"Veletsungum uyaaann."
Yine abimin sesiyle uyandım ama gözlerimi açmakta çok zorlanıyordum. İlk dersten öğlen arasına kadar uyumuşum. Bu sıralar çok sert ve konforsuz ama nedense burada aldığım uykuyu hiçbir yerde alamıyorum.
"Jiji uyan hadi. Öğlen arası oldu."
Seungmin'in öğlen arasını hatırlatmasıyla zor da olsa gözlerimi açtım.
"Ne ara öğlen arası oldu ya offf."
"Kanka ilk ders kafanı sıraya koydun sonra yok oldun zaten."
"Hocalar bir şey dedi mi uyumama?"
"Sadece coğrafyacı fark etti uyuduğunu, o da uyan diye biraz söylendi ama baktı ki sen artık başka bir evrene geçiş yapmışsın pes etti adam."
Esneyerek konuştum.
"Yemekte ne vardı bugün? Ona göre yemekhaneye gidelim."
"Listeyi atmadılar ki gruba, yemeği bilmiyorum da şekerpare varmış diye duydum."
"Oyyy şekerpare mi? Yenür."
"Genco konuşmanız bittiyse gidelim mi artık? Ahirete kadar sıra oluşacak birazdan."
Abimin sözleriyle yemekhaneye doğru yürümeye başladık. Abimin dediği gibi sıranın ahirete ulaşmasına sayılı kişi kalmıştı resmen. Sıraya girdik ve yaklaşık 25 dakika boyunca sıra bekledik. Yemeklerimizi alıp masaya geçince iki masa ötede koyu lacivert bir kafa gördüm. Biraz daha dikkatli bakınca sabahki dağ olduğunu anladım. Yanında da Hyunjin vardı. Hyunjin bizim sınıftandı. Kızların gözdesi olmasına rağmen bu zamana kadar hiç sevgilisi olduğunu duymadım. Çok muhabbetimiz yoktu ama kötü bir insan değildi, en azından bu zamana kadar bana kötülüğü olmamıştı. Sanırım dağ da onun arkadaşıydı, sabah bizim sınıfa da o yüzden gelmiş herhalde.
Minho'nun gözünden
Okuldaki ilk günüm ve bu yemekhanedeki ilk yemeğim. Okul fena değil aslında, en azından eski okuluma göre daha iyi ya da burayı iyi yapan best kuzimin varlığı.
Yemekleri yedikten sonra Hyunjin'le birlikte yemek kaplarını bırakmaya gittik. Orada sabahki kediyi gördüm. Hoş çocuk. Hyunjin'le aynı sınıftalardı sanırım. Bugün ne zaman Hyunjin'in yanına gitsem onu uyuyorken görüyordum. Daha yeni uyanmıştı herhalde çünkü gözlerinde hala bir uykusuzluk vardı.
Kapları bırakırken Hyunjin'in birine seslendiğini duydum.
"Jisung, bir bakar mısın?"
"Efendim Hyunjin."
"Coğrafyacı seni arıyordu bi öğretmenler odasına git istersen."
Seslendiği kişi kediydi. Adı Jisung'muş, güzel isim. Yanında iki kişi vardı aralarından zayıf olan konuştu.
"Jiji sanırım biraz sıçtın."
"Biraz mı? Coğrafyacı veletsungumun ağzına sıçacak."
Kedi yani Jisung derin bir nefes aldı.
"Allah'ım sabır ver. Abi bunların hepsi senin yüzünden oluyor sabahın köründe şafak opersyonu yapar gibi uyandırmasaydın ben derste uyumicaktım."
Bunları kaslı olana bakarak söylemişti. O zaman bu kaslı olan onun abisi olmalıydı.
Jisung gerek hareketleriyle gerek konuşmasıyla gerekse güzelliğiyle ilk günden dikkatimi çekmişti. Onun hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmenin tek yolu instasını bulmaktı ve bunun için de canım kuzimin yardımına ihtiyacım vardı.
"Kuzi bir şey dicem."
"De gülüm."
"Bu Jisung mu ne onun instası falan var mı?"
"Kanka bu ne hız daha ilk günden nasıl gözüne kestirdin çocuğu?"
"Ya hoş çocuk işte, biraz daha tanımak istiyorum instasını ver hadiiii."
"Tamam dur link atim."
Tüm dersler bitti ve herkes evlerine dağıldı. Eve vardığımda ilk işim Jisung'un hesabına girmek oldu. Hesabı gizliydi bu yüzden ona istek attım ve isteğimi kabul etmesini bekledim.
Bu bölüm de bitti wuağağa
Gelecek iki bölüm insta bölümü olacak kendimi tutamıyorum ve şimdi gidip onları da yazıcam
Görüntülemeler görünüyor ama sanırım onlar ben sürekli girip okuduğum için var
Şuan okuyan yoksa da ileride olur umarım
SEVİLİYORSUNUUUZ♥︎♥︎♥︎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grow up / Minsung
Fanfiction"Bazen bazı şeylerin belirsizlikle devam etmesindense sona ermesi herkes için daha iyi olabilir. Belki bu ilişkinin de sona erme zamanı gelmiştir."