Burnuma gelen hastane kokusuyla yüzümü buruşturdum. Ve yavaş yavaş gözlerimi aralamaya başladım. Gözlerimi açtığımda iki adet yeşil gözler ile karşılaştım. Kerem tam dibimdeydi. Ve sadece gözlerime bakıyordu. Aramızdaki mesafe yok denecek kadar azdı. Ben bir elimi kaldırıp Kerem'i geriye doğru ittim. Ve yatağın yanındaki sandeleyeye oturarak konuşmaya başladı.
KEREM: " Sen eskiden de böyleydin. Kendine hiç dikkat etmezdin. Ama eskiden ben yanındaydım ve seni senden daha çok düşünüyordum. Bundan sonra da böyle olacak. Yoksa sen hasta olursun bu gidişle. "
" Ya ne saçmalıyorsun sen. Ben buraya nasıl geldim ve senin ne işin var burada ? "
KEREM: " Önüme bayıldın ve bende seni hastaneye getirdim doğal olarak. Sen niye yemek yemiyorsun ? "
Sesi sonlara doğru kızgın çıkmıştı. Beni düşünüyordu. Bu biraz tebessüm etmemi sağladı. Ve kafamı cama doğru çevirdim. Sonra yattığım yerden kalktım ve konuşmaya başladım.
" Ben evime gidiyorum artık. "
Diyip çantamı aldım.Kapıyı açtım ve yürümeye başladım. Kerem bana yetişmişti ve yan yana yürüyorduk. Dışarı çıktığımızda havanın karardığını gördüm ve şaşırdım. Bir taksinin önünde durup arkamda kalmış olan Kerem'e döndüm .
" Beni buraya getirdiğin için teşekkür ederim. Ama bu son görüşmemizdi. Hoşçakal. "
Diyip kapıyı açtım ve bir el beni kolumdan tutup arkaya dönmemi sağladı. Bu tabiki Kerem'di.
" Ne var ? "
KEREM: " Herhalde seni bu saatte yalnız bırakmayacağım. Hadi arabam ilerde. "
" Ben evime kendim gidebilecek yaştayım. Daha fazla uzatma lütfen. "
KEREM: " Asıl sen uzatma hadi. Yürü. "
" Ya hayır diyorum. Seninle aynı ortamda durmak istemiyorum. Anlasana ya. Tekrar... " Cümlemi tamamlayamadan ağlayamaya başladım. Ve taksiye hızlıca binip gittim. Hala ağlıyordum. Şimdiden ona bağlandım bile. Onu görmek bana acı veriyor. Üzülüyorum. Ama herşeye rağmen onu çok seviyorum. Ama onunla bir daha görüşmeyeceğim. Böylesi daha iyi. Evin önüne geldiğimizde taksiciye parayı verip indim. Çantamda anahtarı bulmaya çalışıyorum fakat bulamıyorum. Ya nereye gider ki küçücük çantanın icinde. Derken buldum. Tam kapıyı açacakken bir ses.
KEREM: " Zeynep "
" Kerem lütfen yapma bana bunu. Lütfen uzak dur. Görüşmeyelim bir daha. Ben sensizliğe daha yeni yeni alıştım. Hala o lanet ilaçlardan kurtulamadım. Doğru dürüst uyuyamıyorum bile. Hepsi senin yüzünden . Sen bana iyi gelmiyorsun artık. "
KEREM: " Zeynep. Ben böyle olsun istemedim. Benim suçum değil. Biz birbirimizi bu kadar çok severken neden acı çekelim? Asıl sen bunu bize yapma. Tekrar eski mutlu günümüze dönelim. Lütfen. "
Benim gibi onunda gözleri de dolmuştu. Ve sesi çok üzgün çıkıyordu. Gözlerine uzun uzun baktıktan sonra eve girdim. Kapıyı kapattıktan sonra arkasına yaslandım ve yere oturdum. İnsanın özlemekten canı yanar mı ? Benim yanıyordu. Kalbim acıyordu. Onu bu kadar çok severken uzak durmak... Ama alışacağım. Alışmak zorundayım. Gözyaşlarımı silip oturduğum yerden kalktım. Mutfağa gidip bir uyku ilacı içtim. Düğünden sonra dengem bozulmuştu resmen. Bazı günler uyku bile uyuyamıyordum. Ve hala da oluyor bazen. O yüzden uyku ilacı kullanmaya başlamıştım. Ee tabi bir de ağlama krizleri oluyordu. Ve sakinleştirici ilaç kullanıyordum krizlerin geçmesi için. Bazen hala kullanıyorum. Tam olarak herşey düzelmiş değildi . Bir de Kerem'in gelmesi daha da dengemi bozmuştu. Bundan sonra beni neler bekliyor acaba ? Kötü günler bitti derken..
Pijamalarımı giyip kendimi yatağa attım. Kendimi uykunun kollarına bıraktım.