Ahsen'in evinde koltuğa oturmuş, telefonumla ilgileniyordum boş boş. Günlerden pazardı, yani Ahsen'in normal şartlarda tek boş günüydü ama bugün kostümlerle alakalı birkaç işi olduğundan terziye gitmişti. Artık gösteriye yalnızca bir hafta kalmıştı, bu yüzden Ahsen de çok yoğun çalışıyordu.
Yarından itibaren benim için de oldukça zor geçecekti, çünkü gösteriye kadar her gün sekiz saat sahne provamız vardı. Unuttuğum yerleri toparlamıştım neyse ki, artık Ahsen'in kötü anlamda dikkatini çeken pek bir şeyim yoktu.
Sanırım her şey yolunda gidecekti.
Kapıdan gelen anahtar sesini duyana kadar telefonumla ilgilenmeye devam ettim. Kapı açıldığında ise Ahsen'in geldiğini anlayarak yerimden neredeyse zıplayarak kalkıp kapıya koştum. Bu ara onu çok özlemiştim, gece geç saatlere kadar hep meşgul olduğu için göremiyordum hiç.
"Hoşgeldin!" dedim heyecanla. Ona sarılmak istedim ama elleri doluydu.
Beni gördüğünde yarım ağız gülümsedi. "Seni görünce gerçekten hoş buldum işte."
Merakla ellerindeki poşetlere baktım. "Bunlar ne?"
Ahsen, poşetleri yere bırakarak yanıma yaklaştı ve dudaklarıma kısa bir öpücük verdi. "Sana bir süprizim var." dedi.
Ben daha da merak edip göstermesi için bekledim. Ahsen poşetlerden bir tanesini alıp salona gittiğinde ben de peşine takıldım. "Normalde son kostümlü provaya kadar bunları görmeniz yasak ama... Senin kostümünü aldım terziden." dediğinde heyecandan zıpladım.
"Cidden mi? Deneyebilir miyim, noluuur?" diye sonunu uzatarak sordum.
Ahsen bu halime güldü. "Tamam, beş dakikalığına deneyebilirsin ama çok dikkatli giy. Daha tamiri yapılacak ufak tefek şeyleri var."
Poşetten kostümümü çıkararak bana uzattı görmem için.Bale kostümleri bu işin en sevdiğim kısımlarından biri olmuştu hep, o kabarık etekler ve işlenmiş korseler büyüleyiciydi. Ama bu kostüm sanırım hayatımda gördüğüm en göz alıcı şeydi. Simsiyah, parlak tüyler ile döşenmiş tütüsü, minik siyah incileri üstüne tek tek işlenmiş korsesi ve saçım için olan aksesuar o kadar güzeldi ki...
"Bu... bu fazla güzel.." diye mırıldandım gözlerimi kostümden alamayarak.
"Sen daha güzelsin, ufaklık." dedi Ahsen keyifle. "Hadi, denemeyecek misin?"
Başımı hızla sallayıp kostümü Ahsen'den aldım ve salonun ortasında giyinmeye başladım. İçeriye gitmeyi hiç bekleyemezdim, çok heyecanlıydım. Ahsen yine heyecanlanmış olmama gülerek gelip kostümü giymeme yardım etti. Bitirdiğinde, bir adım geri çekilerek bana baktı. Yüzündeki ifadeden beğenip beğenmediğini çıkarmaya çalıştığım sırada, gözleri benimkileri bularak dudakları yukarı kıvrıldı.
"Tahmin ettiğimden de iyi oldu..." diye fısıldadığında ellerimi çırptım sevinçle.
"Ben de bakayım!" dedim ve yatak odasına koşar adım girip boy aynasının önünde dikildim.
Gerçekten de, kostüm tam benim vücudum için yapılmış gibiydi. O sıradan, basit gözüken vücudumu sanki dünyanın en değerli parçası gibi göstermişti. Yüzümdeki tebessümle aynanın karşısındayken, dansımdan birkaç hareketi yaptım sahnede nasıl duracağını hayal edebilmek için. Ben bunları yaparken, Ahsen de arkadan gelmiş ve kollarını belime dolamıştı.
"Sikeyim, fazla güzelsin.." dedi kafasını boynuma gömerek. "Herkesin gözü senin üzerinde olacak, meleğim."
Arkamı dönerek Ahsen'in dudaklarını öptüm. "Başdansçın için küçük bir ayrımcılık daha yapar mısın?" diye sordum muzipçe geri çekildiğimde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
siyah kuğu (gxg)
RomanceGenç, büyük hayalleri olan yetenekli bir dansçı; Heves. Ve onun alışılmadık kurallara sahip olan yeni öğretmeni; Ahsen... İkisinin yolu kesiştiğinde, Heves'i Ahsen'in elinden kurtarmaya kimsenin gücü yetemez... Ahsen'in bile. [bu tanıtım 2 dk içinde...