakat bu şirket tahmin edilemeyecek kadar gizemli bu zamana kadar önemli başarılara imza atmış birisi..." sözünü kestim"Benimde Tolga Aksoy'dan bilgi sızdırmamı istiyorsun" dedim. Alperin az önceki düşünceli hali endişeye dönüştüğünde bir şeylerin ters gittiğini anlamam zor olmadı. "Evet dediğin kısım doğru fakat bu hiçbir aldığın işe benzemiyor, onu öldürmemen lazım canlı bir şekilde tüm bilgileri kayıt altına alacaksın. O şirketin ne amaçla olduğunu, daha ne sakladıkları... sonunun ne olacağını hiçbir zaman kestiremeyeceğiz. Bu sefer diğer işlerdeki gibi ben yanında olamayacağım.." derken sözünü kestim. "Neden tek tabanca olmamı istiyorsun ki" endişeyle nefesini verdiğinde "o, buralarda seni arıyor ölmemiş"dediğinde adeta başımdan aşağı kaynar su döküldü. "ama o ölmemiş miydi? Bana öldüğünü söylemiştin artık beni bulamayacak demiştin" dedim sorgulayan gözlerle. Alper ise dediğimi umursamadan "Annen o yaşıyomuş ve seni korumam lazım, kadın eskisinden de güçlü hafife almamalıyız. Hala 2 saatlik uykunda da kabusları o yaratıyor değil mi?" dedi hem düşünceli hem de endişeli bir sesle. Tahammülüm kalmamış gibi "Kabuslarımı da annemi de siktir et, şuan bunlarla uğraşamayız. Önümüzdeki göreve odaklanmamız lazım" dedim Tolganın fotoğrafını gösterek. Ardından ölüm sessizliği oldu. Bu sessizliği bozan kafama diktiğim kahvenin yudum sesleriydi. "Ölümden gram korkmuyorsun değil mi? Neden yaşamak istemiyorsun?" Alper dakikalar sonra konuştuğunda ruhsuz gözlerle ona baktım "Bu soruyu çevirelim o zaman, yaşamaya değer birşey mi var?" dedim uzun zaman sonra oluşan o hissizlikle. "Güzelsin, insanları çekiciliğin ile baş döndürürsün en azından bana göre geleceğin biraz da olsa parlak..." Alper devam ederken sözünü kestim. "Ben annem denen kadın yüzünden birdaha anne olamayacağım farkındasın değil mi, ayrıca bir insan ne kadar güzel olursa olsun geçmişi o güzelliği de yok edecektir emin ol, sence kim beni geçmişimle ister bi düşün istersen" dedim hüzünle. "Selin" dedi. Alper ismimi sevmezdi genelde kızıl ajan derdi. Eğer kaldıramayacağı birşey olursa ise ismimle hitap ederdi bana. "Ben uyuyacağım sana iyi geceler" diyerek koşar adımlarla odama koştum. Kapımı kapattıktan sonra elime kulaklığımı aldığımda hemen taktım. Telefondan ise herhangi bir şarkıya tıkladım. Uyumak istiyordum fakat normal insanlar gibi normal güzel rüyalar görmek istiyordum. Gözlerimi tavana bakmamak için sımsıkı kapattım ve başımı yastığa gömdüm. Yorulmuştum. Hem fiziksel hemde ruhsal bir şekilde yorulmuştum. Hayatımı normal insanlar gibi yaşamak istiyordum. Anne olmak istiyordum. Mutlu bir hayatım olmasını istiyordum kısacası. 

2 saat sonra 

Bilincim kapanmaması için yeminliydi adeta. Hala uyumamıştım ve güneş ise kendini gökyüzüne yeni yeni gösteriyordu. Daha fazla dayanamadan yataktan doğruldum. Güneş kendini göstermek isterken bulutlar güneşi kapatmıştı. Ayağa kalktığımda bedenim kendini yatağa geri atmak için çırpınıyordu. Umursamayarak mutfağa ilerledim ve mutfağa girdiğimde Alperi balkonda otururken gördüm. Bedeni burdaydı fakat düşünceleri bambaşka yerdeydi. Hemen tezgaha geçip 2 bardak filtre kahve yaptım. Yanına gittiğimde dürttüm ve yerinde sıçradı. "Benim kızıl ajan" kafası karmakarışık bir şekilde de olsa biliyorum anlamında başını salladı. Elimdeki iki bardak kahveden birisini ona verdim. Bende yanındaki sandalyeye oturduğumda " o adamdan sana zarar gelmeyeceğinden eminim ama annen sürpriz olarak seni bulmasından korkuyorum, senin 8 yıl öncekisi gibi olmanı istemiyorum kızıl ajan, eğer bulursa ve kaçırırsa seni bulurum ama sadece bedenini kurtarabilirim ruhun o kadının yanında kalacak çünkü..." derken düşünceli bir ifadeyle sözünü kestim "zaten ben ruhumu 8 yıl önce o kadının yanında bırakmışım ki hem kaçırsa ne olucak ki ruhum yok. Bir insanın ruhu olmazsa yaşam isteği olmaz, tutunacak dalı zaten yoktur. Eğer bir çocuğumun olacağını bilseydim en azından yaşamımda ince de olsa bir tutunacak dalım olurdu" acıydı, yaralayıcıydı, katlanılamaz gerçeklerdi ama gerçekti. Gerçekler er yada geç de olsa kişiyi bulurdu. Konuyu değiştirmek istermiş gibi "yeni görevime ne zaman başlıyorum" dedim merakla. Alper ise "biliyorsun ya bugün işte yoksa seni gece kaldırmazdım" dediğinde kıkırdadım. 

3 saat sonra

Hazırdım. Bol bol makyaj yapmış, kızıl saçlarımı dalgalandırmıştım. Gömlek ve etek giymiştim. Arabada Tolga Aksoy'un fotoğrafını inceliyordum. Vampirlerin ten rengi gibi bi rengi vardı, bembeyazdı. Ten rengine zıt kömür karası saçları ve kaslı bir vücudu vardı. Araba durduğunda geldiğimi anlamıştım. Arabadan inmeden önce şöforün yanındaki koltukta oturan Alperin sesini duydum "Kelebeğin kozalaktan çıkma zamanı geldi"...

DEVAM EDECEK

ŞİMDİDEN DESTEKLERİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER

KIZIL AJAN(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin