Gökçeden
Odadan çıkıp gitmişti. Pişman olabilirdi fakat bunu önceden de hesaplayabilirdi. Kapı yavaşça açıldığında Emrenin geldiğini gördüm. O da yanımdaki koltuğa oturduğunda bana baktı
"Nasıl bir direncin var kızım. Bünyen zayıf ama bağışıklık kazanmışsın" dediğinde öksürerek güldüm. "Ben dokuz canlıyım da ondandır" dedim. Emre ise bakışlarını seruma çevirdi, düşünceliydi. "Konuşalım mı biraz gökçe" dedi. "Tamam, konuşalım" dediğimde bakışlarını bana çevirdi."Ben Tolganın yaptıklarını savunmuyorum evet iyi birşey yapmamış olabilir ama ona karşı sanki biraz fazla tepki verdin gibi.
Tolga duygusuz yani robot gibi yaşıyordu. Sen uyanana kadar asla uyumadı. Doğru düzgün yemek yemedi.
Çöküşe girdi. Ama sen onun hayatına girdikten sonra öyle olmadı. Senin için ölümü bile göze aldı. Belki şuan bu dediklerimden birşey anlamıyor olabilirsin ama zamanla anlayacaksın.
Hemen tekrardan ona güven demiyorum. Ama ona hala bir şans olduğunu göster." Emre'nin dedikleri içimde her zaman ona güvenmek isteyen tarafımı öne çıkarıyordu. Sadece sustum çünkü söylemek isteyeceğim her sözü diğer tarafım aksini iddia ediyordu."Şimdilik susmayı tercih ediyorsun ama içinde hala ona güvenmek isteyen tarafın hiçbir zaman susmayacak" dedi ve gitti.
Yerimde rahatsızca hareket etmeye çalıştım. "Gerizekalı gökçe birisine güvenirsen olacaklar buydu niye salakça güvendin ki" kendi kendime söyleniyordum.3 GÜN SONRA
Bugün tedaviye başlayacaktım. O gün ki konuşmamızdan sonra hiçbir şekilde ortalıklarda görünmemişti. Emre ise zoraki yemek yemeye çalışsa da sürekli reddettim. O ise artık pes etmişti. "Lanet ayaklarım neden yürümüyorsunuz, rica etsem 6 ay önce yaptığınızı yapsamız da ikimiz de rahat bir nefes alsak" başımı ayıplarcasına salladım.
Arkadan ise kahkaha sesi gekdiğinde yastığı bir silah gibi elime aldım. Emre kahkahalara boğulurken bende yüzümü buruşturdum. "Kızım şizofren gibi ayaklarınla konuşuyorsun. Cidden çok değişiksin" gülmekten zor konuşan Emre'ye yastığı fırlattım. "Sana normal olduğumu düşündüren nedir moruk" dediğimde anında yüz ifadesi değiştiğinde gülme sırası bendeydi. "Moruk olacak en son kişi benim. Ayrıca şu kelimeyi kullanmayı bırak. Böyle yakışıklı bir abi bulmuşsunuz moruk diyorsunuz çok ayıp. Puh cehennem" dediğinde yastığı bana attı tekrardan.
"Hey moruk ebruya noldu hala konuşuyor musun onla" dedim. Fakat kendisi konuyu değiştirmek ister gibi "geç kalıyoruz hadi gitmemiz lazım küçük hanım" dedi. "Ne yani ayrıldınız mı onla" dedim fakat cevap vermek yerine beni tekerlekli sandalyeye koydu. "Hadi ama moruk cevap ver bu şekilde susman hiç hoşuma gitmedi" dediğimde güldü."Beni aynı anda 3 kişiyle aldattı!" dedi ve merdivenden inmek için beni kucağına aldı. Merdivenleri bitirdikten sonra tekrardan tekerlekli sandalyeye koydu.
"Kimseye güvenme diye boşuna demiyorum hepinize men kafalar" dedim fakat kendisi samimiyetten uzak bir şekilde güldü. Arabaya bindirdiğinde kapıyı kapatıp kendi tarafına geçti.
Arabayı çalıştırdı ve gaza bastı.***
"Geldik hadi inelim" dedi.
"Emre o nerde"
"O her yerdedir. Onu sorgulama ve bulmaya çalışma. Kendisi ortalıktan kaybolduysa bulunmak istenmez" dedi.
Kendi indi ve beni de indirdi. "Sandalyeye ömür boyu mahkum kalmayacağım en azından o da birşey" dediğimde emre güldü. "Sen neden bu kadar anormal davranıyorsun. Hayatta herşeyi dalgaya almandan hele hiç bahsetmiyorum" dedi bende ayıplarcasına başımı salladım. "Siz beni ister normal olarak görün ister anormal ve hayatı dalgaya alıyorum çünkü herşeyi ciddiye alırsam bu sefer tek kurtuluş yolu intihar gözüküyor, anladın mı" dedim ve anladım dercesine kafasını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL AJAN(+18)
Teen FictionBakışlarımız kesiştiğinde anlamsız gözlerle ona bakıyordum. Sinirlerim bu adamı görecekmiş gibi bir anda çıktığında "siz benim hastalığımı, uyku problemlerini nereden biliyorsunuz, ayrıca odada yaptığım her eylemi izlemenize gerek yoktu belki de güv...