§7§

81 44 5
                                    

Hikaye biraz yavaş ilerlediği için çoğu detayı kısa kesicem hikaye ilerledikçe öğreniceksiniz çoğu detayı. İyi okumalar

~~~

Siktiğimin zibidisinin bütün kıyafetleri leş gibi sigara kokuyordu, o çöp gibi bavula atılmış kıyafetleri dizmekte ayrı bir seviyeydi. Tüm bavulu boşaltıp dizdikten sonra oda'dan sessizce dışarı çıktım. Koridorda hiç kimse görünmüyordu, Beomgyu'nun odasın'da olduğunu düşünerek odasına doğru ilerledim. Bir çocuk bi anda önümde belirdi, yanlışlıkla bana çarptı, koştuğu için yere düşerek iki takla attı. Bende epey bir sarsılmıştım. Bana çarpan çocuk ayağa kalktı eğilerek "Çok özür dilerim yanlışlıkla oldu" sesi ağlamaklı çıkıyordu. Kafasını eğdiği için yüzünü görememiştim ama benden uzundu ve zayıftı, çıt kırıldım bir vücudu vardı.

"Sorun değil de sen iyimisin?" diye sordum. Kafasını yavaşca kaldırarak bana baktı, ağlamaktan gözleri parçalanmıştı resmen ama o parçalanmış gözlerine rağmen çok tatlı gözüküyordu. "İyiyim anlayışınız için teşekkürler müsadenizle" diyerek bu sefer koşmadan yoluna devam etti.

O çocuk neden olduğunu bilmiyorum ama fazlasıyla bitikti, ya kendine zarar verirse. Hiç durmadan arkasından gittim. Bahçeye çıkmış en köşede otların üstüne oturmuştu. Yanına gittim, beni görünce yüz ifadesi değişti "Merhaba" dedim "Merhaba" diyerek göz yaşlarını sildi. Yanına oturdum "Acaba neden ağladığını sorabilirmiyim?"

"Çok iyi bir dönemden geçmiyorum" ağlamaklı bir sesle. "Belli, neden geçtiğin dönem kötü acaba?" kendimi meraklı melehat gibi hissediyordum."Sana anlatmam ne kadar doğru bilmiyorum ama lütfen anlatıcaklarımı başkasına söyleme" başımla onayladım "Annemin taksitlerini ödediğim para tükendi, sadece bir taksidini ödeyebileceğim kadar para var ve işin kötü yanı annemde... Kanser teşisi koydular" hıçkırıklarının arasından geçen kelimeleri zar zor anlıyordum. "Aman aman büyük bir kanser değil ama onun için ilaç gerekli, ilaçlarda epey bir pahallı, hem hastane ücretini hemde ilaç parasını ödemem imkansız, ödemezsemde annemin fişini çekmiş olurum" diyerek daha sert ağlamaya başladı. Elimi beline koyarak "Annen ölmicektir illaki bir yerlerden para gelir kurtulur umudunu yitirme" nasihatlarımın ona hiç faydası yoktu.

~~~

Çocukla baya dertleştik adı Yunhoy'muş, ilerde iyi bir arkadaş olabilirdik.

Yeni gelen öğrencilerin dilinde odalarındaki serseriler vardı. Okulun üst katı kullanılmadığı söylenmişti bize ama bazı öğrencilerin yurt müdürlerinin oraya çıktıklarını yanlarındada bir kaç kişi olduğunu söylemişlerdi. Üst kata çıkamıyorduk çünkü merdivenlerin girişinde kapı vardı ve bu kapıda kilitliydi. Bu okulda bir şeyler döndüğüne adım kadar emindim ama tahmin edemiyordum.

Oluşan bu kargaşada yurt öğrencileri epey bir içli dışlı olmuştu. Bundan sonra ya kütüphanede yada yemekhanede takılıcaktık, odalarımızda o piçler olduğu sürece odalara zorunluluk dışında girmek pek uygun değildi.

Güneş battığı zaman okula yeni öğrenciler gelmişti, bunlar üst sınıflardandı ama hiç serseri gibi değillerdi. Bize benziyorlardı ama onlar çok az kişiydiler yirmi civarlarındaydı. Geldikleri zaman hiç kimseye bir şey demeden odalarına çekilmişlerdi. Yurtta garip bir şekilde serserilerden daha çok dillerde gezmişti. Herkes onlarla daha yakın olmak istiyor gibi görünüyordu sonuçta daha önce burda kalmış tecrübeli kişilerdi, onlardan biraz okul hakkında bilgi almak istiyorlardı, açıkçası bende bu okulda neler olup bittiğini bilmek istiyordum, yeni gelenlerle tanışarak bilgi alabilirdim.

Yaklaşık bir saat sonra yanıma sarı saçlı kısa bir çocuk geldi. "Lee Felix senmisin" bu çocuk üst sınıflardandı "Evet" dedim. "Benimle gel" diyerek beni bahçeye çıkardı. Bir grup öğrencinin yanına gelerek yanlarına oturttu beni. Bazıları üst sınıflardan bazıları ise yeni gelenler'dendi "Direk konuya giricem burda toplam altı kişi var ve hepimiz aynı sınıftayız" yeni gelenlerden biri "Sadece altı kişimi sınıfımız?" dedi. "Keşke öyle olsa ama maalesef ki en az otuz kırk kişi olucaz ve bizim dışımızdaki sınıftaki kişiler odanızdaki zibidilerden oluşuyor" vücudumu korku saldı, yeni gelenlerinde aynı durumda olduğunu gördüm.

"Neyse ki bu sene sınıfımıza üç tane yeni öğrenci atandı, eski öğrencilerin diğer sınıflara göre olması işimizi epey bir kolaylaştırıcak" dedi sarı çocuğun yanında oturan çocuk. Sarı çocuk "Evet ama ilk önce kendimizi tanıtalım, ben Kim Sunoo" yanındaki çocuğu parmağıyla işaret ederek "Yang Jungwon" Jungwon'un yanındaki çocuğu işaret ederek. "Kang Yeosang, sizde bize adlarınızı söyleyin"

"Ben Park Seonghwa tanıştığımıza memnun oldum" diye kendini tanıttı siyah saçlı çocuk. "Ben Kim Seugmin tanıştığımıza memnun oldum" sarı çocuk Seugmine dönerek "Soy adlarımız aynıymış ne tesadüf" dedi gülümseyerek. Seugmin'de gülümsemesine karşılık vererek gülümsedi.

"Peki buraya nerden geldiniz?" dedi Jungwon. Hepimiz sorusuna tek tek cevap verdik. Ben "Ailemin beni evlatlıktan reddettiği için buraya sığındım" dememe rağmen beni hiç sorgulamadılar hatta normal bir şeymiş gibi karşıladılar. Seugmin ailesinin onu terk etmesi üzerine amcasında kalmaya başlamış, lakin amcasının zulümlerine dayanamayıp lise giriş puanından yüksek almasına rağmen maddiyattan dolayı buraya gelmek zorunda kalmış.

Seonghwa ise kendini bilmiş bileli yetim yurdunda kalıyormuş, yurtta kötü bir hayat kalitesi olduğu için bu okula maddiyattan dolayı gelmiş, onun puanıda epey yüksekmiş.

Duyduklarımın karşısında tüylerimin diken diken olmasını engelleyemedim. Lakin Sunoo, Yeosang ve Jungwon'dan gayet normal tepkiler gelmişti, buna şaşırmadan edemedim.

"Her neyse tanışma merasimi bittiyse asıl konuya gelelim" dedi Yeosang. Sunoo cümlesini devam ettirerek "Şimdi size okulun kurallarından yani okulun en yetkin insanlarından bahsedicem, soru sormak dışında lütfen anlamsız cevaplar vermeyin" anlatacağı şeylere aşırı heycanlanmıştım, heyecanla kendimi öne atıp pür dikkat Sunoo'yu dinlemeye başladım.

"Evet, en üst kademeden başlasak daha iyi olur. Yang Jeongin yani okulun kurucusu, okulun şuanki müdürü ama Jeongine çok takmasanızda olur sonuçta onu asla göremiceksiniz ama her yerde ismini duyucaksınız. İsmini duyduğunuz çoğu zamanda size ilgilendiren şeyler olmicaktır. Yalnız şunu iyi bilin Jeongin okuldaki her serserinin korkulu rüyasıdır" Jeongin böyle serserilerin korkulu rüyasıysa nasıl olduğunu düşünmeden edemiyordum.

"Müdür yardımcısı Seo Changbin, bir keresinde Jeonginle sevgili iddiaları yayılmıştı ama bi anda bu iddiaların konusu Mingi tarafından kesilmişti". Seugmin "Mingi kim ki?" diye soru sordu. "Merak etme onuda anlatıcam, neyse devam edelim. Seo Changbini genellikle kendi halinde görürsünüz, kimseye bulaşmaz lakin biri ona bulaşmaya kalkarsa hayatını bir kaşık suda boğmuş olur. Yani Changbinle kesinlikle muhattap olmuyorsunuz" bu Seo benim kayıt işlemlerimi yapan adamdı büyük ihtimalle. Tam Sunoo'nun tarif ettiği gibi bir adamdı.

"Sıra bizi en çok zora sokan isimler Mingi ve San. Bu ikisi üyev kardeşlerdir ve en kötüsüde yurt müdürü olmalarıdır" Sunoo'nun birden kaşları çatıldı "Bu iki piç okulda ki zibidilerin bizim gibi öğrencileri tecavüz etmesine müsade eder ondan sonra maddiyatlarını kullanıp onu sexs oyuncağına dönüştürürler!" Sunoo zar zor nefes alıyordu "Ama asla kendileri bu tecavüz edilen öğrencilere dokunmazlar çünkü onlar bizi değersiz kullan at varlıklar olarak görürler çünkü onların parası var!" son cümlelerini o kadar hızlı söylemişti ki anlamakta güçlük çekmiştim.

Sunoo cümlesi bitince sinirden ağlamaya başlamıştı, Allah bilir ne zulümlerine şait olmuştu. Sunoo ağlamasını durdurmaya çalışıyor Jungwon'da ona yardım ediyordu, bizde sesizce onları izliyorduk.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 01 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

to protectHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin