Akciğer Kanseri

497 35 11
                                    

Bölüm şarkısı: Hele Bi' Gel
- Pinhani
(Bölümde geçen hastane terimleri ve devamı sadece kurguda geçerli normal hayatta bu şekilde değil.)

Yakamoz'dan

Ayaz, çardaktan ayrıldıktan sonra tüm erkekler yavaş yavaş dağıldı. Sadece Öykü ve ben kalmıştık. Telefonum ısrarla üst üste üç kere çaldığında arayan kişinin Ece olması şaşırtıcıydı. "Efendim Ece?" Karşı taraftan panikle "Babaannen'i almak için ambulans geldi Aliağa Devlet Hastanesi gidiyorlar." diyip yüzüme kapattı. Babannem için mi? Sapa sağlam kadını durduk yere niye hastaneye götürüyorlardı ki? "Öykü,benim gitmem gerek babaannem hastaneye götürülüyormuş." Kendimi kurma robot gibi hissediyordum. Yavaşça çardaktan çıkıp bahçe kapısına adımladım. Arkamdan Öykü'nün de geldiğini duysam da eve varana kadar ne cümleleri seçebildim ne de yanımdaki insanların kim olduğunu çözebildim.
Evin kapısında ambulans yoktu ki? Sadece komşular vardı. Hepsi de bana acıyan gözlerle bakıyordu.

Korkunç bi' baş ağrısıyla ilerlemeye devam ettim. Öykü, koluma girerek "İstersen seni hastaneye bırakalım,"dedi. "Hem abimin bu gün orada fizik tedavisi var yanında durabilirim dönüşte bizi alırlar." O an ne yaptığımdan pek emin değildim. Sanırım kafamı sallamıştım.
Olaylar çok ani gelişiyordu. Öykü,telefonunu çıkarıp birilerini aramış ardından beni kendi evine doğru sürüklemişti. Dedemin nerede olduğunu sorma fırsatım olmamıştı. "Arabaya geçin ben Ayaz'ı alıp geliyorum." Kenan abisinin sesini duyduğum sanki uykudan uyanmışcasına kafamı kaldırdım. "Babaannem ölür mü Öykü?" yanağımda hissettiğim ıslaklık bana mı aitti yoksa yağmur mu yağıyordu? Gökyüzünde hiç bulut yoktu ki! Günlük güneşlik havada babaanem niye hasta olmuştu. Öykü,eli ayağına dolaşmış şekilde bana baktı. "Ölmemiştir ya. Niye ölsün hemen dur panik yaptırma beni de." Kelimeleri ard arda sıralarken fazla komikti. Normal bir anda net bu saçmalamasına gülerdim fakat normal anım yoktu. Yanımızda çalan araba kornasıyla sağ baş parmağımı damağıma götürdüm. "Ödüm koptu!" Öykü, bağırarak Kenan abisinin yanına yürüdü.

"Abi zaten korkunç durumlar yaşıyoruz ne kornası Allah aşkına." Ön yolcu koltuğuna atlayıp camını açtı. "Yakamoz! Gel hadi" arka kapıya ilerledim. Açtığımda Ayaz ve Kutay'ı yan yana bulmayı beklemiyordum. "Selam Yakamoz. Biner misin bu gün ona göre kalkalım." Kutay'ın iğnelemesiyle arabaya binip, kapıyı kapattım.
Kutay sol kapı tarafında,ben sağ kapının dibinde ve Ayaz ortamızda araba hareket etmeye başladığı anda sıkıştığımızı fark etmiştim. İki iri yarı kaslı adamla yola çıkarken aklım neredeydi? Gülhan sultanımdaydı. "Geçmiş olsun." Ayaz'ı çardak olayından sonra ilk görüşümdü. Sesi kulağıma iliştiğinde irkildim. "Teşekkürler." Geçmiş miydi sahiden? Şu an babaannem iyi miydi? Önümde sallanan beyaz peçete hayal ürünüm müydü? "Çok ağlıyorsun. Sil gözyaşlarını yine gözyaşlarından cennet akıyor."  Böyle bi' anda Özdemir Asaf'dan şiir çalması çok komikti. Peçeteyi elime alıp cümlesini düzelttim. "Sil ağzının kenarını,yine gülüşünde cennet akıyor."

Gamzeleri görünecek şekilde güldü. "Sever misin Özdemir?" Başımı salladım. Göz yaşlarımı elimdeki peçeteye sildikten sonra başımı cama yasladım. Çantamdan müzik çalara kulaklığı takarak müziği başlattım. Şarkının sözleri aklımda dönmeye başladı.

"Çözülüyorum sana
Ah, o bakışına
Yüreğime akışına
Bi'şey var aramızda
Gidiyo hoşuma
Hastayım kusurlarına."

Şarkı bitimine kadar gözlerimi yoldan ayırmadım. Arabanın içindekilere bakarken Kutay'ın müzik çalara attığı kaçak bakışları görmüştüm. Ayaz'ın Kutay'a "Kız zaten üzgün korkunç bakışlarını üstünden çek."diyişini arından da Kutay'ın "Abi ama müzik çalar?" sorusunu duydum. Devamını duyamadan araba hastanenin yanında durdu. Acil kapısından giren çıkan insan sayısı çok fazlaydı. Araçtan indiğim an Öykü'de peşimden indi.

Dalgalar Ve Aldıkları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin