De ki: “Kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, sonunda o, mutlaka gelip sizi bulacaktır.
Güneşin altın saçaklı elleri kapalı gözlerimin üzerinde salınan nemsiz rutubet kokulu rüzgârın içerisinde, titremeye devam eden kirpiklerimin uçlarını nazikçe okşuyor beni bu kabusun içerisinden almak için her yolu deniyordu.
“ Beni bul Mahsa. Beni ve ailemizi kimin kurban ettiğini bul kardeşim...”
Karanlığın içerisinde ki titrek meşale buğularının ışığı kapalı gözlerimin karanlığında dans ederek, kaşlarımı çatmama sebep verirken Kudüs’ün çölünde esen kum fırtınalarının rüzgarları kardeşimin sesiyle beraber kulaklarıma kum tanelerinin eteklerime dolduğu gibi doluyorken kendimi bir anda Kudüs’e geldiğimizden bu yana su doldurmak için kovamla peşine düştüğüm Amed nehrinde buldum.
Kardeşim, ikizimin başı bedeniyle beraberinde yerindeydi. Hayal mi görüyordum? Yoksa çöllere düşmüş mecnun vakası mıydı benimkisi?
“ Beyhan, yemin ederim onları bulacağım. “
Sustuk. Nehrin şiddetle çöl ortasından akan suyunun solunda ben, sağ hizasında ikiz kardeşim duruyorken ona dokunmak aylar sonra onun sesini duymak bir mucize gibiydi. Aramızda bedenlerimizi hiddetle ayırmaya devam eden Kudüs nehrine rağmen ona sarılabilmek için bir kaç adım attım, lakin suskunluk içerisinde ki bedeni bir deve yavrusu gibi ürkerek geriye çekildi.
“ Beyhan, mezarını deşip senin ölü bedeninden başını kesen kimlerdi? Yalvarırım söyle bana! “
Nehrin şiddetle akan suyunun kasırgasına sözlerimin dilimi yaktığı telaşla adım atmaya devam ettikçe, kardeşim daha da suskunluğa bürünerek ardında ki çöl havasının palmiye ağaçlarının gövdelerine daha da adım atmaya başladı. Ben yaklaştıkça, Beyhan uzaklaştı.
“ Zikret bana, seni öldüren kişileri buldum Beyhan! Onların canını aldım, peki başını kesen ya da kesenler kimdi? Söyle bana Beyhan! “
Ailemi, kardeşimi ve arkadaşımı kimin, kimlerin öldüklerini bulamamak sabrımı o kadar şiddetle sınıyordu ki, ben bu durumdan mütevellit daha da öfkelendiğim an nehir benimle uyum içerisinde dans ediyor ve duygularımın ayna gibi yansıması oluyordu.
“ Meydan da ne öğrendin Beyhan! Bu öğrendiğin şey müşrikleri hangi sualle ilgilendirdi. Neden Selahaddin Eyyubi’nin Krallığı altında yaşayan iki Müslüman müşrik seni öldürdü Beyhan! Sen ne öğrendin söyle bana kardeşim! “
Çölün ortasında akan soğuk girdabın aksine tenimde acı bir sıcaklık hissettiğim saniye, güneşin altın saçaklı elleri beni sonunda uyandırmanın yolunu buldu. Lakin, hissettiğim sıcaklık güneşin elleri değil, rutubet kokulu duvarlarda asılı siyah demirli meşalelerin ateşiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞARLMAN | Iv. Baldwin
Tarihi Kurgu1174 İnsanoğlunun en güçlü silahı hâline gelen din, tarihte bir kez daha kan ile yazıldı ve kan ile kapandı. Cüzzam Krallığının bir başka büyük dini tahtına oturan IV. Baldwin ve biz İslam devleti arasında Kudüs'ün meydan toprağına din, siyaset ve g...