1174 İnsanoğlunun en güçlü silahı hâline gelen din, tarihte bir kez daha kan ile yazıldı ve kan ile kapandı. Cüzzam Krallığının bir başka büyük dini tahtına oturan IV. Baldwin ve biz İslam devleti arasında Kudüs'ün meydan toprağına din, siyaset ve g...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Düşmanına saygı göstermeyen bir kral saygınlık kazanamaz.
Rengini kan renginden alan kutsal Kudüs'ün kızıl topraklarına uğursuz bir matem siyah kollarıyla uzanıyor, gecenin karanlığına bal ile çalınıyordu. Titriyordu, bedenim gamilerden çıkan titrek nefes buğuları gibi titredi, çelişti ve çekildi. Kendi ellerimle duvarına sıva yaptığım kerpiç duvarın üzerinde acı bir inilti geziniyor, ailemin kanından yapılmış el resmini kalbime işlerken vücudumda ki damarlar acımasızca kendine kesecek bir kelle arıyordu.
" Sana yemin biçiyorum Allah adına kelleni alacağım ortaya çık katil! "
Hurma ağaçlarının odunundan yapılmış kapının eşiğinden hâlâ muhtemelen ailemin kanı, avlunun toprağına akıyorken kılıcımı ellerimde sabitleyerek karanlıkta görünmez varlığa salladım. Artık kaybedecek hiç bir şeyim yoktu, artık Kudüs'ün mahalle aralarında sürünen hurma ağaçlarının yapraklarından, mahalle aralarında dilenen bedevilerden bir farkım yoktu. Geriye ne bir ailem kaldı ne de, sol kolum yani ikizim... Kardeşimi kaybettiğim gün gibi, Kudüs'ün kubbesi altında kum fırtınası kopuyordu. Onu kaybettiğim gün gibi sol kolum uyuştu ellerimi dahi hissetmedim, artık vücudum bu cahiliyet kokan yılların arasında günden güne ölüyordu.
Görmek istemediğim, yer yüzünde cehennem olarak adlandırdığım o manzaraya ilerledim lakin, kutsal sayılan kızıl kuma her adım attığımda acımasızca ezilerek bu anı daha da acılı kıldı. Bir kaç adım ve, avluya akan kanın kaynağı karanlık içerisinde ki meşalelerin altında gün yüzüne çıktı.
Annem, babam, arkadaşım...
Bedenleri yan yana konulmuş bedenlerinden haç T şeklinin biçimi oluşturulmuştu. Her birinin boğazından akan kanların bir miktarı evin mermer taşında kurumuş bir miktarı ise avluda ki bahçeye doğru kaymaya devam ederken kılıç tutan sağ elimi kalbimin sancımasıyla beraber oraya koydum.
" Allah'ım, Allah'ım kötü bir kabus olsun yalvarırım sadece bir kabus "
Sol elimin avuç içiyle defalarca kalp hizama vurdum. Müslüman olmanın bedeli bu muydu? Cennet Krallığı olarak adlandırılan cennet bu muydu? Gözlerim önünde ki cehennem...
Bu korkunç görüntünün içerisinde ki sessiz mateme avlunun kumlarını yavaş ve dikkatle ezen bir adım sesi duyuldu, eğer bu ailemin canını alan katilse beni de şu an öldürmesini diledim bu acı manzaraya bakmaktansa ölmeyi tercih ettim. Kaftan altında ki kumaşlarda bacaklarım artık tutmuyordu sanki günlerce sussuz kalmışım da, koca Kudüs'ün koca çöllerinde günlerce güneş altında yürümüş gibi bacaklarımın üzerinde dahi duramadım.
Kudüs'ün gecesinin içerisine dolan bu kabus önünde yalnızca duvara astığı meşale ışığının ateşi ailemin cansız bedeninin üzerinde geziniyor, önlerinde diz çöküp kucağına kapanan bedenimi aydınlatıyordu.