Yazar'dan
İkinci Sene
Hogwartsİnsanlar pek çok yönüyle birbirinden ayrılırdı dinler, diller, milletler, fikirler ama bu yönler tek bir noktada birleşebilir ve bizi gerçekten bir yapabilirdi; Sevgi ve güven.
İkiside kazanması zor duygulardır, sevmek için tanımak gerekir, tanımak için ise yakınlaşmak.
Tom hermione için buna benzer hisler besliyordu.
Kendisi hermione'ye elinden geldiğince yakınlaşmaya çalışıyor ama kız aksini ister gibi kaçıyordu kendisinden.Bunun nedenini hiçbir zaman kestiremedi.
"Hadi ama Tom derse daha dakikalar var." Diye isyan etti Matt.
"Sen hiç işini sağlama alma diye bir şey duymadın mı? Yer bulmak için oradan oraya koşturmak istemiyorum." Dedi.
Haklıydı; ortak derslerde sınıf ekstra kalabalık olduğu için yer bulmak zor bir işti bir de gryffindor'lular ile bir araya gelmek istemiyordu.
'Ahmak Aslanlar.' diye düşündü.
Hele o leonel yok muydu?
Ya hermione'ye ne demeliydi?Tamam hermione herkesle iyi geçiniyordu ama Gryffindorlarla bu kadar sıkı fıkı olması onu sinir ediyordu.
Daha doğrusu leonel ve tayfasıyla.
Ortak dersler dışında Tom kendini odasına attığında, hermione de leonel ile ya kara gölde diğer arkadaşlarıyla birlikte geziyor yada kütüphanede ödevlerini yapıyordu.Tom çoğu zaman hermione onu fark etmeden ders çalışırken izliyordu, onu yaşına göre çok ama çok zeki buluyordu. Yalnızca kitapları yalayıp yutması değil, yeri geldiğinde kurnaz ve hazır cevap olmasını seviyordu.
Öte yandan Tom hermione gibi etrafındaki insanlarla arkadaş olmaya çalışmıyordu.
Gerekmediği müddetçe kimseyle konuşmuyordu.
Bu yüzden gryffindor'luların bazı kesmi onunla dalga geçip onu ezmeye çalışıyordu ama takan kim?
Çünkü çoğu kendini akşam vakti revirde buluyordu.
Hayır elbette sihrini göze batacak şekilde zarar vermek için kullanmazdı onun daha sıradışı yetenekleri vardı.
Üçüncü sene
HogwartsAra tatilde kendini dünyadan soyutlayan Tom dışında hermione oldukça güzel zaman geçirmiş ve yeni seneye enerjik bir biçimde başlamıştı.
Hermione, Tom'un kendisine farklı bir şekilde baktığını fark ediyordu soğuk ama bir yandan da içi gider gibi. Bilmiyordu arkadaşı olmadığı için mi bu şekildeydi bakışları?
Hermione sadece bunu düşünmek istiyordu.Akşamüstü yatakhaneden çıkacağı sırada Tom ile karşılaştı.
"Bu vakitte nereye gidiyorsun? " Dedi tom
"Ben leonel ve eufporiel ile buluşucam." Dedi.
Gözlerini devirdi Tom.
Hermione arkasına bakmadan çıktı.Leonel ve eufporiel Hogwarts ortak salonundaki masalara karşılıklı olarak oturmuş ve büyücü satrancı oynuyorlardı.
Hermione'de geldiğinde, eufporiel'in daha önce ev cinlerinden aldığı küçük bir kucak dolusu atıştırmalıkla kara göle doğru yola koyulmuşlardı.
" Sihir tarihinden nefret ediyorum cidden! Karanlık sanatlara karşı savunma ise müthiş." Dedi leonel.
"Acaba bu sefer hangi ödevini yapamadın faustus." Dedi gülen gözlerle.
"Yapma hermione sende mi?"
"Dönem sonunda gerçekten güzel notlara sahip olmak istiyorsan kütüphanede daha fazla vakit geçirmelisin." Dedi leonel'e.
"Hadi ama eninde sonunda halledilir." Dedi rahat bir şekilde.
Eupforiel Weasley ise arkadaşlarının ortasında oldukça sessiz bir şekilde yürüyordu.
Kara gölün hafif sisli bahçesinde koca gövdeli bir söğüt ağacının altına oturdular.
"Eupfee." Dedi leonel dikkatini çekmek için.
"Sen iyi misin?" Dedi kızın dolu gözlerine bakarak.
Hermione az çok tahmin ediyordu ama arkadaşının konuşmasını bekledi.
"Aslında söylemek istemiyorum ama üzerime çok geliyor zorbalıklarından bıktım ama elimden birşey de gelmiyor." Dedi çilli yanaklarına akan yaşlarla.
"Kim o?! Eupforiel sana zorbalık yapan kim?" Dedi leonel hışımla.
Eupforiel Weasley, bir leonel e baktı sonra da hermione'ye.
"Slytherin takımında Tom'un yanındaki çocuk ismi neydi Matt galiba." Dedi burnunu çekerek.
Hermione bile o çocuğun sorunlu olduğunu zaten seziyordu ancak eupforiel'in açıkça konuşmasıyla sinirle ayağa kalktı.
"Nereye?" Dedi iki çocukta.
"Kitabımı unuttuğumu fark ettim leonel dedim ya senin en çok onlara ihtiyacın var." Diyip şatoya ilerledi.
Eupforiel ve leonel birşey yapmadılar ne de olsa hermione slytherin takımındaydı yani olaya onun el atması daha makul olurdu.
Tom elindeki sihir günceleri adlı kitabı okurken slytherin ortak salonunun kapısı pat diye kapandı o kadar dalmıştı ki aniden gelen sesler yerinden sıçradı.
Hermione bunu komik bulsada öfkesini arka plana atmadı, Tom'un önünde durdu.
"Matt nerede?" Dedi sinirle.
"Neden onu arıyorsun?" Dedi Tom
"Soruma cevap ver." Dedi
"Erkekler yatakhanesinde." Dedi Tom.
Hermione bir hışımla slytherin erkekler yatakhanesine koştururken Tom şaşkınlıkla fırtına gibi giden kızın ardından gidiyordu.
"Orası erkekler yatakhanesi, giremezsin." Dedi büyük kapının önünde siper olurken.
"Giremem öyle mi?" Dedi hermione bir adım yaklaşarak.
"Evet." Dedi Tom sesini güçlü tutmaya çalışırken.
"Bir daha söylesene sen şunu." Dedi Tom'a bir adım daha yaklaşırken.
İşte bu çok fazla yakındı, Tom yanaklarının boynunun yandığını hissediyordu.
Omzu ve boynu arasında bir yerde beyaz saçlı kızın elini hissetmiş ve o daha ne olduğunu anlamadan kendisini hafif bir sarsıntıyla kenarda buldu.
Birkaç dakika merdivenin rengiyle ilgili kendi kendine yorumda bulunsada içeriden hayra alamet olmayan sesler gelmeye başladı.
Hermione Matt Cruir'in üstüne çıkmış ve ona eupforielle ilgili yaptıklarına devam etmemesini yoksa daha farklı yollarla kendisini durdurmak zorunda kalabileceğinden bahsediyordu.
Ama Tom söylediklerini çok algılamıyordu çünkü Matt piçi yüzü hafif birkaç morluk ve korkuyla baksada bir yandan da eli kızın baldırına doğru gidiyordu, sinirden kendisini kaybeden hermione ise bunu hissetmiyordu.
Tom arkadan gelip kızı hızla matt'in üzerinden çekti, bu sefer hermione'nin yerini kendisi aldı ve bir kaç yumruk yapıştırdı.
O gece Septimus Walder adlı bir öğrencinin binalarından sorumlu bir öğretmeni içeriye almasıyla soluğu müdür dippet'te alacaklarken cezaya kalmışlardı.
*Gelecek bölüm dördüncü senenin sonundan başlayacak yani 15 yaşında falan olacaklar ve hikayenin seyri birazcık değişebilir 😈
Yorumlarınızı bekliyorum 🪽
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mrs Astrazano 🫧 TOMİONE
Fanficyaşlı adam yılların tecrübesi ile cisimlenmiş ve hiçbir yan etki dahi hissetmemişti Azkaban'ın küf kokulu duvarlarının nedeni ise okyanus dalgalarının durmaksızın dövmesiydi. Bakanlıkta sözü geçen biri olmanın verdiği yetki ve bilgelikle istediği ye...