Sabaha karşı gördüğü rüyayla farketmeden sıktı Felix Hyunjin'i. Felix iyice küçüldü Hyunjin'in koynunda. Hyunjin'se sıkı sıkı sardı Felix'i.
Rüya demek doğru muydu tartışılırdı. Çünkü bu rüya denilen görüntüler aslında istenilmeyen yaşanmışlıklardı. Sevilmeyen yaşanmışlıklar...
Felix'in rüyası:
"Hyunjin'den tamamen boşandıktan sonra binadan çıktı Felix. Diğer kapıdan çıkan Hyunjin'in bakışlarını hissediyordu üzerinde. Bakmadı.
Bakarsa kaybederdi. Eliyle pardesüsünün ucunu avuçladı. Tüm bedenini sıktı. Bu gözlerden yaş akmayacaktı. En azından şimdi değildi, burada olmamalıydı. Mermer basamaklardan indi Chan'ın arabasına ilerledi. "Felix!" Arabaya bir kaç adım kalmışken durdu. Arkasını döndü. Hyunjin ona doğru geliyordu. Hızlanarak Chan'a doğru gitti. Chan onu arkasına aldı, şimdi Hyunjin'le göğüs göğüse duruyorlardı. "Hyunjin git artık."
"Sen karışma!" Sinirli sesiyle Chan'ın yüzüne bağırdı. Felix'e elini uzattı. "Felix. Gel konuşalım biraz. Olmaz mı?" Felix inatla bakmıyordu Hyunjin'e ama varlığı bu kadar yakınken doluyordu gözleri. Her yer bulanıktı şimdi. Tek kelime dahi edemedi, elini tutmak istedi tutamadı. Elini itmek istedi itemedi. Yalnızca sinirden damarları çıkan adamın kolunu sıktı.
"Konuşacağın ne kaldı Hyunjin? Rahat bırak artık çocuğu! Ayrıldınız bitti gitti." Hyunjin umursamadı Chan'ın dediklerini."Hiçbir şey bitmedi." Felix'in tek bi mimiği oynasa önünde dağ olsa bile yıkar geçerdi. Ama yüzüne bile bakmıyordu.
Chan, Hyunjin'in sesi kesilince Felix'i arabaya bindirip sürmeye başladı.
Şarkılar eşliğinde değil hüngür hüngür ağlayan aşık bir adam eşliğinde gitti yolunu.
"Hyung ben biraz yalnız kalmak istiyorum ya... Belki başka zaman." Chan üstelemedi. Çaresizce kabul etti. Felix'in evine geldiler.
İkisi de arabadan indi, Chan Felix'e sarıldı alnını öptü. "Bir sorun olursa yanıma gel sakın habersiz bırakma beni tamam mı?"
Felix abisinin omuzundaki başını salladı.
Sallana sallana eve girdi. Girişteki koltuğa kendini bıraktı. Her şeye ağlayabilirdi şuan. Midesi bulandığı için, yorgun olduğu için, Chan'ı geri çevirdiği için, mutsuz olduğu için, hava kapalı olduğu için, Hyunjin'den ayrıldığı için...
Kıvrıldı koltukta. Kapı çaldı sonra.
Felix kalkıp kapıyı açtı,Hyunjin gelmişti. Anlamsızca baktı, kaşları çatıldı.
"Konuşabilir miyiz?"
"Ne konuşacağız Hyunjin? Ne konuşacağız? Daha neyi konuşabiliriz biz?"
"Felix bak-"
"Ne bak ya?! Ne bak? Ben çok baktım sana, çok dinledim seni Hyunjin. Neyi zorluyorsun hala? Ne istiyorsun benden ya? Git benden artık!"
"Denedim!" Felix'e yaklaştı. "Felix denedim! Gidemiyorum senden anlasana ! Uzaklaşamıyorum! Gidemiyorum!"
"Ben gittim ama." Hyunjin'e bir adım attı. "Ben gittim Hyunjin, git dedin bana defol dedin. Sen beni kovdun ben gittim Hyunjin. Şimdi ben kovuyorum seni."
Var gücüyle bağırdı.
"DEFOL GİT BU EVDEN DE HAYATIMDAN DA!" sertçe kapadı kapıyı. "Sanki sertçe bir kapı kapanmış gibi irkilerek gözlerini açtı Felix. Hyunjin'e baktı. Uyuyordu.
Başını eğip gözlerini örttü. Sanki midesindeki elemanlar göbek atıyormuş gibi hissediyordu. Yüzünü buruşturduğu esnada üstünde yattığı göğüsün inip kalkışlarının hızlandığını farketti. "Hyunjin?"
"Bebeğim?"Kısık gözleriyle Felix'in buruşmuş yüzünü gördü. Eliyle yüzünü sevdi. "İyi misin?" Sesi yorgun geliyordu, tabii dün geceden sonra kim olsa yorulurdu...
Felix ani öğürme ihtiyacıyla yataktan fırladı. Neyse ki Hyunjin gece onu güzelce yıkamış üstünü giydirmişti, şimdi cıbıl cıbıl koşuyo olmak da istemezdi.
Tualate girip kapıyı kilitledi ve kendini klozetin önüne attı.
5 dakika sonra.
"Felix?"
"Haydi aç kapıyı."
"Güzelim kapıyı açar mısın?"
"Felix endişeleniyorum bak lütfen açar mısın şu kapıyı?"
"Kapıyı kırıcam ha!""Hyunjin kes sesini ya! Tualette bile rahat yok."
Ve bir öğürme sesi daha...
"Felix giriyorum!"
Hyunjin bir iki adım geriledikten sonra hızla kapıya tosladı.
Klozetin yanına çökmüş Felix'e endişeyle bakıyordu.
"Felix niye kapıyı açmadın?" Yanına eğilip saçlarının ortasına bir öpücük bıraktı.
Yüzü solan çocuk cevap vermeden sessizce mırıldandı.
"Hala miden bulanıyor mu?"
"Biraz."
"Kusacak mısın peki?"
"Hayır."Sifonu çekti ve Felix'i kucağına aldı. Musluğun kenarına oturttu. Akan ılık suyla Felix'in yüzünü temizledi. Tekrar kucağına alıp lavobodan çıktı.
"Acıktın mı?" Felix tam cevap verecekken kapı açıldı.
"Hiih!"
Minho elindeki ekmeklerle Hyunjin ve kucağındaki Felix'e şok içindeki yüz ifadesiyle bakıyordu.
"Noluyo bu aşağılık evde?"
"Ne bağırıyosun be? Sanki acayip bir şey yapıyoruz tch tch tch."
"Tanrım sabır ver! Siz ayrılmadınız mı ne bu haller? Kucaklar mucaklar hayırdır babuş?"
"Sanane ya!" Bu sefer çirkefleşen Felix'ti.
"Sanane falan yok! Siz ayrıldınız diye bizim anamız sikildi. Hem bir dakikaa."
İkili sorgularcasına baktı.
"Chan hyung senin burada olduğunu biliyor mu Felix?"
"Minho ağzına sıçarım abim ne ala-"
"Amca oluyorsun." Hyunjin'in itirafı Felix'i şoka uğrattı.
Minho ekmekleri girişteki koltuğa atıp ellerini yanaklarına koydu. "Ney yoksa Chan hyung hamile mi???"
"Ne hamilesi lan?"
Minho'nun arkasındaki kapıdan bir ses daha yükseldi. Chan alnındaki damarla adeta bir boğa misali burnundan soluyordu.
Minho "Chan hyung hayırlı olsun anne oluyormuşsunn!"
"Sikerim seni çocuk. Noluyo burda Felix!?"
"Nolmuşkine?" diye sordu Minho bir bok anlamadığını belirten bakışlarla birlikte.
Hyunjin Felix'in kucağından indirmeden kasılan yüz ifadesiyle Chan'a karşılık veriyordu.
"Eee herkes bir sakin olabilir mi?"
Ayy kaç ay oldu bölüm atmayalı? Bu kadar beklediğiniz için özür dilerimm 💋
Uzun zaman sonra kısa bir bölüm oldu ama olsun beğenirsiniz umarım.