1.0

39 9 67
                                    

Beomgyu elindeki telefonu açarak hızlıca arkadaşlarını aramıştı.
Tüm vücudu titriyordu. Hem heyecandan hemde mutluluktan titriyordu. Taehyun onun hayal ettiği gibi bir tepki vermemişti. Bu onu çok mutlu etmişti. Çok korkmuştu çünkü Taehyun ondan uzaklaşır diye. Telefonu açan arkadaşlarını evine davet edip telefonu kapatmıştı.

Hızlı adımlarla evine doğru giderken içindeki çiçeklerin birer birer açtığını hissediyordu. Bundan dolayı çok mutlu hissediyordu. Şuan çoğu güzel duyguyu hissediyordu ve uzun zaman olmuştu böyle duygular hissetmeyeli. Bu duyguları korumak için elinden geleni yapacaktı.

Evine vardığı gibi kapıyı açıp içeri girmişti. Sırtını kapıya yaslayıp sakinleşmeye çalıştı. Kalbi ağzında atıyordu. Taehyun'un onu bırakmayacak olması çok mutlu etmişti. Olanlara inanamıyordu. Hala sırtı kapıya yaslıyken kapı çalmıştı. Hızlıca kapıyı açıp arkadaşlarının içeri geçmesine izin verdi.

Nefes nefes içeri geçen arkadaşları sorunun ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Beomgyu kırmızı suratıyla onlara sırıtıp

-Taehyun artık biliyor benim ayçiçeği olduğumu.

-Ne!

-Nasıl oldu hyung hemen anlat?

-Tamam anlatıyorum. Şimdi ben dün gece Taehyun'a kurabiye yapmıştım. Bugünde onu vermeye gittim. Gitmeden yazdım ama Taehyun'a işte sana hediyem var nerede vereyim falan. Sonra nasıl geleceğim aklıma takıldı. Taehyun'da maske ve şapka takıp gel söz maskeni açmak için bir harekette bulunmayacağım dedi. Bende bundan cesaretle aynı bu kombini yapıp gittim kafenin önüne. Sonra geldim yazdım ona ve birkaç dakika sonra kafeden çıkıp geldi Taehyun. İşte selam falan dedi ama ben telefondan mesajla konuşuyorum onunla ve bu fikir de ondan çıktı.

-Bu baya seviyor seni. Baksana asla zorlamamış seni kendini göstermen için.

-Gerçekten öyle hyung dur diyeceğim şeyi unutuyorum. Kurabiye vermeden kombinimi çok beğendi. Bende pembe benim en sevdiğim renktir dedim. Ondan sonra kurabiyeyi uzattım ona kabıyla birlikte. Çok lezzetli görünüyor dedi bende yemeni görmek istiyorum dedim. Bunun üstüne bir tanesini yedi ve gerçekten çok güzel olmuş dedi ama gömen lazım ben maskenin altında otuz iki diş sırıtıyorum. Böyle içim nasıl huzur dolu anlatamam sana. Sonra benim ona yapmak istediğim bir şey daha vardı. Yapabilir miyim diye sordum yap dedi. Bende sarıldım ona. Taehyun'da kollarını bana sardı ama sararken bile o kadar dikkat etti ki anlatamam. Hani böyle porselenmişim gibi ve bu aşırı hoşuma gitti. Biz sarılırken şapkamın üstünden kafamı öptü ve ben bir kez daha aşık oldum ona.

-Aşık olmak mı? Senin ev yanmış bitmiş haberin yok Beomie.

-Hyung! Ondan sonra sarılmamız bitince ben mesajla artık gideyim dedim. Taehyun'sa yere eğilip dizimdeki kendi yapıştırdığı yara bandına bakıp düştün mü dedi. O an donup kaldım. Ne yapacağımı bilemedim ama kendimi tebrik ederim kaçıp gitmediğim için. Ondan sonra ayçiçeğim acaba sen Choi Beomgyu olabilir misin dedi. Bunu dedi ya benim tüm vücudum titremeye başladı. Hem heyecandan hemde stresten. Sonra ayağa kalkıp elini maskeme attı. Bir süre donup kaldı eli maskemde bir şekilde. Tam elini geri çekiyorken ben onun elini tutup maskeyi açtım. Çok korktum onu kaybedeceğim diye. Bu yüzden daha fazla saklayamadım kimliğimi.
Ben dedim ki üzgünüm senden sakladığım için kızdın mı bana dedim. Çok güzelsin ayçiçeğim dedi. Kızmamış bana ama hayal kırıklığı yaşadığını hissedebiliyorum. Sebebini bilmiyorum sadece hissediyorum bunu. Ondan sonra benden zaman istedi düşüncelerini ve hislerini düzenleyebilmek için bende beni bırakmayacağına söz verirsen dedim. Söz verdi. Sonra ayrıldık zaten.

Beomgyu hissettiği duygularla gözlerinin dolduğunu hissediyordu. Taehyun söz vermiş olsa da içindeki kaybetme korkusu gitmiyordu. Taehyun onun ayakta durmasında, psikiyatristinin verdiği listeyi veya ilaçları kullanma sebebiydi. Bu sebep onu bırakırsa yıkılır kalırdı.

Lonely Hearts Club ||Taegyu||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin