"Soleil!"
Başım zonklamıyordu.
"Soleil! İyi misin?"
Bu telaşlı sesi tanıyordum. Artık baş dönmesi de yok olmuştu.
"Ambulans çağırmalı mıyım? Soleil, cevap verecek misin?"
Gözlerimi aralamaya çalıştığımda, en son onları kaplayan karanlığın da yok olduğunu fark ettim. Artık kör değildim.
Ah, ayrıca başımda dikilen annemi de görebiliyordum.
"Sol?" Sesi rahatlamış çıkıyordu. "İyi misin canım?"
Gözlerimi tamamen açtım, mutfağın ışıkları yanıyordu. Biraz sonra çoktan akşam olduğunu fark ettim.
"Ne oldu birdenbire?" diye sordu annem doğrulmama yardım ederken.
Ona döndüm. "Zili çalan sen miydin?"
Biraz şaşkın göründü. Benim için çok endişelenmiş olmalıydı.
"Evet." dedi. "Kapıyı açmadın, neyse ki yedek anahtarları almıştım. İçeri girdiğimde baygındın. Her şey yolunda mı?"
Ayağa kalktım. Burnuma bir yanık kokusu gelince hışımla fırına döndüm, annem söndürmüştü ama zavallı makarna yanmıştı.
O kadar süredir baygın mıydım?
Annem ayağa kalkıp elini alnıma dayadı, hala çok endişeliydi. " İyisin ya? Hasta falan mısın ki? "
" Yoo." Elini çektim. "Bir şeyim yok."
"Emin misin? Neden bayılmıştım?"
Bilsem sorun yok zaten. Ama ben de bilmiyordum.
"Birden başım döndü." diye doğruyu söylemeye karar verdim. "Dün de iyi uyuyamamıştım, ondan herhalde."
"Hastaneye gidecek misin?" Annem hemen telefonunu almıştı. "Ambulans çağırayım mı?"
"Hayır! Hayır!" diyerek telefonu elinden aldım. "İyiyim, abartmaya gerek yok."
Annem tekrar ateşime baktı, rahat edemiyordum bir türlü.
Aklıma kendi annem geldi, onunla aramız böyle değildi. Şimdi birden bu kadar sevilmek garip hissettirmişti.
"İyiyim." dedim tekrardan. "Yemeği de yaktım..."
"Boşver." dedi annem fırındaki makarnaya bakmadan. "Keşke senden istemeseydim. Dışarıdan söyleyebilirdik..."
Duraladım, yemek yapmamı o mu istemişti? Ben görev için yapmıştım.
Gerçi muhtemelen daha önce Sinna'yla anlaşmıştı. Sonuçta annesi hep eve o saatte geliyordu, Sinna da hep yemeği yapıyor olmalıydı. Basit.
Demek ki görevler hikayeyle düşündüğümden daha fazla uyumluydu.
"Sen odana geç, dinlen." dedi annem sırtımdan dürtükleyerek. "Ben yemeği hallederim. Sanırım dolapta hazır çorba vardı, onu ısıtıp seni çağıracağım."
"Gerek yok." dedim aslında ne kadar yorgun olduğumu fark ederek. "Uyuyacağım. Yemeyeceğim. Zaten yeterince sorun çıkardım."
Annem başını eğdi. "Aç değil misin? Eve gelip ne yedin ki?"
"Okulda yeterince yedim." diye salladım. "Ben gidiyorum."
"Tamam." dedi annem ama sesi tatmin olmamış gibiydi.
Odama gidip kapıyı kapattım. Kendimi direkt yatağa fırlattım.
Ne gündü ama...
Demek isterdim ama son dakikaya kadar hiçbir şey olmamıştı ki!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod 82: Korkak
ParanormalSoleil Reagen, arkadaşına güvenip de ondan bir cinayet romanı ödünç aldığında ve severek okumaya başladığında daha sonra bundan çok pişman olacağını bilmiyordu. Daha sonra kendini bir katilin kol gezdiği bu dünyada, ne yapsa zarara gireceğine dair b...