6

58 7 8
                                    

"O zaman bugün pahalı bir restoranda yemiş gibi mi olacağız?" Sunghoon yavşak yavşak sırıtmaya başladığında elimdeki kepçeyi kaldırdım.

"Hep yediğin şey Sunghoon. Boş boş konuşma valla yicen kepçeyi kafana şimdi"

Yemeği hepsinin tabağına servis ettiğimde eşyaları masanın yanındaki sehpaya koyarak yerime oturdum. Boğazımı temizledim ancak bir şekilde sözlerime başlayamıyordum.

"Öncelikle hepiniz hoş geldiniz, özellikle de sen Heeseung hyung." Heeseunga göz ucuyla baktığımda bana gülümsediğini gördüm. Ona karşılık vererek cümlelerime devam etmeye çalıştım. "Umarım Niki ve Sunoo ile de bu masaya oturabiliriz..." "Geldiğiniz için teşekkür ederim. Afiyet olsun hepinize." Düşündüğüm kadar havalı bir giriş olmamıştı elbette ama yemeklerim konuşmamı toparlayacaktı. Bu yüzden rahattım

"Oha!" Heeseung'un ağzından dökülen cümle ile kendimi tutamayarak güldüm. "Afiyet olsun hyung."

"Oğlum Jay, bu yemek şaka falan herhalde. Çok iyi oğlum bu."

"Yarasın hyung. Sevindim beğenmene." Tam salatadan da bir kaşık alacaktım ki, Sunghoonun bana seslenmesi buna da engel oldu.

"Şefim nasıl yaptınuz bunu?"

"Sizin anlayacağınız şekilde anlatmam gerekirse, malzemeleri koydum ve karıştırdım Sunghooncum."

"Beni fazla aşağılıyorsun gebertirim seni."

"Bıçak önünde reis. Tutan yok." Sunghoon ile hep böyleydik liseden beri. Artık alıştığımız için hiç düşünmüyorduk acaba alınır mıyız diye. İmkanı yoktu diğer arkadaşlarımla böyle konuşmamın. Sunghoon da bunu elbette biliyordu. Öyle ki gülüşerek yemeklerimizi yemeye devam ettik zaten.

Yemeğin ilerleyen saatlerinde titreşen telefonum dikkatimi dağıtmaya başlamıştı. Titreşim durmuştu ama aklım orada kalmıştı. Merakla telefonu çıkardığımda ekranda babamı görmeyi beklemediğim için, donakalmıştım.

.....

Babammm
Seninle gurur duyuyorum oğlum
Hep en iyi şeyleri yaparak beni gururlandırıyorsun
Bugün yanında olamadığım için özür dilerim
En yakın zamanda yanına geleceğim
Bana rağmen en iyi şeyleri yapmaya devam et
Seni çok seviyorum

.....

"Jay, jay iyi misin?" Jungwon'un eli omzuma yerleştiğinde ancak kendime gelebilmiştim. Kaç dakikadır boş boş ekrana bakıyordum bilmiyorum ancak, ekran çoktan kapanmıştı.

"He, efendim? İyiyim ben, iyiyim. Bir şeyim yok."

"Jay emin misin, yüzünün rengi gitti bir anda. Bi lavaboya git istersen."

"Sunghoon, iyiyim gerçekten. Devam edebiliriz." Elimin üstündeki baskı ile önce elime, sonrasında da o baskının sahibi olan Jungwon'a baktım. Gözlerinden gerçekten korktuğunu anlayabiliyordum.

"Jay, lababoya gidelim mi? Gerçekten iyi durmuyorsun." Elimi, elinin altından çekip elini tuttum. Elimden gelebildiğince samimi bir şekilde gülümsedim. "Gerçekten iyiyim. Merak etme."

Yemeğin geri kalanında da hep samimi olmaya çalışan o gülümseme vardı yüzümde. Neden tek ihtiyacımın o olduğunu anlamıyordu? Onu her şeyden çok seviyor ve önemsiyordum. Ama hiç yanımda olmuyordu. En değerlim olmasına rağmen hem de.

Yemeğimiz bitti, tatlılarımızı yedik. Üstüne balkonda oturup eskilerden bile konuştuk hatta. Ancak benim aklımdaki düşünceler durdurak bilmeden akmaya devam ediyordu. Neden? Neden şu anda bile yanımda olamıyordu ki?

Forever Young ^ JaywonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin