20

50 9 7
                                    

"Bilmiyorum Jay. Senden bu kadar hoşlandığımı görmen için kaç sene beklemen gerektiğini gerçekten bilmiyorum."

"Ne?"

Ellerini yüzünden çekti, başını iyice arkaya yasladı. Rahatsız olduğu, yine de bir şekilde düşünmeye çalışıyordu.

Ne demem gerektiğini, nasıl davranmam gerektiğini... Hiçbir şeyi bilmiyordum. Doğru mu duyuyordum acaba? Jungwon gerçekten yıllardır benden hoşlandığını mı söylüyordu yani?

Benim konuşamayacağımı anlamıştı, koltuğa yaslanarak derin bir nefes verdi. Bu konuşmayı hazırlayacak vakti olmamıştı sanırım ve şu anda benim gibi o da cümlelerini toparlamaya çalışıyordu.

"Jay ben kendimi bildim bileli, senin yanında olmak istiyorum. Ama gerçekten, arkadaş boyutunda olduğunu düşünmüyorum."

Hâlâ ne demem gerektiğini bilmiyordum. Jungwonu asla kırmak istemiyordum. Ama şu anda ne söylersem alınacaktı muhtemelen. Keşke bu anı hiç yaşamış olmasaydık. Ayrıca, benden neden hoşlanıyordu ki? Kendimi bildim bileli demişti, ne zaman anlamıştı hoşlandığını?

"Konuşmamakta çok haklısın, ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum. Bu salak bunları niye bunca sene içinde yaşadı, neden şimdi anlatıyor, neden böyle hissediyor... İnan bilmiyorum. Tek bildiğim seni kaybetmekten korktuğum. Korkağın teki olduğum için açılamadım sana hiçbir zaman. Şimdi neden bu konuşmayı yapıyoruz... Onu da bilmiyorum. Sanırım bunu bana söylemek için hiçbir zaman heveslenmemeliydim."

Sorularıma cevap bulamayacağımın farkındaydım. Söylediği şeyleri umursamadan ona sarılıp ağlama demek istiyordum sadece.

"Jungwon ben böyle hissettiğini gerçekten bilmiyordum."

Gülümsedi, ama içten içe acı çektiği çok belli olan bir gülümsemeydi. Açıkçası moralim bozulmuştu. Ona böyle hissettirdiğim için de kendimi suçlamıştım.

"Suçlu da değilsin ki zaten, korkaklık edip söylemeyen bendim. Anlamanı beklemek korkaklıktı sadece."

"Ama Jungwon, ben gerçekten... Gerçekten anlamadım. Sana ümit verdiysem... Özür dilerim. Sadece arkadaş olduğumuzu sanıyordum."

"Jay, seni bilmem ama. Ben arkadaşlarıma böyle davranmıyorum."

Düşününce, evet. Ben de arkadaşlarıma bu şekilde davranmıyordum. Jungwon'un yerinin farklı olduğunu hep biliyordum ama... Onun beni bu kadar farklı gördüğünü hiç bilmiyordum. Ve tahmin de edemezdim sanırım.

"Ben de arkadaşlarıma böyle değilim ama... Biz hep böyleydik."

"Biz hep böyleydik, çünkü en başından beri dikkatini çekmeye çalışıyorum Jay."

"Dikkatimi mi çekmeye çalışıyordun?"

Dizlerini tekrar kendisine çekti. Kollarını bacaklarına sardı, başını da dizlerine yasladı ve bakışlarını bana döndürdü. "Hmhm. Hep sevgilin gibi davranırsam benden hoşlanırsın sanmıştım. Anlamayacağını lisede kendime inandırmıştım aslında. Ama sen bu halime çok alıştığın için bana istediğim gibi davranmaya devam ettin. Ben de hoşuma gittiği için engellemeye çalışmadım."

Bir şeyler yerine oturmuyordu, soracağım çok soru vardı.  "Hoşuna gittiği için mi? Nasıl yani?"

Bu sefer gerçekten bir kahkaha döküldü dudaklarından. "Jay gerçekten, hoşlandığımı söyledikten sonra bile anlamıyor musun? Bana diğer arkadaşlarından farklı davranman, hep hoşuma gidiyordu. Kendimi avutuyordum denilebilir sanırım."

Sessiz kaldım, sessiz kaldım çünkü söyleyecek bir şeyim yoktu.

"Jay, hangi insan sırf arkadaşının hemşirelerle bir bağı var diye hemşire olup tüm hayatını bu şekilde yaşamayı seçer? Gerçekten, en ufak bike sorgulamadın mı?"

Kendimden utanıyordum, Jungwon gerçekten fazlasıyla belli etmişti ama ben anlayamamıştım ve ona ümit vermeye devam etmiştim.

"Senden ayrı yatmaktan nefret ediyorum, sensiz uyuduğum geceler gerçekten o kadar zorlanıyorum ki."

Bunları ona söyleyemesem de, ben de gerçekten onunla uyumayı, kollarımın arasında minicik kalmasını çok seviyordum.

İşte tam bu noktada ne yapacağımı hiçbir şekilde bilmiyordum. Böyle devam mı edecektik? Romantik olarak birini sevebileceğimi düşünmüyordum, jungwon benden vazgeçebilecek miydi?

"Ama Jay, gerçekten hiç mi düşmedim aklına? Sadece merak ediyorum. Hiç mi düşünmedin Jungwon şu anda çok tatlı diye. Öpmek istemedin mi hiç?"

"İstedim ama, garip hissetmedim. Sen hep istediğinde öpüyorsun çünkü."

"O şekilde öpmekten bahsetmiyorum Jay." Uzun bir sessizlik oldu arabada. Belki de sessiz değildi, ben hiçbir şey duymuyordum; ya da uzun değildi, bana çok uzun geliyordu.

Hiç öpmek istemiş miydim Jungwon'u?

Sanırım... Evet. Bunun için kendimi suçlayabilir miydim, suçlamam gerekir miydi?

"Sessizlik de bir cevaptır Jay." Sanırım bu sessizlik gerçekten uzanmıştı ve Jungwon da anlamıştı.

Yüzüne bakmaya bile utanıyordum şu anda, sanki öğrendiğim şey yeterince büyük değilmiş gibi, bir de Jungwonu öpmek isteyip istemediğimi düşünmeye başlamıştım.

"Ben gideyim artık." Kemerini çıkarmış, kapıyı açmak için girişimde bulunmuştu. Anlık refleks ile kolunu tuttum.

"Ben bırakırım, saçmalama." Elini kapı kolundan çekmedi.

"Burdan olmamdan rahatsız olacaksın, az kaldı zaten. Giderim ben." Elimi kolundan çekmedim.

"Senden rahatsız olmayacağım. Tak şu kemerini, en azından evine bırakayım seni."

Kapı kolunu bırakıp kemerini tekrar bağladı. Jungwona söyleyeceğim her hareketi, daha dikkatli seçmem gerekiyordu artık. İkimizin de hayatı buna bağlıydı sanırım.

Forever Young ^ JaywonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin