"Bıraksana!"
Bu uyarıyı alınca kendi düşüncelerimden çıkmayı başardım ve ancak o zaman hâlâ tutup pat diye yere attığım çocuğun omzuna bastırdığımı fark ettim. Hemen ellerimi çekip ayağa kalktım ve ara sokağa doğru baktım.
Ben yavaşça oraya yönelirken arkamdaki oğlanın da doğrulduğunu ve yerde bir şey aradığını hissettim ama dönüp bakmadım.
Az önce biri burada bir şey düşürmüştü, sesini duymuştum.
Havalandırmanın altındaki çöp kutusu dağılmıştı ve her şey bir tarafa düşmüştü, sanki biri alelacele oraya tırmanmış gibi. Ve çıkabileceği tek yer de havalandırmaydı.
Yere eğildim, oraya çıkan her kimse bir şey düşürmüştü. Metal yüzeyi sokak lambasının zayıf ışığında parlayan bir bıçak. Tertemiz, keskin ve sanki kovaladığı kızda kullanmak için ayarlanmış gibi.
Arkamdakinin ayağa kalktığını hissettiğim an bıçağı kapıp ona döndüm. Ben tehdit edercesine bıçağı ona doğru tutarken o şaşkın şaşkın bana baktı, sonra muhtemelen onu devirdiğim sırada yere düşen gözlüğünü takıp tekrar bana baktı.
"O sen miydin?" diye sordum bu çok bariz olsa da.
"Hayır." diye cevap verdi. Şaşırmıştım, dürüst olmak gerekirse. Yalan söylüyor gibi durmuyordu ama o değilse kimdi ki? Hem o nereden çıkmıştı?
"Manyak gibi davranan sensin." diye ekledi sonra. "Kafayı mı yedin? Sadece kaçtın mı diye bakmaya çalışıyordum. Ne diye önüne gelene kafa tutuyorsun?"
"Kimden?" dedim bıçağı yavaşça indirirken. "Beni biri takip ediyordu ve..."
"Ve elinde onu tutuyordu." diye bıçağı gösterdi sakince. "Ben değildim, salak. Sen beni dövmeye kalkınca kaçtı."
Bakışlarını takip edince gözlerim havalandırmayı buldu.
"Buraya tırmanırken silahını mı düşürdü?"
"O şey benden düşmüş olamayacağına göre evet." dedi o da, sabrı tükeniyormuş gibi bir hava sezdim.
Ama ondan düşmüş de olabilirdi, neden olmasın? Yoksa ortamda üç kişi miydik?
Ama o olamazdı, öyle olsaydı ona baktığım an zaman baloncukları devreye girerdi. Katille bu kadar hızlı, tam suç işleyecekken karşılaşmama izin vermezdi.
Görevin her zaman durduğu yere baktım, hiçbir şey yoktu. Belki de görev olmadığı için zaman baloncuğu çalışmamıştır.
Başımı çevirip karşımdaki oğlanı baştan aşağı süzdüm. Siyah saçlar, gözlükler, ela gözler... Bu bana nereden tanıdık geliyordu...
"Ne düşündüğünü biliyorum." dedi aniden.
Sanki onun dilsiz olduğu kanısına varmış da konuşmasına şaşırmış gibi irkildim. "Ne?"
"Beni hiç gözün ısırmadı ama daha önce gördüğünden de eminsin." diye muazzam bir doğrulukla özetledi. "Sorun değil," diye ekledi sonra. "İnsanların bana öyle bakmasına alışığım."
"Onu düşünmüyordum." diye geveledim ama işin görevlerle ilgili kısmını geçince evet, tam olarak da öyle düşünmüştüm.
Yüzüme bakıp zihnimi okumasından korkmuş gibi arkama döndüm ve kısa sürede dikkatimi havalandırmaya vermeye başardım. Dikkatlice çöplerin üstüne tırmandım, bıçağı düşüren çoktan uzaklaşmış olmalıydı ama yine de aradım yani.
"Bir şey var mı?" diye sordu aşağıdan bir ses.
Dönüp ona baktım, hâlâ kolunu tutuyor ve yanıma tırmanmak için en ufak bir çaba göstermiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod 82: Korkak
ParanormalSoleil Reagen, arkadaşına güvenip de ondan bir cinayet romanı ödünç aldığında ve severek okumaya başladığında daha sonra bundan çok pişman olacağını bilmiyordu. Daha sonra kendini bir katilin kol gezdiği bu dünyada, ne yapsa zarara gireceğine dair b...