§3§

112 64 0
                                    


Uyandığımda saçım başım birbirine girmişti. Gözlerimi ovarak yataktan kalktım, mutfağa doğru ilerledim. Kendime kahve yaptıktan sonra evin içini dolaştım. Her yere bakmıştım ama Han yoktu ya dersteydi yada sevgilisinin yanında. Balkona çıktım sandaliyeye oturarak etrafı seyrettim, bir yandanda kahvemi yudumladım. Kahvem bitince içeri geçtim, bardağımı mutfağa gidip tezgaha bıraktım. Yatak odasına geçerek yatağa uzandım. Yatağın üstündeki telefonumu alarak dün geceki gibi birilerini aramaya başladım.

En az yirmi kişiyi aramıştım ya açmamıştı yada bir bahane bulup ertelemişlerdi. Büyük ihtimalle okuldan mezun olduğum içindi. Artık sikicek birilerini zor bulurdum.

Aklıma Woo geldi, rehberde onun adını bulup arama tuşuna bastım. Ancak o da açmamıştı "Noluyor bu piçlere!" diye evin içinde bağırdım. Ayağa kalktım, çok önceden getirdiğim valizin içinden bir tişört bir de eşorfman alıp giydim. Dış kapıya doğru yol aldım. Kapının yanındaki vestiyerin üstündeki anahtarı aldım, kapıyı dışarıdan kilitleyerek anahtarı sağ cebime koydum. Woo'nun evine doğru yürümeye başladım.

~~~

Woo'nun yaşadığı binanın önüne gelmiştim. Neyse ki evi buraya yakın kalıyordu. Apartman şifresini yazarak içeri girdim. İçeri girdikten sonra havanın ne kadar sıcak olduğunu fark ettim. Asansöre bindim beş'e basarak beşinci kata gittim. Woo'nun kapısının zilini çaldım "Kim o" diye bir ses geldi ama Woo'nun sesi değildi. Cevap vermediğim için bir daha "Kim o" dedi. En sonunda söverek kapıyı açtı. Karşımda San vardı bildiğin San, şaşkınlıkla ağzımı iki metre açtım. San'da bana tek kaşını kaldırarak tipimi süzdü. Bir süre bakıştıktan sonra konuşmaya karar veren taraf San oldu "Felixti değilmi burda ne işin var?" dedi aynı yüz ifadesiyle. "Kim gelmiş aşkım" diyen Woo'nun sesini duydum. San'ın yanında beliren Woo'nun San'la aynı yüz ifadesiyle bana bakmaya başladı. "Bir saniye geliyorum" diyip yanıma geldi ve San'ın yüzüne kapıyı kapattı.

"Senin ne işin var burda!" diye hafifçe bağırdı. "Asıl senin bu adamla ne işin hem aşkım ne lan!" diye bağırdım. Beni susturmak için ağzımı kapattı. "Kes sesini ben San'la birlikte yaşıyorum" dediği an gözlerimi fal taşı gibi açtım.

San bizim okulda kadın avcısı diye anılan benim gideceğim boktan okulun bir öğrencisiydi. Ama Woo'yla ne işi var ve neden birlikte yaşıyorlar hala anlamış değildim.

Ağzımdaki eli çekip "Ne? neden?" dedim şaşkın bir sesle. Benden gözlerini kaçırarak "Biz birlikteyiz" dedi. Hiçbir tepki veremiyordum şaşkınlıktan, yüzüme bakarak "Felix artık beni arayıp sorma" dedi donuk ifadem bi anda yerine geldi. "Neden?" dedim. "Çünkü artık bizim okuldan değilsin ve seninle arkadaş olmak kimsenin işine gelmiyor, yani baybay" derken içeri geçip kapıyı sıfatıma kapattı. Han'ın haklı olduğunu şimdi anlamıştım.
Bir süre kapının önünde bekledim ve en sonunda eve gitmek için yürümeye başladım.

~~~

Dış kapıyı kapattım ve yatak odasına girdim. Yatakta yüzüstü yatan Jisungu gördüm. Işığı açtığımda üstü başı dağalmış bir çok eşya yere serpiştirilmişti. Hemen Jisungun yanına gittim, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu ağlamaktan yüzü şişmişti. En sonunda "Noldu!" diyebildim. Hıçkırıklarının arasından "O piç beni aldattı" diyebildi. Anlaşılan ikimizde aldatılmıştık ama farklı konulardan.

Han'ın yanına yatarak ona sıkıca sarıldım. Hiç beklemediğim bir şekilde hıçkırıkları azaldı. Gözlerimi gözlerine kondurduğumda köpek yavrusu gibi bana baktığını gördüm. Kendime moral veremiyordum bari yanımda duran tek kişiye moral verebilirdim. Bakışlarımı kaçırmayarak hafifçe gülümsedim fısıldar gibi "Ben yanındayım Jisung" diyip kafasını göğüsüme bastırdım. Bir süre bu şekilde durduktan sonra kafasını kaldırıp dudaklarıma yapıştı. Gözlerimi fal taşı gibi açmıştım şaşkınlıkla. Dudaklarını çektiği anda gözlerimi gördü "Ben özür dilerim!" diyip kaçmaya çalıştı ancak kolundan tutarak onu kendime çektim ve bu sefer dudaklarına ben yapıştım. Gerçekten ne yaptığımı bilmiyordum.

~~~

Jisung' tan boğulma sesi geliyordu ama aynı zamanda zevkten dört köşe oluyordu. Kaç tur sikiştik bilemeyecek kadar yorgundum ama son bir tür yapmak istediğim için Han'ın ağzını çükümden çekerek yatırdım. Yüzünden belli ki o da yorulmuştu ama arzusu daha bitmemişti.

Üstüne çıkarak bacaklarını bacaklarımın üstüne koydum ve sokmaya başladım. Küçük iniltiler çıkartıyor bir yandanda altındaki çarşafı sıkıyordu. Ağzımı meme uçlarına götürerek dişledim, küçük bir inilti çıktı dudaklarından. Bir kaç dakika içinde boşaldıktan sonra penisimi içinden çektim. Han'ın üstüne yığıldım, yorulmuştum ne yaptığımı sorgulamaktan. Bir kaç dakika üstüne yığılmış bir şekilde kaldım. Han kafamdan tutarak yüzümü ona çevirdi. Hala ağlıyordu, kafasını omzuma gömerek ağlamaya devam etti. Onun bana sarıldığı gibi ona sarılarak sabaha kadar bu şekilde uyuduk.

~~~

Sabah uyandığımda Han yanımda yoktu. Yataktan kalktım koridora doğru ilerledim, mutfaktan sesler geldiği için mutfağa girdim. Tahmin ettiğim gibi Jisung karşımda kahvaltılık bir şeyler hazırlıyordu. Bir süre sonra beni fark etti, bana biraz bakınca utanarak kafasını eğdi. Belli ki dün geceden dolayı utanıyordu. Elimi yanımda ki sandaliyeye dayayarak "Pişt neden bakamıyorsun yüzüme bakim sen?" dedim çapkın bir sesle. "Ş-şey üstün" dedi kekeleyerek. Üstüme baktığımda hiçbir şey yoktu üzerimde, dal daşşak ortalıkta dolaşıyordum. Hızlıca yatak odasına giderek üstümü giyindim. Acayip utanç vericiydi az önce yaptığım, utançtan kendimi kemirdim.

Mutfağa gittiğimde kahvaltı hazırdı, Han beni sandalye'de oturmuş bekliyordu. Bende yanındaki sandalyeye oturdum. "Dün gece olanlar için üzgünüm, gerçekten ne yaptığımı bilmiyordum" dedi utançla. Sadece "Sorun değil" diyebilmiştim, onun utangaçlığı banada bulaşmıştı. "Felix istersen dün geceyi unutalım" dedi. Bir saniye istersen mi? Ben istemezsem unutmicaz mı? Unutalım dersem eski yaşantımıza devam ederiz belki ama demessem... Gerçekten iyi bir fırsat bulmuştum, hem eğlenicek hemde sığınıcak bir yer bulmuştum. Unutalım dersem büyük ihtimalle Han beni bir iki ay'a kovardı ama demessem uzun süre sığınacak bir yerim olurdu.

"Hayır unutmak istemiyorum" dedim. Şaşkınlıkla bana baktı bende ona baktım, hafifçe gülümsedim.

to protectHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin