Yeni Hastalık?

74 7 13
                                    

O günü Cenan'ın beni hatırlayıp hatırlamadığını düşünerek geçirdim. Beynimdeki sesler de her zamanki gibi eşlik etti bana. Uğultular yanlız bırakmadı beni. Aynı anda konuşan en az 25 kişi vardı zihnimde, artık eminim bundan. Ama o kadar da kötü değil, 16 yıl da alışıyor insan her gün tekrarlanan şeylere.

Sabah ilk işim tabiki Cenan'a yazmak oldu. Yıllar sonra bir arkadaşım olmuşken kendimden soğutmaya hiç niyetim yoktu.

Kısa bir sohbetten sonra provaya gideceğini söyleyip veda etti bana. O zamandan beri ne yapmaya çalıştıysam odaklanamadım. Odamın 2 duvarını kaplayıp tavana uzanan kitaplıklarımdan kitap okumaya çalıştım, sesler yine beni yanlız bırakmadı. Bir şeyler karalayayım dedim, yine yanlız kalamadım. Uyuyayım dedim, uğultular kulaklığımdaki şarkıyı bastırdı. Midem de hiçbir yiyeceği kabul etmedi. Öylece bütün günü düşünerek ve yatarak geçirdim. Hiçbir şey yemedim, sadece su içtim.

Duvardaki saat akşam 7'yi gösterirken camımda bir tıklatma duydum. Tedirginlikle çalışma masamdan kalkıp yatağımın kenarındaki cama ilerledim. Perdeyi kaldırdığımda ise hiçbir şey göremedim.

Sesler kesilmeyince gözlerimi kısıp biraz daha aşağıya baktım. Parıldayan turuncu gagayı ve o ela gözleri görünce telaşla camı açtım. Açtığım gibi Gece içeri uçtu. Camı kapattım ve perdeyi tekrar çekip yatağıma oturdum. Kitaplığımın üst raflarından birine konmuş kuşa baktım. Sanki benim konuşmamı bekliyordu.
"Hoşgeldin." dedim.
"Hoşbulduk," diye karşılık verdi.
"Anlat bakalım Cenan'ı" Küçük gagasını aşağı yukarı oynatarak söylediği şeyle kalakaldım.
"Nereden biliyorsun? O gece bizi mi izledin yoksa?" Duyduğum en tiz ve çocuksu kahkahayı attı.
"Hayır sizi izlemedim. Hatta doğrusu yanından ayrıldığımda kapkaranlık bir boşluğa gittim. Ayy aman her neyse." Son dediğini söylememesi gerekiyormuş gibi görünüyordu. Ama önemsemedim.
"Nasıl biliyorsun peki Cenan'ı?" Gece, süzülerek yanıma geldi ve gece lambasının üstüne kondu.
"Eee şimdi şöyle ki... Beni beynin veya kalbin gibi düşünebilirsin." Kafam inanılmaz karışmıştı.
Kalbim mi?
"Yani yaşadığın herşeyi biliyorum diyebilirim. Nasıl diye sorma, öyle. Kararlarını benimle verip hislerini benimle hissediyorsun gibi bir şey. Karışık bi durum." Bencede karışık bir durum. Nasıl olduğunu asla anlamasamda sonucu anladığım için pek kafa yormadım.
"Anladım gibi."
"Şaşırtıcı," dedi kinayeli bir sesle.
"Diğer insanlar genelde bunu duyunca deliymişiz gibi bakıyor da."
Acı bir gülümseme verdim ona.
"Bana bir şey demesem bile öyle bakıyorlar, boşver." O da bana aynı şekilde gülümsedi.

Aramızdaki sessizliği bölen tek şey mutfaktaki annemin mırıldandığı şarkıydı. Aklıma gelenle yerimde kıpırdandım.
"Aç mısın?" Gece yere çevirdiği başını ilk bana çevirdi, sonrada yana yatırdı.
"Sana sormak lazım, aç mısın?" Doğru. Buna alışmam biraz uzun sürecekti sanırım.
"Biraz." diye yanıtladım.
"Bende biraz." diye karşılık verdi gülerek. Ama bu sefer aklıma başka bir soru takıldı.
"Peki ben yediğimde sende doyuyor musun?"
"Gariptir ki hayır. Açlığını hissediyırum ama tokluğunu hissedemiyorum. Garip bir şey işte." Anladığımı gösteren şekilde başımı salladım.
"Peki benim yediğim herşeyi yiyebiliyor musun? Pizza mesela?"
"Gene hayır. Sadece ufalanmış ekmek yiyebiliyorum sanırım." Kaşlarımı çattım.
"Neden sanırım? Daha önce hiç yemedin mi?" Gece gözlerini kıstı.
"Dün tanıştığımız için ve dünden beri hiçbir şey yemediğin için teknik olarak hayır." Her kelimesinde kafam daha çok karışsada düşünmemeye karar verdim. Düşünürsem kafayı yerdim çünkü.

Şimdiye kadar yememişim gibi.

"Bekle o zaman." Dedim ve idamdan çıkıp mutfağa ilerledim. Annem artık mutfakta olmadığı için işim daha kolaynolacaktı. Herhangi bir açıklama yapmayacağım için.

Kırlangıç | ArCenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin