Kendime geldiğimde gördüğüm ilk şey siyah duvarlar olmuştu. Yerde yattığım için sırtımın ağrıdığını hissedebiliyordum. Belimi hafif yukarı kaldırıp etrafa baktım. Ama gördüğüm tek şey karanlıktı çünkü oda tamamen siyaha boyanmış üstüne üstün hiç bir eşya yoktu.
Bir duvarın demirlerle kaplı olduğunu gördüğümde ayağa kalkarak önüne geldim. Uzun bir koridordaydım ve etrafım hücrelerle doluydu.
Kaçmam gerekiyordu ama nasıl yapacağım hakkında hiç bir fikrim yoktu çünkü bir öncekindeki gibi havanın gelmesi için hiç bir yer yoktu.
Demirlerden etrafa bakarken yanımdaki duvara anahtarın asıldığını gördüm. Hücrenin anahtarı olma ihtimaliyle gülümsedim. Bir kolumu demirlerin arasından geçirdim ama boyum yetmedi. Bir kaç kere zıpladığımda sonunda alabilmiştim.
Anahtarı sessiz olmaya çalışarak kilide taktım ve çevirdim. Kapı açıldığında gıcırdadığı için etrafımı kontrol ederek çıktım.
Adım sesi duyunca duvarın arkasına saklandım. Adım sesleri yaklaştı ve benim hücremin içine girdi.
"Gitmiş" sesini duyduğumda duvarın arkasından çıktım ve demir kapıyı kapatıp kilitledim ardından anahtarı karşımdaki içi boş hücrenin içine atarak kaçtım.
Arkamdan bağırdığı için bazı adamlar yanına giderken saklanarak ilerledim. Önüme çıkan ilk kapıyı açtığımda koşmaya başladım. Adamlar peşimden koşarken ormana çıkan açık bir kapıdan geçtim ve tüm gücümle koştum.
Bir süre koştuktan sonra sesleri kesilince arkama bakma gereği duydum. Kimse yoktu. Tekrar önüme dönmemle bir şeye çarpmam bir oldu.
Yere düşünce acıyla inledim.
Beni düşüren şeyin ne olduğunu görmek için başımı kaldırdım.Karşımda benim iki katım olan siyah tüylü bir kurt görünce korkuyla ayağa kalktım. Ama başımı çarpmanın etkisiyle bayılmam uzun sürmedi.
YAZARDAN
Jack bayılan kızı görünce burnuyla itekleyerek sırtına aldı. Lucas'ın kalesine doğru ilerlerken kızın kokusu burnuna geldi. Ne olduğunu anladığında koşmayı bıraktı ve düşündü.
Bir mucize üzerine yüzyıllardır yaşıyordu ve doğduğu günden beri onu arıyordu. Ve onu bırakmaya hiç niyeti yoktu. Ona kimse karşı çıkamayacağı için yanına almak zor olmayacaktı.
Yüzyıllardır yaşadığı için bütün kurtların en güçlüsüydü ve en büyük krallığın sahibiydi.Lucas'ın krallığının önünde durunca insan haline büründü ve oradaki görevlinin getirdiği üstleri giyindi. Görevlilerden birinin omzunu tutup ona çevirdi. Adam ona alttan korkuyla bakınca çok uzatmadı "kızı al ve benim sarayıma götür" adam kafasını sallayınca devam etti
"benim odama götürün" adam şaşırsada yine kafasını salladı.Jack içeri girince en üst kattaki yemek odasına girdi. Geleceğini önceden bilen Lucas hazırlık yapmıştı ve masanın köşesinde ayakta duruyordu. Lucas hiç bir yanlış yapmamak için Jack en başa oturuncaya kadar bekledi ardından o da orta sandalye lerinden birine oturdu.
İçeriden sarı saçlı, mavi gözlü ve oldukça abartılı kıyafetleriyle bir kadın geldi ve Lucas'ın soluna oturdu. Kimse bilmesede tek amacı Jack'i etkilemekti.
Ama kötü olan tarafı az önce Lucas'ın yatağından kalkmış olmasıydı.
Herkes oturunca Jack söze başladı "biliyorsun ki senin ve benim krallığım dışında büyük bir krallık yok, ve senin işin ben yokken ortalığa göz, kulak olmak ama ben senin bu büyük krallığı yönetemediğini görüyorum" Lucas gelecek şeyi tahmin edince yutkundu.
"Ben seni görevden almak istiyorum" Lucas ayağa kalkıp Jack'in önünde diz çöktü "efendim yapmayın lütfen! Benim dışımda kimi koyabilirsiniz ki?!"
Jack onun kendini tek sanmasıyla sinirle bağırdı "KİMİ KOYACAĞIMA BEN KARAR VERİRİM!" Lucas korkuyla geri çekilince Jack ayaklandı ve çıkmak için kapıya yöneldi.
Sarışın kadın önünü kesince durdu "eğer Lucas'ı görevden alıyorsanız saraydaki her şey sizin demektir" ellerini Jack'e doğru uzattı
"buyrun efendim"Jack karşısındaki kadına iğrenerek baktı "seni sarayıma hizmetçi diye bile almam" diyerek kapıdan çıktı ve dışarı çıktı.
Kurduna dönüştü ve koşmaya başladı.
O krallık için başka planları vardı.AURA'DAN
Hâla etrafı incelemek ile meşguldüm ama inceleyebildiğim tek şey siyah rengiydi, bide dekor olarak koyulan ama daha çok korku saçan boynuzlu kuru kafalar.
Aklıma hücum eden düşünceyle korkarak kalktım. Neredeydim ben?!
Hayal meyal hatırladığım şey biri kurt halindeyken benim ona çarptığımdı. Belki beni kurtarıp kendi evine getirmişti. İyi düşünmek lazımdı.
Tam dışarı çıkacaktımki durdum. Belki dışarı çıkmamam lazımdı. Eğer kötü bir niyeti varsa daha kötü olabilirdi.
Duyduğum sesle durdum. Kapıda iki adam konuşuyordu. Ama hiç ayak sesi duymamıştım. Kapının önünde korumalar mı vardı?
Bu sefer yere çok sert basan birinin geldiğini duydum. Ayak sesinden bile kalıplı biri olduğu anlaşılıyordu. Normal bir adam ne kadar istesede yere bu kadar sert basamazdı.
Ayak sesleri odaya yaklaştığını belli edince hızla yatağa geri yattım. Uyuma numarası yapmaktan başka çarem yoktu ki.
Kapı gürültüyle açıldı ve adam içeri girince geri kapandı. Yani en azından seslerden bunu anlıyordum.
Adam yanıma yatınca. Bütün korkularım bir yana şaşkınlığım artmıştı. Neden yanıma yatıyordu ki?
Kocaman kollar belimi sardı ve sırtımı göğsüne bastırdı.
Hayır, bu kadar iri birinden kaçmam mümkün değildi.
Kafasını eğdi ve kulağıma fısıldadı.
"Uyumadığını biliyorum"
Nasııı¿
Yorumlarınızı bekliyorummm
Birdahaki bölümde görüşürüzzz
Seviliyorsunuzzzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mührün Sahibi
Manusia Serigalakarşımdaki görüntüyle çığlık attım. koşarak yanına gittim ve dizimin üstüne oturdum. acil yardıma ihityacı vardı. ama ormanda ne yapabilirdim ki?