"Güzel kızım seni çok özledim" annemin sinsi sesi tüm odaya dolduğunda yere diktiğim gözlerimi onun bedenine çevirdim. Abim itaatkardı o yüzden annem onu severdi. Ben ise abimin aksine baş kaldırıyordum. Yapılan haksızlığı göz ardı etmeyip sonuna kadar savunuyordum. Anneme göre onun dedikleri her zaman doğruydu, herkesin ona itaat etmesini bekliyordu. Bazen kelimelerin anlatamadığı, yetersiz kaldığı zamanlar vardır. Kelimeler anlatmazsa gözler herşeyi açıklardı. Duygularımızı gizlediğimiz zamanlarda suskun kalırız. Göz teması kurmayız çünkü gözler herşeyi anlatır. Annemin gözlerimde gördüğü yıkılmış bir yuvanın enkazıydı. Enkazın içindeki çocukluğum çaresizce kurtarılmayı bekliyordu. Kanlı ellerim o çocuğa dokunmak istemiyordu. Hala temiz kalsın istiyordum. Teni temiz kalmasa bile ruhu temizdi en azından. "Hadi bakalım otur bakalım güzel kızım" annemin tehdit dolu bakışları altında ima yatıyordu. Onu öldüremezdim çünkü arkası güçlüydü. Sorun kendi canımdan da önemli olan abimin canıydı. Ona karşı bastığım tetik abimin acı çekmesine sebep olurdu. Aksi bir hata sevdiklerimin acı çekmesine neden oluyordu. Yuvarlak masanın etrafında 4 tane sandalye vardı. İlk Tolga geçti, sonrasında ben geçtim fakat Tolgaya bakmıyordum, o beni hiçbir zaman anlamayacaktı. Emre geçtiğinde ise göz temasını uzun süreden sonra baktım, o bana beni anlıyormuş gibi bakıyordu. Bedenim kendini atağa hazırlıyordu, çünkü annen her zamanki gibi sonda ağlama krizlerine sokup intiharı denettiriyordu. Annem de oturduğunda Tolga şüpheyle konuştu " Bana herşeyi anlat gökçe ile ilgili" Annem sinsi bir gülüp bana baktı. Ben ise masaya bakıyordum, Tolgaya şuan gidelim dese gitmezdi, hakkımdaki herşeyi benden öğrenebilirdi? Erkeklere hiçbir zaman güvenmemeliyim. Annem bana bakarak konuşmaya devam etti.
"Gökçe Akça. Benim baş kaldıran kızım, o yaptığım hareketlerin kötü olduğunu söylerdi fakat onu hayatın tüm kötülüklerine hazırlıyordum. Çok nankörsün güzel kızım. Her yerde Alper ile ikiz olduğun geçiyor ama aslında o senden 3 yaş büyük, öyle değil mi? O ailemizin lanetiydi, benim oğlumu elimden aldın. Swnden nefret ediyorum, ölümünü ben kendi ellerimle hediiye etmeyeceğim, ölümün kendi ellerinle ruhunu alacaksın" Tolga sıkılgan bir nefes verdi.
"Kızına nefretini kus demedim bana tüm geçmişini anlat dedim gökçenin" Emre sinirli bakışlarını tolgaya çevirdi."Neden gökçe yokmuş gibi davranıyorsun, 3. maddeyi çiğnedin. Gökçenin en büyük zaafı geçmişi" dedi. Annem ise iğrenerek baktı Emreye ve "Bu sürtüğü bana mı savunuyorsun. Her neyse anlatıyorum" dedi ve devam etti.
"Gökçe 24 yaşında abisinden 3 yaş küçüktü. Bebeklikten beri gelen bir inatçılığı vardı, babasının biricik kızı. Herkesten gizli denediği ilk intihar 7 yaşındaydı. Bileklerini kesmişti fakat hemen yetiştim. İlk tacize uğradığında 9 yaşındaydı. Biricik dedesi onu taciz etmişti. Onu kurtarmadım, cezası olmalıydı yaptığı her hatanın. Ertesi gün yine intiharı denedi. Bu sefer baş kaldırdığı için onu ben kurtarmadım. Ağlama krizlerine 11. yaşında başladı. Gökçe ağlamayı sevmezdi fakat ağladığında intiharı deneyecekti. Kendisi lekeleri yüzünden dışarıya çıkarmıyordum. Dedesigile bırakıyordum. O iğrenç görüntüler göz manzaramı bozduğu için tacize uğrayacaktı. 14. yaşında ilk regl olduğunu bana söylememişti. Dedesi bunu öğrediğinde zorla sahip olmaya çalıştı ama babası tam o anda kızını almaya gelmişti. 18. yaşında benden ölümü istemişti. Ben ise yaşaması için 3 kez hak verdim. Sadece 1 tetiğe bugün basacağım ve gökçe ölecek. Sadece ölümü bekliyor gökçe. Onu kimse kabullenmeyecek. Kendi karanlığında boğulacak. 19. yaşında anne olma hakkını ömür boyu engelledim. Kendisi kasıklarına defalarca kesik attı. Geriye kalan tek şey izler. " devam edeceği sırada sandalyeden kalktım. Kriz geçiriyordum. Atak geçirmeye başlamıştım.
"Biliyor musun tolga içimdeki umut ışıklarını kendi ellerinle mahvettin. Noldu duydun mu geçmişimi. Nasıl bir bataklıktan çıkmaya çalışacağımı gördün mü. Sende annem gibi ruh katilisin." dedim. Kabullenmemek istermiş gibi kafamı iki yana salladım. Geriye doğru adım attım ve çantamdaki silahı tolgaya doğrulttum. O da ayağa kalktı ve beni engellemek istermiş gibi bana adım attığında geriye doğru adım attım. Namlunun ucu tam kalbine denk geliyordu. "Hiçbirşey bildiğin gibi değil gökçem lütfen gözyaşlarını silmeme izin ver" dediğinde aklımı kaçıracakmış gibi güldümde yanağımdan gözyaşları ise firar ediyordu. Çocukluğum o enkazın içine daha battı ve ruhu da kirlendi. Artık kurtarsam da faydasızdı. Annem haklıydı, hiçkimse beni kabullenmeyecekti. "Seni her zaman olduğun gibi kabulleneceğim gökçem. Lütfen o silahı yere at, kendine zarar vermenden korkuyorum"dedi. "Bana gökçem diyip durma yalancı, katil. Senden nefret ediyorum anla artık. Hiçbir duygu gerçek değildi" diye haykırdım. İşte şimdi tiyatro bitmişti. Herkes gerçek yüzüyle ortadaydı. Tolga hüzünle baktı"Hiçbiri mi gerçek değildi, kadınım. Hepsi mi sahteydi" tolganın hüzünlü çıkan sesi bana etki etmiyordu. Gözlerimden bu sefer daha çok gözyaşı akmaya başladı. Sona yaklaşıyordum.Kalbini gösteren namluyu kendi kalbime çevirdiğimde tolga da öne atıldı. Emre ise bana yaklaştığında daha da çok geriye gittim. Tolga tam bir adım daha atacakken namluyu tekrardan ona doğrulttum ve hiç acımadan tetiğe batım. Geriye doğru adımlayacak yerim kalmamıştı, sadece duvar vardı. Tolganın koluna denk gelmişti. Emre bir adım daha adım atmaya kalkıştığında silahı ona çevirdim. Adımları duraksadığında tekrardan namluyu kendi kalbime çevirdim
Anlaşmada zaaflar ile oynanamayacaktır diyordu ama kadının en büyük zaafı geçmişiydi.
Anlaşmada zaaflar ile oynanmayacaktır diyordu ama bilmiyordu ki adamın en büyük zaafı kalbine namluyu dayayan kızıl saçlı kadın olduğunu...
Namluyu karnıma dayadım ve "bu tetik hiç anne olamayacağım için" deyip tetiğe bastım. Halsiz sesim ile tekrardan konuştum "bu da ölen ruhum için" deyip kalbimde duran silah ile vurdum. Bağırış sesleri ninni gibi geliyordu. Ölüme yakın hissediyordum. Yaşamak istemiyordum.
EMREDEN
"Gökçe" deyip üzerine atladı tolga. Gökçenin yaşadıkları ağırdı, kendisi kabullenmeme korkusu ile intiharı denedi. Tolga Gökçeyi gördüğünden beri hayata dönmüştü. Birgün gökçenin anne olamayacağını öğrenip tüm doktorlara ihtimalı olduğunu sordurmuştu. Olduğunda ise sevinçle hastane adıyla gökçeye gizli mektuplar yazıyordu. Hayatını gökçeye adamıştı fakat o bunu bilmiyordu. İkisini de küçük bir çocuk gibi görüyordum. Düşüncelerimden sıyrılıp tolganın yanına eğildim. "Hepsi benim yüzünden oldu. Keşke siktir etseydim sınırları, geçmişini bana anlatmasını sabırla dinleseydim keşke. Hepsi benim suçum. Gökçem seni tam bulmuşken gitme lütfen. Ama çok acı çekiyordun güzelim. Kimse kabullenmezse ben kabullenirim seni. Herşeyin olurum senin." tolga aklını yitirmişti. "tolga çok kan kaybediyorsunuz acilen eve gitmemiz lazım" dememle tolganın dışarıya çıkışı bir oldu. Arabaya gittiğimde tolga arka koltuğa oturmuş gökçe kucağında yüzüne dokunuyordu. Sürücü kotuğuna geçip hızlı bir şekilde arabayı sürdüm. 6 dakika sonra eve gelmemizle tolganın inmesi bir oldu. Odaya çıktığımda doktor da bekliyordu. "Gökçe hanım çok fazla kan kaybetmiş, nabzı da çok yavaş atıyorç Sizinle diğer doktorumuz ilgilensin Tolga bey" dedmişti doktor fakat tolga önemsemeden gökçenin bileklerini öpüyordu. Sinirle tolgaya baktım "tolga eğer böyle durmaya devam edersen kan kaybbından gökçeyle evlenemeden ölürsün" dememle hızlıca diğer doktorun yanına gıttı. "Yaşaması bır mucıze gibi olur. Fakat bu kurşundan kurtulup bitkisel hayata da dönebilir. Zaman gökçe için değerli" diyordu doktor...
DEVAM EDECEKK
YORUMLARINIZI BEKLİYORUMM
![](https://img.wattpad.com/cover/371391863-288-k688734.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL AJAN(+18)
Teen FictionBakışlarımız kesiştiğinde anlamsız gözlerle ona bakıyordum. Sinirlerim bu adamı görecekmiş gibi bir anda çıktığında "siz benim hastalığımı, uyku problemlerini nereden biliyorsunuz, ayrıca odada yaptığım her eylemi izlemenize gerek yoktu belki de güv...