Her tekerlek sesinde korkum daha da artıyordu.
Araba durunca iki adam kolumdan tutup beni sürüklemeye başladılar. Sanki kendim yürüyemiyordum!
Yanından geçtiğimiz bütün şövalyeler bana merakla bakarken ben sadece önüme bakıyordum.
Adamlar kolumu çekerken kollarım yukarı kalkmıştı ve omuzlarım acımaya başlamıştı. İlk başta sızlansamda bana olan bakışlarından sonra susmuştum.
İçeri girdiğimizde kocaman bir bahçe gördüm. Ama uzun sürmedi çünkü gözlerimi bağlamışlardı.
Bir süre daha yürüdüğümüz de beni bir kapıdan içeriye soktular. Daha ne olduğunu anlamadan beni yere ittiklerinde dizlerimin üzerine düşmüştüm. Gözlerimdeki bezi çıkardıklarında etrafa bakındım. Karşımda bana bakan adamı görünce sinirle ona baktım
"ne diye getirdiniz beni buraya?!" adam bir şey demeden beni getiren adama baktı. Bu bir emir olmalıydı ki konuşmaya başladı "efendim sınırda bulduk, ajan olabilir diye getirdik" adam bu sefer bana baktı
"sizce ajan gibi görünüyor mu?" diğer tarafımdaki adam konuşmaya başladı "efendim biz kralımız kızar diye-" konuşmasını bölen ise adamın elini kaldırması olmuştu
"geri götürürsek itibarımız düşebilir" biraz düşündü "hizmetçi olarak işe alıyorum"Gözlerim şokla sonuna kadar açıldı. Hizmetçilik mi yapacaktım?!
Ben hâla şoktan çıkamamışken yanımdaki adamlar kafalarını sallamış ve beni kaldırmışlardı. Yine bilmediğim bir yere sürüklerken çırpınıyordum.
Bir anda ağzıma gelen metalik tad ile başım yana düşmüştü. "Çırpınma!" yediğim tokadı sindirirken sessizce önüme dönmüştüm. Yanağımda iz çıktığını şimdiden hissetmiştim.
Merdivenlerden en alta ininceye kadar hiç sesim çıkmamıştı. Bir kapının önüne geldiğimizde kapıya tekme atarak açtılar "alın, artık buda çalışacak" diyerek beni kocaman olan mutfağın içindeki kadınlarla tek bıraktılar.
Yaşlı bir kadın yanıma gelip beni kolunun altına aldı "hoşgeldin kızım, gel sana kahvaltı için görev verelim"
Kadın beni alıp doğrama tahtasının önüne koyunca hemen önümdeki domatesi doğramaya başladım.
Bir yerden başlamak lazımdı değil mi?Bu sırada karşımdaki kız konuşmaya başladı "ben bu şövalyelere haddini bildireceğim, ama ilk önce Lucas'a kendimi beğendirmem lazım" yanındaki kız kahkaha attı "çok beklersin canım, o beni seçicek" herkes ona ters bakışlar atarken o önüne döndü.
Yanımdaki yaşlı kadına baktım
"Lucas kim ki?" gülümseyerek konuştu "kurt kralın ismi Lucas" anladım anlamında başımı salladım "ben Deja bu arada, senin ismin ne kızım?" onun gibi gülümsedim "Aura benim adım" merakla bana baktı "kar tilkisisin dimi kızım? Kuyruğun ve kulakların var da" kafamı salladım "evet, kar tilkisiyim" mırıldanarak önüne döndü
"görmeyeli uzun zaman olmuştu""Kulakların ve kuyruğun çok çirkin görünüyor, biliyorsun değil mi?" hareketlerinden bile kendini beğenmiş bir kız olduğu anlaşılıyordu.
"Adın ne senin?" alayla güldü
"ne oldu? Güzelliğime hayran mı kaldın? Adım Vita" bir şey demeden önüme döndüm. Geldiğim gibi kavgaya karışmak istemiyordum.Ama o durmadı "bir de herşeyi beyaz, gözleri de beyaz olsa hayalet olacakmış" ardından kahkaha attı. Onunla beraber altı kişi daha gülünce arkadaşları olduğunu anlamıştım.
Onları umursamadan işime devam ettim. Aklıma gelince elim durdu.
Kurt kral mı demişti o? Ne yani şu bütün ırkları yöneten kraldan mı bahsediyordu? Anlaşıldı kızların neden onunla olmak istediği.Deja yanıma gelip elime bir tabak verdi "al bunu yemek masasına götür, şu kız sana yardım eder" gösterdiği kıza baktım, onunda elinde tabak vardı. Kafamı sallayarak kızla beraber mutfaktan çıktım.
Kaç tane merdiven çıktığımı saymamıştım ama bana yüzlerce çıkmışım gibi gelmişti. Sonunda yemek masasını görünce elimdeki tabağı masaya koydum ve masadaki
çatal, bıçakları düzenledim.Masa tamamen hazır olunca geri gitmek için arkamı döndüm. Sert adım sesleri duyunca kulaklarım sesin geldiği yöne döndü. Bende refleksle hafifçe baktım ama Lucas olduğunu bildiğim için incelemeden önüme döndüm.
Koşmadım ama yere bakarak hızlıca yürüdüm. Merdivenle kısa bakışma yaşadıktan sonra inmeye başladım. İndikten sonra ayaklarımı hissetmeyeceğimi biliyordum.
Sonunda aşağı indiğimde mutfağa girdim. Girdiğim gibi Vita'nın sesini duydum "ne oldu? Sarayıma hayran mı kaldın?" aklıma gelen ilk şeyi söyledim "senin olduğunu sanmıyorum"
yine alayla gülümsedi "şuan değil ama yakında olacak, o gün hepinizi kovacağım ve burada ailemi yaşatacağım" gözlerini gözlerime kilitledi "özellikle seni kovacağım çirkin tilki"Kahvesini içen Deja teyzenin yanına oturdum ve mırıldandım
"sen hiç aynaya baktın mı acaba?"Ben normalde hiç kimsenin dış görünüşüne laf etmezdim ama bana edilirse karşılık verirdim. Şuan vermememin nedeni kavga çıkmasını istemememdi. Ama zorlarsa kendimi tutabileceğimden emin değildim.
Deja teyze kıkırdadı
"boşver kızım, kendini beğenmişin tekidir o" kafamı salladım
"belli oluyor o" ikimizde bir süre sessizce oturduk.Herkes sessizce köşelere yerleşti ve konuşmaya başladı. Ben onlara bakarken Deja teyzenin sesiyle ona döndüm "herkes oturduğuna göre kral yemeye başlamış demektir" kaşlarımı çattım "neden ki?" gülümsedi "kral o yemeye başlamadan herşey orada olsun ister çünkü yemek yerken rahatsız edilmek istemez" bana doğru eğildi
"Bir keresinde, bir kız onu rahatsız etti diye onu kovmuştu" geri yerine yaslandı "yemek yerken yanına gitmek yasaktır""Anladım" diyerek geri yaslandım. Ama bu uzun sürmedi "Deja teyze ben kendime bir kahve yapacağım" kafasını sallamasıyla ayağa kalkarak mutfak tarafına geldim. Burası daha köşede olduğu için kimse burayı görmüyordu.
Ben kahvemi yaparken arkamdan ayak sesi geldi
"yukarıda biraz fazla kaldın sanki?"
Nasıldıııı?
Bir şeyler olucakkk
Yorum yaparsanız sevinirimmm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mührün Sahibi
Manusia Serigalakarşımdaki görüntüyle çığlık attım. koşarak yanına gittim ve dizimin üstüne oturdum. acil yardıma ihityacı vardı. ama ormanda ne yapabilirdim ki?