1174 İnsanoğlunun en güçlü silahı hâline gelen din, tarihte bir kez daha kan ile yazıldı ve kan ile kapandı. Cüzzam Krallığının bir başka büyük dini tahtına oturan IV. Baldwin ve biz İslam devleti arasında Kudüs'ün meydan toprağına din, siyaset ve g...
Tanrılar için, yeryüzünde geçirilen yaşamın azıcık bir şey sayıldığı açıkça bellidir: Kum çölündeki bir tek kum tanesi gibi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu bölümdeyazılan ve okuyacağınız Hristiyan ayin dualarıinandığınız, dine hiç bir zarar vermeyi amaçlamaz.
Hurma ağacının kovuğundan özenle Mısır marangozunun ellerinden bezenmiş gümüşler, elmaslar ve yakut taşlarıyla taç ayakları taşlarla kendi görüntüsünü daha da şımartmış ahşap masanın üzerinde baş için altın kızgın ateşle birlikte yuvarlak bir şekil almış, üzerine kırmızı yakut elmaslar dizilmiş taç siyah uzun saçlarımın üzerine Müslüman hizmetçiler tarafından yerleştiriliyordu.
Esmer tenimin boyun boşluğunda bugüne dek tenimde hissetmediğim altınların soğuk işlemesi, siyah saçlarımın altına ve tenimin üzerine doluyorken siyah diba kumaşlarıyla vücudumun belirli bacak kısımlarını ve göğüslerim hariç her yeri sarıyordu. Bileklerimde ki boşluğu altın bileziklerin bazıları kalın bazıları ince halkaları pencerenin kenarlarından dolan, ışık süzmesinin cazibesine yenik düşüyor altın rengiyle gururla iftihar ediyordu.
Aynanın karşısında ki bana bakan ela gözlerimi tanıyamıyordum. Bu saray kumaşları ve ihtişamlı altınlar bileklerimi, bacak bileklerimi ve saçlarımı, boynumu kaplarken aynada ki kadın kendinden oldukça emin ve tıpkı bir Cüzzamlı efendinin yüce karısı, biricik Afrodit'i gibi duruyordu.
" Yüce efendim, muhteşem bir alımlık saçıyorsunuz. Bir yandan Yüce Kudüs efendimize yakışan bir bilgelik diğer yandan, kadınsı yanınızı yansıtıyorsunuz. "
Saray hizmetçisinin kendi vücuduma karşı ayna karşısında bakıyorken, omzumun sağ taraf hizasında hizmetçi ve benim görüntüm aynada birleşiyor yansımadan dudaklarının hareket ettiğini ama bana ne zikrettiğini duyamıyordum zira beynimi meşgul eden tek şey Kudüs meydanında ki öpücüktü.
Bir kaç saat önce
Dudaklarımızın boşluğu birbirini doldurduğu vakit, tenlerimiz ilk kez birbirini bu kadar uzun, vakitsiz, duraksız tadıyor tüm Kudüs halkının din alemine bu görüntü tarihe yazılıyordu. Birbirine değmek için 999 gün ibadet eden dudaklarımızın duası sonunda kabul oldu. Sağ dudağının alt tarafı cüzzamdan dolayı çürümüş dahi olsa umursamadım, kınalı parmak uçlarım başının ardında ki beyaz sargılarda nazikçe çizgi çekerek dudaklarımı daha fazla hissetmesi için ovuşturuyorken kendime bastırıyor beyaz eldivenli ellerinin bir avucu belimde ki şekilli kıvrımın tam yerini buluyorken diğer çürüyen elinin avucuna dudaklarını soluksuz öpen dudaklarımın sol yanağına doluyordu.
Birbirimizi bazen küçük adımlarla geri çekilerek kızdırıyor lakin her defasında beyaz eldivenli ellerinin avuç içleri bel kısımlarıma, her iki yandan şiddetle baskı uygulayarak kendine çekiyordu. Çarpışıyorduk, kavga ediyorduk, dua ediyorduk, arzuluyorduk. Vücudumuz bugüne dek binlerce medeniyet görmüş tarihi eserin içerisinde, yeni bir tarih yazıyor kutsal biçimde dualar altında bir oluyordu sanki.