Vita'yı baktığımda bana doğru geldiğini gördüm.
Yönümü tamamen ona çevirip kendimden emin bir şekilde konuştum "bu seni ne kadar ilgilendirir Vita?" gözlerindeki alay kendi yerini öfkeye bıraktı "ne işin vardı orada?!" şaşırıyormuş gibi yaptım "nerede?"
bu onu daha da sinirlendirmişti.Üstüme doğru geldi ve tam karşımda durdu "nerede olacak? Kocamın yanında!" alayla güldüm "seni görmemiş birine kocam demek ha? Ne kadar acınası"
Elini kaldırıp bana doğrultunca kolunu tuttum "sakın bana vurmaya kalkışma" kolunu geri indirmeden konuştu
"seni ölmekten beter edeceğim"
bu kız biraz fazla olmuştu sanki.Yeni kahve koyduğum fincanı alıp kafasından aşağı boşalttım. Vita'nın çığlığı bütün mutfağı doldururken içeri son hızla bazı adamlar geldi.
Herkes odaya dolarken iki adam beni kollarımdan tutup sürüklemeye başladı.
Sonunda yine ilk günkü odaya gelince kollarımdan bastırdılar. Dizlerimin üzerine çöktüğümde kapı tekrar açıldı. Yine ilk günkü adam karşımda durunca sinirle konuştu "yine ne yaptı da getirdiniz?!" sağımdaki adam konuştu "mutfaktaki başka bir kız ile kavga etti efendim"
Adam sinirle gözlerini kapattı
"kralın katına göreve verin" solumdaki adam hayretle konuştu "ama efendim ya orada da sorun çıkarırsa? Sonumuz kötü olur""Benim emirlerime karşı mı geliyorsun?" adamdan ses çıkmayınca odadan çıkıp gitti.
Beni yerden kaldırıp odadan çıkarttılar. Merdivenlerden yukarı çıkarken hiç direnmemiştim. Sonunda en üst kata geldiğimizde beni bir kapının önüne getirdiler. Birşey demeden gittiklerinde kapıyı tıktıklayıp içeri girdim.
Küçük bir odada on tane kız oturmuş kahve içiyorlardı. Yanlarına gittim "merhaba" çekinerek konuştuğumda bana yakın olan kız ayağa kalktı. Yanımdan geçip bir tane sandalye aldı ve kendinkinin yanına koydu.
Eliyle sandalyeyi gösterdiğinde gülümseyip oturdum.Oturur oturmaz karşımdaki kız konuştu "temelli mi geldin?" kafamı evet anlamında salladım. Bu sefer yanındaki konuştu "burada bazen odaları temizleriz, bazende bizden üstün olanlara hizmet ederiz. Belirli görevler yoktur, kim boştaysa o yapar" konuşurken gözleri hep gözlerimdeydi "anladım" dedim. Bakışları ürkütücüydü.
Ben onların sohbetini dinlerken kapı açıldı "kralımız kahve istiyor, çabuk olun" hepsi aynı anda ayağa kalkıp aynı anda konuştu "ben yaparım!" adam kafasını hayır anlamında salladı
"Aura götürecek"Kafam karışmış bir şekilde ayağa kalktım. Ne diye beni çağırmıştı ki? Galiba mutfakta çıkardığım rezaletin nedenini soracaktı.
Kahveyi yapınca bir tepsiye koydum ve odadan çıktım. Ama ben odasının yerini bilmiyordum ki? Kapıdaki adamlardan birine baktım "ben bunu nereye götüreceğim ki?" adam beni inceledi "çalışma odasına, gel göstereyim" kafamı sallamamla yürümeye başladık.
Bir süre yürüdükten sonra bizi kocaman bir kapı karşıladı. Kapının önünde onlarca adam bekliyordu.
Adam son kez bana baktı "sakın başını kaldırma" dedi ve gitti. Başımı eğdiğimde adamlar kapıyı açtı.
Başımı kaldırmadan içeri girdim.
Göz ucuyla gördüğüm masanın yanına gidip kahveyi masaya koydum. Üzerimde olan gözlerini hissedebiliyordum.Tepsiyi iki elimle kavrayınca gitmek için geri adımladım ama bir ses beni durdurdu "neden kahveyi o kızın üzerine döktün?" acaba gerçekten onu seviyor olabilir miydi?
"Bana vurmaya kalkıştı, bende kendimi korudum" kendimden emin sesime cevap vermedi, bende arkamı dönüp odadan çıktım.
Kafamı kaldırdığımda ağrıdığını fark ettim. Umursamadan hızla kızların olduğu odaya gittim. Odaya girdiğimde bana nefretle bakan gözler gördüm. Bunun tek sebebi ona kahve götürmememdi.
Gerçekten bir erkek için bütün saray kavga ediyordu.
Onları boşverip masaya oturdum. Buradan gitmemeye karar vermiştim çünkü orada bir sürü tehlike vardı ama burası güvenliydi. Kimse krala saldırmaya cürret edemezdi.
Saat yavaş yavaş akşama doğru geliyordu. Yani şu anda kralın akşam yemeğini yemesi gerekiyordu.
Yemekten sonra her zaman kahve içtiğini söylemişlerdi ve yine ben götürecektim.
Kapı açıldı ve bir adam kafasını uzattı "kral kahveyi bekliyor" kafamı sallayıp zaten hazır olan kahveyi tepsiye koydum. Odadan çıktım ve yürümeye başladım.
Yine büyük kapının önüne geldiğimde kapı açıldı. Yavaş adımlarla içeri girdiğimde onu çalışma masasında kağıtlara dalmış bir şekilde buldum. Aklıma gelen şeyle hemen kafamı eğdim. Kahveyi çalışma masasına koyarken gözlerini bana dikmişti.
Arkamı döndüm ve büyük kapıdan geri çıktım. Çıkana kadar gözleri benim üzerimdeydi.
Odaya geri gittiğimde kimse yoktu.
"Gel sana odanı göstereyim" irkilerek arkamı döndüğümde kapıdaki adamı gördüm. Beni beklemeden ilerleyince peşinden gittim.Beni hiç bilmediğim yerlere götürürken bir anda durdu ve arkasını döndü. Bana doğru ilerleyince geri gitmeye çalıştım ama kolumdan tutmasıyla durmak zorunda kaldım. "Ne istiyorsun benden?" korkuyla ona bakmamla psikopatça gülümsedi ama cevap vermedi.
Onun yerine boğazıma iğne sokmakla yetindi.
Nasııııı¿
Yorum yapın lütfennn
Seviliyorsunuzzz
Sonra görüşürüzzzzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mührün Sahibi
Hombres Lobokarşımdaki görüntüyle çığlık attım. koşarak yanına gittim ve dizimin üstüne oturdum. acil yardıma ihityacı vardı. ama ormanda ne yapabilirdim ki?