🐥
"Nerde acaba?" diye mırıldandım kahvaltı masasında tabağımdaki zeytini çatalla dürterken. Jungkook bana baktı.
"Efendim?" Ancak onu duymamıştım. Tekrar seslendiğinde ofluyordum.
"Başına bir şey geldi kesin, acaba beni korumak için mi eve gönderdi?" Heyecanla çatalı masaya vurdum. "Ya Lilith ona bir şey yaptıysa!" Alt dudağımı kemirmeye başladım. "O ölürse bende ölürüm, sikerim ölmesini umarım bir şey olmamıştır ona." Ayağa kalktım.
"Bir şekilde onu bulmalıyım," ve hızla kapıya ilerledim.
Jungkook arkamdan bağırırken onu duymazdan gelmiş ve hızla üzerimi giyinerek dışarıya çıkmıştım. Nerede bulabileceğim hakkına en ufak fikrim yoktu, ancak böyle oturup duramazdım. Bir şekilde onu bulmalıydım.
Etraf soğumaya başlamıştı, sert bir rüzgar eserken hırkama iyice sarıldım ve yutkundum. Etrafa bakındım ürkek bir şekilde.
"Tanrım, lütfen bir şey olmasın. Lütfen iyi olsun." Birden gök yüzünde tekrar kırmızı şimşekler çakmaya başladı, bu bütün bedenimi bir ümit kaplamasını sağlamıştı.
"Yoongi." dedim sessizce, ancak bu Yoongi değildi Lilith'in ta kendisiydi.
"Demek bizim aptal iblisin ruh eşi sensin." dedi etrafımda dönerken, yutkundum ve başımı eğdim.
"O nerede?" Elini başımın üzerine koydu ve eğilip gözlerime baktı kırmızı gözleri, nefesim kesilmişti.
"Oh onu merak mı ediyorsun? Bizim duygusuz iblisimizin ruh eşi fazla mı masummuş?" Dişlerimi sıktım.
"O nerede?!" Kıkırdadı.
"Bilmem, sence nerede?" dudak büktü ve etrafa bakındı.
"Cehennemde değil, cennette de değil. Galaksinin dışındaki evinde, Ay'da veyahut farklı bir gezegende değil." Sinirle gözlerine baktım.
"Ona zarar verdin mi? Kılına bile dokunmadın değil mi?!" Tam sırıtarak cevap vereceği sırada tanıdık bir ses doldurdu etrafı.
"Onu rahat bırak Lilith, senin dengin benim!" Gülümsedim.
"Tabii ya, kılına bile dokunamazsın onun." Yavaşça geri çekildiğimde birden kendimi bir bulutun üzerinde yukarıda buldum.
"Yukarıda kal." dedi bulut gittikçe yükseğe çıkarken. Yutkundum.
"Tamam, ama lütfen dikkat et!" Kollarını iki yana açıp bana baktı.
"Bir iblisle savaşırken nasıl dikkatli olabiliri-" demesine kalmadan Lilith sert bir büyüyle yere vurmuştu onu. Eğildim ve bağırdım.
"YOONGİ!" Yerdeyken zorlukla konuştu sırıtırken.
"Sorun yok, iyiyim!" Ve ayaklandı, ardından yine etrafı ışık sardı.
Tırnaklarımı kemirirken ikisini izlemeye başladım, Yoongi kanat çırparak yükselmiş ve Lilith'e dikmişti gözlerini. Lilith ise sinirle ona bakıyordu.
"İnsanlığı yok etmek istediğini sanıyordum, Mini İblis." Yoongi dişlerini sıktığında ardında bir şimşek çaktı ve daha sonra kocaman büyük bir yaratık belirdi.