09.03.2021
Bazı açılardan hayat kötüydü. Bazı açılardan hayat iyi, insanlar kötüydü. Bazı açılardan hayat, insanlar iyi siz kötüydünüz. Hangi bakıştan baktığınız önemliydi. Baktığınız bakışa rağmen yanlış düşündüğünüzde manipüle edilmiş olurdunuz genelde. Şu an Min Yoongi'ye göre insanlarda, hayatta kötüydü.
"Merhaba Yoongi. Nasıl hissediyorsun?" Jinekolog olan dostuydu konuşan. Min Yoongi ilk geldiğinde o kadar endişelenmişti ki eli ayağı tutmayı bırakmıştı. Ne yapacağını bilemez bir biçimde kalakalmıştı bir süre lakin profesyonelce işin altında en az hasar çıkabilmişti. Daha sonrasında Min Yoongi'yi bir odaya aldırmış, uyanmasını beklemişti. Yüzünde hüzün vardı. Durumu nasıl açıklayacağını saatlerce düşünmüş, gözüne uyku girmemişti. Göz altları uykusuzluktan çökmüştü. Omuzları yükünü taşıyamıyormuşçasına düşüktü. Her an bayılabilir gibi bir havası vardı.
"Kötü." Min Yoongi dudaklarını yalayıp suali yanıtlamıştı. Başka ne gibi bir yanıt verebilirdi ki? Dertli bir iç çekti. Dudakları şimdi hiç olmadığı kadar birbirine yapışmıştı. Kafasını eğip karnına bakınmıyor, hissettiği eksikliği görmezden gelmeye çalışıyordu. Kolundaki serum ya da üzerindeki hastaneye ait kıyafetler şu an zerre umurunda değildi. Olduğu durumla ilgilenmiyor. Bebeklerinin sağlıklı olup olmadığına öğrenmek istiyordu.
"Doğumdan sonra yanına gelip halini sormak isterdim.24 saattir uyuyorsun. Durumun şu am stabil. Endişe edcek bir şey yok ama birkaç gün misafirimizsin." Hüzün sesinden sicim sicim akarken ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Şimdiye kadar çok şey yaşamıştı. Çok fazla bu tür olayla karşılaşmıştı lakin şimdi böylesine mutluluğu hak eden birinin bu duruma düşmesi onu üzüyordu. "Gebe zehirlenmesi yaşamışsın. Çok üzgünüm." Durdu. Söylemekte çok zorlanıyordu.
"Söylesene! Bebeklerime bir şey mi oldu?!" Hiddetle bağırıyor, gözlerinden yaşlar sicim sicim akıyordu. Gözlerini karnına indirmeye cesaret edemiyor, bakabildiyi en sert şekilde arkadaşına bakıyordu. Karşısındaki arkadaşı, odanın dışındaki pencere denilen o camdan bakan iki tanıdığı hüzün içindeydi.
"Bebeklerden birini kaybettik maalesef. Çok üzgünüm." Kafasını eğerek sözlerini sarf ettiğinde gözyaşlarıda eş zamanlı olarak akmaya başlamıştı. Min Yoongi'ye bakınamayordu bile. Ağlayışına çığlıklar eşlik ettiğinde Jung Minho telaşlandı. Kendini kaybedip zarar vermesine izin veremezdi. "Hemşire!"
Min Yoongi çıldırmışçasına ağlarken saçlarını yolmayı ihmal etmiyordu. Delirmişti. Bu acı onu içten içe yerken delirmişti. Hemşire içeri girdiğinde Min Yoongi'nin kollarını sıkıca tutup kendine zarar vermesini engellemeye çalışan doktoru gördü. Telaşla sakinleştiriciyi hazırladı. Hızlı hareket ediyor, acının vücut bulmuş haline dönmüş bu güzel adamı sakinleştirmeyi amaçlıyordu. Sakinleştirici iğneyi yaparken oldukça dikkatliydi. İğne yapıldıktan sonra derin bir nefes alıp verdi. Bacaklarını sallamaya başlayan ve gittikçe hareketleri yavaşlayan hamile adama bakınırken üzüldü. Bu durumda olmayı hak etmiyordu.
"Uyandığında haber verin." Jung Minho sakinleştirici iğneyle uyuyan arkadaşına bakarak iç çekmiş ardından hemşireye sözlerini sarf etmişti. Bu gerçeği kabul etmek hamile biri için oldukça zordu. Ki doğurmayan biri içinde oldukça zordu. Nasıl atlatacağını bilmiyordu lakin atlatacağına emindi. Son kez arkadaşına bakınıp odadan çıktı. Bundan sonrası için yapabileceği pek bir şey kalmamıştı ne yazık ki.
"Bu durumda yanından bir dakika bile olsun ayrılmamanız gerekiyor. En az 1 hafta dinlenmesi gerekli. Artık gebelik her zamankinden daha zor olacak. Ona gerçek bir gebe gibi davranın." Son cümlesini sarf ederken sesi sertleşmişti. Bu durumun sebebi belliydi. Düzenli ve sağlıklı beslenmemek büyük bir etkendi. Yanında birilerinin olmayışıda cabasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dear daisy [TaeGi]
FanfictionJeon Jungkook, Min Yoongi'yi terk etmişti. Min Yoongi'nin ondan bir parçası olduğunu bilerek. -slow update