4. Uyku

322 29 6
                                    

Felix aklını kaybetmiş gibi boynunu öpen Hyunjin'in kolunu sıktı. Durması gerekiyordu. Aralarında bunca sorun ve bir bebek varken, sevişmeleri değil konuşmaları gerekiyordu.

Hyunjin kolu sıkılmamış gibi sarıldığı beli daha da sıktı. Sıkı sıkı ama incitmeden. Durmuyordu. Durmadığı her saniye de Felix daha çok geriliyordu. Rahatsız olmuyordu belki ama şimdi değildi, bu durumdayken değildi.

"Hyunjin." Dedi uyarıcı bir tonla. Hyunjin durmadı. Duramadı. Bu sefer sesini yükseltti Felix. "Hyunjin!"

Hyunjin yüksek sesle kendine gelerek hemen geri çekildi. Yine kontrol edememişti kendini. Karşısındaki kaşlarını hafifçe çatmış çehreden kaçırdı gözlerini. "Özür dilerim."

Felix, Hyunjin'in bu çocuk gibi haline gülümsedi. Hyunjin zaten şuan Felix dışında her yere bakıyordu. Yüz ifadesini ciddileştirip boğazını temizledi.
"Benim artık gitmem lazım, Hyunjin." Hyunjin hemen Felix'e döndü. Daha yeni gelmişken ne gitmesiydi? Bırakmayacaktı. Bu defa yapmayacaktı. "Olmaz!" Sesini farketmeden yükselttiği için kendine küfürler savurdu. Tekrar kaşlarını çatmış sevgilisine yaklaştı. Elini elleri arasına aldı. "Felix, daha yeni geldin," Burnunu sevgilisinin çilli yanağına sürttü. "Gitme." Elindeki minik ele kocaman bir öpücük kondurdu. "Nolur gitme, Felix..."

Felix her saniye daha da Hyunjin'e çekildiğini hissediyordu. Bilmiyordu sanki ne kadar aşık olduğunu. Nefesini bile özlediği adamın evine neden giderdi ki zaten? Boşta kalan elini yumruk yaptı. "Hadi ama Felix, böyle salamazsın kendini! Toplan biraz!"

"Hyunjin senin için değil bebeğim için geldim. Kovulduğum evde fazla bile durdum." Hyunjin'i yavaşça iterek kapıya yöneldi. Ama Hyunjin bu sefer çok ciddiydi, Felix olmadan tek bir gece daha geçirmek istemiyordu artık. Yastığına sinmiş kokusuna bu kadar bağımlıyken kaynağı buradaydı, kokunun sahibi buradaydı. Bırakır mıydı? Önüne geçti Felix'in. "Felix lütfen gitme. Bak ben sensiz uyuyamıyorum, kokun olmadan nefes alamıyorum, üşüyorum Felix..." yutkunup devam etti. "Çok üşüyorum Felix, her gece yanımdaki boşluğunun soğukluğu çarpıyor yüzüme. Şaşırdım Felix gecemi gündüzümü şaşırdım. Bekle Hyunjin dedim, bir gün dedim iki gün dedim üç gün dedim... Yapamıyorum Felix, sensiz yaşayamıyorum, kokun siliniyor yastığından. Nefes alamıyorum sensiz." Hıçkırarak ağladığını farketmiyordu bile. "Lütfen bırakma beni Felix, bir daha cehennemi yaşamak istemiyorum. Bu evde sensiz kalmak istemiyorum. Yemin ederim bir daha yapmayacağım!" Yere çöküp karşısında ağlayan sevgilisinin beline doladı kollarını. "Yemin ederim bir daha kıskanmayacağım seni! Lütfen yanımda kal. Gitme Felix, yalvarırım gitme..." Gözyaşlarında ıslanmış yüzünü Felix'in karnına gömdü.

Ağlaması duran Hyunjin'in iç çekişlerini duyunca daha da boğuldu Felix hıçkırıklarında. "Çok özledim." Dedi Hyunjin son kez fısıldayarak. Felix'te çok özlemişti. Kendi yaşadıklarını onun da yaşamasını istememişti ama aynısını yaşatmıştı. İkisi de kendini kaybetmişti, ikisi de deliler gibi ağlamıştı. Hyunjin yastığa sarılmıştı, Felix evden çıkmadan önce aldığı tişörte.
Elini Hyunjin'in saçlarına attı. Daha çok bastırdı kendine. Sonra başını eğip defalarca öpücük kondurdu yumuşak saçlara. Hyunjin kokan saçlara. O da yere çöktü elleriyle Hyunjin'in yüzünü kaldırdı. Isalk gözleri öptü. Islak yanakları öptü. Islak dudakları öptü...

"Ağlama." dedi, "Gitmeyeceğim."  Hırkasının koluyla yaşlarını sildi siyah saçlının. "Gerçekten mi?" Diye sordu Hyunjin kocaman kızarık gözlerini Felix'in gözlerine çevirirken. "Gerçekten. Bırakmayacağım. Gitmeyeceğim hiçbir yere. Seninle kalacağım."

Hyunjin deminki haline inat gülümsedi. Felix evden gittiğinden beri ilk defa. Sadece  gülümsedi.

Felix yerden kaldırdı Hyunjin'i. O da gülümsedi. "Uyuyalım mı?" Hızla başını salladı Hyunjin. "Uyuyalım."

Felix Hyunjin'in elinden tutup odalarına doğru ilerletti. Basamakları, duvarları, kapıları... Çok özlemişti .
Bir daha buraya gelebileceğini düşünmüyordu. Şimdiyse aşık olduğu adamın elinden tutarak dolaşıyordu. Mutluydu. En çok da bu sıcaklığa kavuştuğu için. Hyunjin hala bunların gerçek olduğundan tereddütle "Felix?" diye seslendi elini tuttuğu sevgilisine. "Efendim?" duyduğu kalın sesle bütün şüpheler silindi aklından. Çünkü bu ses hayal olamayacak kadar Felix'ti. Felix'e aitti. Felix cevap alamamasına takılmadı. Bizzat biliyordu Hyunjin'in düşüncelerini. Eski eşini iyi tanıyordu.

Odaya geldiklerinde, Felix'in gözleri doldu. Anılar hala buradaydı. Yaşanmışlıklar unutulmamıştı. Teraslarında yaptıkları kahvaltılar, duş aldıktan sonra Hyunjin'e kıyafet seçmesi, yatakta ki tutku ve haz dolu anları, sarılarak uyuyuşları, öpüşmeleri, gülüşleri, kahkahaları... Her şey gözünün önündeydi. Hyunjin oda da gözlerini gezdiren Felix'e baktı. Onu tekrar bu odada görmek çok güzeldi. Yaklaşıp sarı saçlarının gölgede bıraktığı ensesine minik bir buse bıraktı. Felix gözlerini silip Hyunjin'in elini bırakmadan yatağa ilerledi. Uzun bedenin üstündeki bol gömleği çıkarttı. Tam yatağın ortasına yattı, sırtını yastığa yaslayıp bacaklarını ve kollarını açtı. "Gel." dedi. İkiletmedi Hyunjin. Gitti Felix'in kollarının arasına, gövdesini ince bacakların arasına, kollarını iki yana bıraktı. Kafasındaki yumuşak dokunuşlarla mayıştı. Tamamen huzur doluydu şuan. Şimdi tamamlanmıştı işte. Hyunjin yalnızca Felix'in kolları arasındayken Hyunjin'di.

Uyumadan önce üstünde yattığı bedenin omuzuna sürttü kafasını. "Felix..." cevap gecikmedi. "Efendim?" Kafasını tekrar sürttü. "Sakın gitme tamam mı?" Felix'in dudakları titredi. "Gitmeyeceğim."
"Sabah yanımda olacak mısın peki?"
"Olacağım."
"Sabaha kadar saçlarımı sevecek misin?"
Gülümsedi Lix.
"Seveceğim."Hyunjin kafasını kaldırdı. Felix'in gözlerinin içine baktı. Lix sevgilisinin ne istediğini biliyordu. Söz öpücüğü. Yaklaşıp dudaklarını birleştirdi. Alt dudağına baskı uygulayıp yavaşça ayrıldı, mesafeyi artırmadan tekrar birleştirdi dudaklarını. Alnını alnına yasladı. Hyunjin burnunu küçük buruna sürttü. Son kez kalp şeklindeki dudaklarını kalın dudaklarla birleştirdi ve Hyunjin'i tekrar göğsüne yatırdı. Uyumamak için hiç bir sebep kalmamıştı  artık Hyunjin için. Felix buradaydı, hasret kaldığı koku ciğerlerine dolmuştu. Ve aileleri genişlemişti. Minik bir bebeği vardı. Uyumadan önce Felix'in karnını öptü. "Benim minik mucizem." Tekrar sıcak boyuna kafasını gömüp uykuya daldı...

Little MiracleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin