Sabah birlikte kütüphaneye gelmişlerdi ve juwon hocası daha henüz gelememişti. Babasının da kararı üzerine kolyeden hocasına bahsetmemesi gerekiyordu .
Bu durumu kimseye anlatamazlar di çünki kolyedeki figür ile tablodaki figür tamamen aynıydı.Bu tablonun tarihcesi belli değildi ve kimse bilemiyordu. Tek cevap da bizde gizliydi yani dün ki çıkardığımız sandıktaki kitap ve harita da olmalıydı.
Hocası geldiğinde selamlasip tabloyu göstermişti Mihra ama bir bilgi olmadığından pek bisey anlayamamislardi.
Hocasınin da erken çıkması gerekiyordu .
Anne ve babası yorgun oldukları için gitmek istemişlerdi fakat Mihra biraz daha burada kalmak ve incelemek istiyorduSergi yine geç saatlere kadar açık olacaktı ve mihra yine serginin başında dikkatlice inceleyip düşünmeye casliyordu ki birden kolyesinin üzerinde bi titreşim hissetti,bu öyle yoğun bi titresimdi ki ziyadesiyle onu yoracak kadar kalbine baskı yapıyordu
Heyecanlanmiş ve korkmaya başlamıştı. Kendisini zorlada olsa sergi alanındaki boş olan kuytu köşeye dogru dikkat çekmemeye çalışarak sürükledi. Evet burada kimse yoktu ve biraz yere oturursa bi müddet dinlenip kendine gelebilir diye düşünüyordu.
Gerçekten aşırı bir baş ağrısı olmustu ve göğsü sıkışıyordu,derin nefesler almaya çalışıyorken göğsü bir inip bir çıkıyordu solukları kendine yetmiyordu artik .Elleri titremeye başladı bir anda gözleri kararınca sırtını yasladığı duvardan destek alarak gözlerini kapattı sanki kanı çekiliyordu büyük bir acı hissediyordu mihra .
🇰🇷🇰🇷🇰🇷
Gözlerini açtığında kendisini bir odada buldu etrafına bakınıyordu ama bu oda onun bulunduğu kütüphaneye kesinlikle benzemiyordu .
Başını tutarak ayağa kalmaya çalıştı. Etrafına bakınmaya başladı .Burasıda neresiydi ?Duvarda raflar vardı ,raflarda da elbiseler katliydi.Sonra dışarıdan bir ses duyuldu neler oluyor acaba diye etrafına bakınıyordu ki bu pek mümkün olamamıştı ,heryer karanlıktı ve bir pencere bile yoktu.Yukarıda bir yerlerden süzülen ışık hüzmesini farketti Mihra .Gözlerini o ışık hüzmesine dogru sabitleyip bakınıyorken sesler de gittikçe artmaya devam ediyordu. Bir dakika bu sesler de neydi böyle.
Sanki kılıç sesine benziyordu bi yerlerde televizyon mu acıktı yoksa ,bu ne gürültüydü böyle ama çok da netti, sanki gerçek gibi duyuluyor du sesler derken içeriye birinin dalmasiyla ne olduğunu anlayamadan kendini yerde buldu .
Canının acısıyla koparılan koca bir çığlık yankılandı bulunduğu yerden .
Karanlıkta beni farkedememiş olmalıydı ki üzerime doğru düşünce sırtım yere vurdu aşırı bir inleme sesi ve canımın yanması çığlık atmama sebep olmustu.Buda kimdi neler oluyordu. Üzerimde tüm ağırlığıyla birisi uzaniyordu ve bu kisi çok ta ağırdı nefes alamiyordum resmen ,elimle itelemeye çalıştım , vurmaya basladim ama nafile bir türlü kımıldatamamıştım.Elleriyle kalkmaya çalışırken göğüslerime dokunmasiyla çığlığı tekrar basmistim ."Kalk üzerimden!!! sen ne yaptigini saniyorsun? çek ellerini benden seni pis sapik "diyerek ona vurmaya başladım
Gücüm yettigince vuruyordum bi yandan da itelemeye çalışıyordum.Ellerini göğsümden çekerek kendi ellerinin arasına alıp başımın iki yanına koyarak bastırdı "Dur bağırma sende kimsin beni ele vereceksin, senin ne işin var burada ,hay aksi bu kadında nereden çıktı " dedi ellerim tamamen avuçlarında kayboluyordu nefesi ,soluklari yüzüme değiyor benimkilerle karışıyorlar dı
Bir dakika bu adam Türkçe konusmuyordu Korece konuşuyordu ve ben ona Türkçe bağırıyordum tabi beni anlamadı .Korece söylemeye başladım bu kez
"Byeontae -sapık kkeojyeo -kalk üzerimden" diyerek altında tepiniyordum
"Ne sapığı.....sende kimsin" diye bana tekrar sordu ama hala üzerimdeydi
![](https://img.wattpad.com/cover/366639205-288-k890893.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞE DOĞRU Tek Bedende , Üç İnsan
Historical FictionBir yolculuk yaparken , her adımda eski anıların izlerini taşıyan yolları keşfedersiniz. Dar sokaklarda yürürken ,taş duvarların ardında saklı hikayeleri hissedersiniz .Tarihi binaların gölgesinde, geçmiş zamanların yankıları duyulur kulaklarınızda...