Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
1.3k beğeni 780 yorum
bgyuxx_: "Ay ne kadar güzel değil mi?" Bu lafın eskiden Japonlarda seni seviyorum demek olduğunu öğrendiğimde aşırı şaşırmış ve mutlu olmuştum. Çünkü bu kadar naif bir cümlenin bu kadar derin anlam içeriyor olması çok hoşuma gitmişti 🥺. Umarım bir gün hepimiz böyle bir naif cümleyi duyarız sevdiğimiz kişilerden. Bu ay fotoğrafı bana bir şarkıyı anımsatıyor. Ondan bugün size bu şarkıyı önereceğim."Mitski-My love mine all mine" umarım dinlerken hepiniz beni düşünürsünüz🥺🫂. Birde unutmadan size geçen bahsettiğim kafenin ismini vereceğim. O kafe popüler olmayı hak ediyor çünkü. Hem şarkıları güzel hem kahveleri güzel hemde çalışanlar çok nazikler. Kafenin ismi "Magic Island" ismi bile çok güzel değil mi 🥺🥺? Bu kafeye bir şans vermenizi isterim. Gününüzün naif geçmesi dileğiyle 🖤
User1: Bugün direkt o kafeye gideceğim. Çünkü sen beğendiysen gerçekten güzeldir.🖤
User2: O kafe benim evimin dibinde ve gerçekten dediğin gibi çok güzel bir kafe. Sende oraya gittiğin için sanırım oradan çıkmayacağım 🥺
User3: Bu sözü ben evlilik teklifi ederken kullanmıştım ve çok hoş durmuştu. Biricik karıcığım bu sözün kalbini erittiğini söylemişti bana söylediğimde ondan bu sözün yeri bende ayrıdır.
User4: Bu kadar güzel düşünceli birisi olmanı çok seviyorum. Bu söz gibi naif düşünmeni çok seviyorum. İyi ki bu sayfayı açıp düşüncelerini paylaşmaya başladın.
Taehyun, ayçiçeğinin yazdığı her cümleye katılırken şarkıyı playlistine eklerken buldu kendini. Kafeye giderken dinleyecekti şarkıyı. Kulaklıklarını takıp evinden çıktı. Evi kafeye yakın sayılırdı bir 10 dakikalık yürüme mesafesi vardı sadece. 10 dakikalık mesafeyi de ayçiçeğinin önerdiği şarkıyı dinleyerek geçirecekti. Çünkü şarkı çok güzeldi. Ayçiçeğine yakışır bir tarzda güzeldi.
Ayçiçeğinin yüzü zihninde canlanmasa bile tüm hücreleri onun çok güzel olduğunu biliyordu. Ayçiçeğini merak ediyordu ama onu zorlamayacaktı. Kendisi isterse söylerdi kim olduğunu veya atardı yüzünü. Taehyun sabırla bekleyecekti ayçiçeğinin ona iyice güvenmesini. Onu kırmak veya üzmek isteyeceği son şeydi. Bundan dolayı içindeki merakı gömecekti. Merakının biricik ayçiçeğine zarar vermesini istemiyordu çünkü.
Bunları düşünürken kafeye varmıştı bile. İçerisinin kalabalık olduğunu görünce şaşırmasına engel olamadı. Ayçiçeğinin bir postuyla bu kadar insanın buraya geleceğini tahmin etmemişti. Kalabalığın içinden geçe geçe kendini arkaya attı. Hızlıca üstünü değiştirip Yeonjun hyungunun yanına gitti.
-Hyung geldim ben hemen başlıyorum siparişleri almaya.
-Tanrım tam zamanında geldin Taehyun. Bugün niye bu kadar kalabalık ben anlamadım. Yetişmek çok zor şuan.
-Ayçiçeği önerdi bugün burayı sayfasında. Yüksek ihtimalle kalabalık olmasının sebebi bu. Merak etme halledeceğim ben siparişleri şimdi.
Yeonjun hyungu kafasını onaylarcasına sallamış ve kasayla iglilenmeye devam etmişti. Taehyun hızlıca siparişleri alınmayan masalara gidip siparişleri almaya başladı. Normalde kasadan sipariş verirlerdi ama bazen böyle kalabalık olduğu zaman masalardan alırlardı siparişleri. Aynı şimdi olduğu gibi. Taehyun siparişleri alıp deftere yazarken gördüğü bedenle donup kalmıştı. Beomgyu her zamanki oturduğu masada arkadaşlarıyla oturmuş onlara kamerasından bir şey gösteriyordu.
Beomgyu, Taehyun'un gözüne çok güzel gelmişti. Saçları hafif kıvırcıklaşmış ve yanakları hafif kızarmıştı. Şuan aşırı güzel ve tatlı gözüküyordu. Kendine geldiği gibi kafasını iki yana sallayıp hızlıca onların masasına gitti.
-Merhaba efendim siparişlerinizi alabilir miyim?
-M-merhaba ben bir ice latte alayım.
-Ben bir americano alayım.
-Bende bir ice latte alayım.
Taehyun siparişleri defterine yazdığı gibi Beomgyu'ya gülümseyip uzaklaşmıştı masadan. Aldığı siparişleri hazırlayanlara uzatıp onlara yardım etmeye başladı. Ne kadar yardım edebilirse o kadar iyi olacaktı. İstemsizce Beomgyu'ların siparişlerini hazırlamaya başladı. Bu sırada aklından geçen düşünceleri atmaya çalışıyordu. Şuan kendini kötü hissediyordu Taehyun. Çünkü ayçiçeğini severken başkasını güzel ve tatlı bulmuştu. Basit ve normal bir şey olsa bile kötü hissetmişti kendini.
Kendine sinirlenmişti. Bundan dolayı suratındaki gülümseme solmuştu. Yalandan gülümsemeye çalışmadan hazırladığı siparişleri Beomgyu'lara götürdü. Beomgyu'nun suratına bakmadan siparişleri masaya koymuştu Taehyun.
-Afiyet olsun.
Demiş ve uzaklaşmıştı masadan. Taehyun'un yüzüne bakmamasına şaşıran ve üzülen Beomgyu ise şaşkınca arkadaşlarına bakmıştı. Bugün süslenmişti bile içinin ısındığına. Taehyun bakmamıştı bile ona. Ellerini birbirine bastırıp sıktı. Moralinin bozulmaması için yapıyordu ama çoktan bozulmuştu morali. Dolan gözlerini ellerine indirip sakinleşmeye çalıştı.
-S-sanırım beni güzel bulmuyor. Baksanıza y-yüzüme bile bakmadı.
-Hyung deme öyle bugün çok kalabalık ve ona bozulmuştur siniri.
-Evet Beomie belki çalışanlardan biri bir şey dedi bilemezsin ki. Seninle alakalı değil bence.
-A-ama yüzüme bile bakmadı. Bakması için süslenmiştim b-bile.
-Hyung yapma böyle üzme kendini ve sana bakmıştır o biz dikkat etmediğimiz zaman.
-Sanmıyorum Kai neyse tamam iyiyim. Hadi kahvelerimizi içelim. Sonrada burası daha kalabalık olmadan gidelim. Sanki hiç kalabalık değilmiş gibi dediğime bak ya.
Beomgyu'nun dediklerine gülmüştü arkadaşları ve içlerinden Taehyun'a sövmeyi de ihmal etmiyorlardı. Kai,Yeonjun hyungundan dolayı az buçuk Taehyun'u biliyordu ve Taehyun böyle birisi değildi. Bugün bir şeye sinirlendiği belliydi ama keşke bunu Beomgyu'ya yansıtmasaydı diye içinden geçirmeden edemedi.
Beomgyu,Taehyun'u aklından çıkarmak için kahvesinden yudum aldı. Ağzında dağılan kahve tadıyla kendini biraz daha iyi hissediyordu. Bir yudum daha alırken Soobin hyungu
-Bugün size yemek hazırlayacağım geçen ki gibi bu yüzden çok doyurmayın karnınızı. Beomgyu sende yiyeceksin itiraz istemiyorum.
-A-ama hyung.
-Bana öyle yavru köpek gibi bakma çünkü kanmayacağım. Yemekten sende yiyeceksin. İstersen hızlıca ye istersen beş saatte ye ama yeter ki ye.
-Tamam senin dediğin gibi olsun hyung.
-İşte böyle gül hyung ya sana gülmek çok yakışıyor.
Kai bunu derken sımsıkı sarılmıştı Beomgyu'ya. Beomgyu biraz daha gülümseyip kendisi de sarmıştı kollarını Kai'ye. Onları izleyen Taehyun ise içindeki sinire anlam veremiyordu. Şuan kafayı yiyecek gibi hissediyordu. Kendisine ne oluyordu bilmiyordu. Neden böyle hissediyor veye neden böyle şeyler düşünüyordu bilmiyordu. Bildiği tek şey bunları düşünüp hissederek ayçiçeğini üzüyormuş gibi hissediyordu.
Yarın düzgünce kafamı dinlemem lazım diye düşünmeden edemedi. Kafasını toplaması lazımdı. Hislerini anlamalıydı. Bunun içinde tek başına kafasını dinlemesi lazımdı. Bunları düşünürken hazır olan siparişleri masalara götürmeye başladı.
Birbirlerini bu kadar etkilediklerini bilmeden iki gençte günü bitirmişti. Birisi kendini odasına kapatıp düşünceleriyle boğuşurken diğeri arkadaşları için kendini yemek yemeye zorlamıştı. İkisi de hayatlarında bir değişiklik istediklerini fark ederek kendilerini uykunun kollarına bıraktılar.