Sabah kalktığımda kendimi kotlukta buldum. Üstümüde değiştirmemişim. Dün akşam ne olmuştu ki. En son Kerem bana neden beni bırakıp gittiğimi anlatacaktı.
FLASHBACK
Kerem: " Hani bizim çok yakın bir arkadaşımız vardı ya Hakan.
" Evet. Sevgilisi Gizem'den ayrılınca yurtdışına gitmişti toparlanmak için. "
Kerem: " Aynen. İşte Hakan hiç gitmemiş yurtdışına. Gizem'i de hiç sevmemiş. Çünkü neden biliyor musun ? Hakan seni seviyormuş. Gizem falan hepsi hikâye. İşte bizimle yakın olması hepsi senin içinmiş. Bizim evleneceğimizi duymuş ve saklandığı yerden çıktı. Benim yanıma geldi. Zeyneple evlenmiyeceksin. Onu terkedeceksin. Sonra ben ona karşı çıktım. Tabi sana birşey demedim çünkü zaten düğüne az kalmıştı moralini bozmak istememiştim. Düğün günü beni kaçırdı psikopat adam. Elimi ağzımı ayaklarımı bağladı. Elimden gelen herşeyi yaptım tam kurtuldum derken yetişemedim. Herşey için çok geçti. Sende beni dinlemeyince bende Hakan'ın yanına ağzını burnunu kırmaya gittim. Gittiğimde polisler ve ambulans vardı. Ne olduğunu anlamak için içeri girdiğimde şok olmuştum. Hakan kendini asmıştı. Zaten akıl sağlığı pek yerinde değilmiş bunu öğrendim sonradan. Yani anlayacağın ben seni terk etmedim. Bırakıp gitmedim. "
" Ben ne diyeceğimi nerden başlayacağımı bilmiyorum "
Kerem: " Beni affetmekle başlayabilirsin. "
" S-sonra konuşalım mı ? G-görüşürüz. "
ŞİMDİKİ ZAMAN
Off ya ne yapacağım ben şimdi. Affedecek miyim ? Off birde sevgili meselesi vardı ya. Bana yardım edecek tek kişi Yağmur.
" Alo. Yağmur çabuk benim eve gelir misin ? "
Yağmur: " Tamam canım. Hemen geliyorum. "
Yağmur gelinceye kadar bende kahvaltı hazırlayım bari. Omlette yapmıştım Yağmur çok sever benim omletimi. Derken kapı çalmıştı. Hıh iyi insan lafının üstüne gelirmiş.
" Hoşgeldin canım. "
Yağmur: " Hoşbulduk canım "
" Geç hadi içeri. Kahvaltı hazırladım hadi gel. "
Yağmur: " Omlette yaptın değil mi ? "
" Tabii kızım " Kahvaltı yaparken Yağmur'a olanları anlatmıştım.
Yağmur: " Zeynep affetmelisin bence. Hem bir suçu da yokmuş bak. Sevgili mevzusunu da hallederiz bir şekilde. "
" Bilmiyorum Yağmur. Düşünmem lazım. "
Yağmur: " Oo saat baya geç olmuş. Ben en iyisi gideyim. İşe geç kaldım zaten. Beni haberdar et tamam mı ? "
" Tamam canım. Görüşürüz. "
Yağmur gittikten sonra televizyon izlemeye başlamıştım. O sırada kapı çaldı. Açtığında kocaman bir kutu vardı. Kutuyu alıp içeri geçtim. Kutuyu açtığımda içinde benim ve Kerem'in fotoğraflarımız vardı. Bir de not vardı.
" Akşam seni evimizde bekliyor olacağım. Lütfen gel. Seni seviyorum.
Kerem. "
Off ben ne yapacaktım. Bizim evimiz. Oraya gitmeyeli baya olmuştu. Özlemiştim de gerçi. Gideceğim ve Kerem'e kararını söyleyeceğim. Umutlanma adını söyleyeceğim. Hemen üzerime birşeyler geçirip evden çıktım. Kutuyu da almıştım. Eve gelmiştim. Evimize. Kerem kapıyı açtığında elimden tutup salona geçirmişti beni. Her yer mum ve güllerle doluydu. Çook güzellerdi.
Kerem: " Herşey senin bıraktığın gibi. "
" Bak Kerem sen beni yanlış anlamışsın. Ben sana henüz birşey söylemedim affedip affetmediğime dair. Bak bu kutudaki fotoğraflar varya hepsi çöp bunların anladın mı ? Buraları süslemişsin çok güzel de olmuş ama bunları bana yapma. Git başkalarına yap. Başka arkadaşlar edin tamam mı ? Biz seninle sadece arkadaş olabiliriz. "
Kerem: " Ama ben seni seviyorum. "
" Sevme tamam mı ? Sevme. "