5. Komando Karargahı
Kurtuluşumuzmu yoksa ölümümüz müydü? İnsan yaralarını sardığını düşünür ama saramaz. Sadece kabuk bağlar. Ama o acıyı gene hissedersiniz. Hiçbir zaman bu his peşimizi bırakmaz, bırakamaz.
Karargahtaydim. Önümdeki dosyalara bakıyordum. O kadar dalmıştım ki kapının çalınmasını bile duymamıştım. " Komutanım kapıyı çaldım ama duymadınız. Bende içeri girmek zorunda kaldım. " " Sıkıntı yok Erhan dalgınlığıma gelmiş . Evet, Erhan neden geldin? " " Komutanım Yavuz Yarbay'ım sizi çağırıyor. " " Tamam Erhan söylersin geleceğimi . Şimdi çıkabilirsin. "
" Kolay gelsin Komutanım " dedi ve kapıyı açıp gitti. En sevdiğim huyum disiplinli olmamdı. Ama nedense artık kendimde değildim. Görevdeyken artık kendi kontrolüm dışında hareket ediyordum. Buna bir çözüm bulmam lazımdı. Doğru düzgün operasyonlara bile odaklanamıyordum. Ama bu operasyon çok önemliydi. Hiçbir hata kabul etmiyordu. Sanırım Yarbay bugün cezamı kesecekti. O düşündüğüm şeyi yapmazdı umarım. Bütün dosyaları dolabıma koyup kilitledim. Buraya bile güvenmiyordum. Çünkü içimizden biri bütün operasyonları bir şekilde öğrenip deşifre ediyordu. Ardından ceketimi alıp odadan çıktım. Kapıyı kilitledim. Koridorları geçtikten sonra Yavuz Yarbay'ın odasının önüne geldim. Kapıyı tıklattıktan sonra " Gir " komutuyla içeri girdim. İlk başta baş selamı verip " Emrinizdeyim Yarbay'ım " " Öncelikle Efsun artık kendine bir çeki düzen vermen lazım kızım. Operasyonlara odaklanamıyorsun. Bu iş böyle giderse seni Timinin başından bir süreliğine almak zorunda olurum. " " Bu durumun bende farkındayım Yarbay'ım. Dediğiniz gibi kendime çeki düzen verip operasyonlara daha adapte şekilde katılacağım. Hiç şüpheniz olmasın. " Bu söylediklerime Yarbay başını salladı. " Umarım dediğin gibi olur Efsun . Bu arada ben birşey duydum. " "Buyrun Yarbay'ım söyleyin. " " Yasadışı maçlara çıkıyormuşsun. Bununla ilgili önlem almalısın. Seni her an her yerde takip edebilirler ve bu karargaha da yansıyabilir. Bunu hiç düşünmedin mi? " " Öncelikle Yarbay'ım bunun farkındayım. Ama bu yaptığınız özel hayatıma giriyor ve bunun görevi etkileyeceğini düşünmüyorum. Umarım bir daha böyle birşey yaparsanız bana sorabilirsiniz. Başka bir sorunuz yoksa işlerim var." " Yok kızım işine geri dönebilirsin. " Baş selamı verip odadan çıktım. Eminim bu işin ardından o kız çıkmazdı. Bu olaya kafa yoramazdım. Bana duygusuz ya da burnu havada diyebilirsiniz. Yaşadığım olaylar sonucu bu haldeydim. Hiç kimse benim yerimde olmak istemezdi. Artık kendi yaralarımı kendim sarıyordum. Yıllardır bu böyleydi. Umarım bu düzen böyle giderdi.İSTANBUL / 1996
Apartmana doğru çıkarken çok heyecanlıydım. Beni sevmeyen anneme çiçek toplamıştım. Gözleri gibi maviydi. O beni sevmesede ben onu çok seviyordum . Beni sevmemesini bile bile . Ben onun için bir uğursuzdum. Gerçi ailem içinde öyleydi. Sadece babam, teyzem ve eniştem beni sever ve bana sahip çıkarlardı. Beni çok seviyorlardı. Ya da ben öyle düşünüyordum. Çocukluk aklı işte. O gün o çocuk aklıyla ne olacağından habersizdim. " Anne" diye kapıyı çaldım. O da kapıyı açıp umursamadan " Ne var be neden geldin? " dedi ve bana baktı. " Bu üstünün hali ne? " " Anne bak sana çiçek topladım. Hem sen seversin gözlerinin renginde " " Senden gerçekten nefret ediyorum. Biliyor musun?Keşke sen doğmasaydın onun yerine kardeşin doğsaydı. Keşke o gün ölseydin. " Ben bunları hak edecek ne yaptım ki ? Sanırım keşke doğmasaydım. En azından ailem rahat bir nefes alırdı. Ben de bunları yaşamak zorunda kalmazdım. Gerçekten de kendimden artık bende nefret ediyordum. " Ama anne ben birşey yapmadım ki? " " Birde konuşuyor uğursuz seni " " Ama anne-- " demiştim ki annem elimdeki çiçekleri alıp çöpe attı. Ne güzeldi. Topladığım o güzelim çiçeklerin bile onun gözünde bir değeri yoktu. Neden? Çünkü kendi ellerimle toplamıştım. Artık akmak için bekleyen göz yaşlarımı bıraktım. Bu yaşadıklarım bile küçük bedenime ağır geliyordu. Kaldıramıyordum. Bu yükün altında ezilecektim. " O timsah gözyaşlarınla beni kandıramazsın. Şimdi defol odana. Gözüm görmesin seni. Yoksa olacakları biliyorsun? " Artık annemin bana şiddet uygulamasına alışmıştım. Bir acı bile hissetmiyordum. Çocuk yaşımda duygularımı kaybediyordum. " Hayır anne şimdi gideceğim odama. " " Bir daha bana anne deme. " " Tamam anne. " Ne dediğimi bile bilmiyordum. O kadar korkmuştum ki ağzımdan çıkanı kulağım duymuyordu. " Bak hala anne diyor. Kızım sende kafa da yok. " O anne olacak KADIN beni saçımdan tutup odama doğru sürükledi. Dediğim gibi artık acıya dair en ufak birşey gene hissetmiyordum. Daha da ağlamam şiddetleniyordu. " Bir kesmedin zırlamayı sen banyoda kalmayı hakettin. " Yönünü değiştirip banyoya doğru ilerledi. " Hayır anne nolur yapma. Bir daha yapmayacağın lütfen. " " Ee yeter be. Cezanı çek. " dedi. Beni soğuk fayans zemine atıp kapıyı kilitledi. " Çek cezanı uğursuz " diyip beni bırakıp gitti. Neredeyse beni kilitleyeli yarım saat olmuştu. Hala gelmemişti. Artık sesimi de kesmiştim. Sessiz sessiz düşünüyordum. Ben sevilemeyecek biri miydimmiydim ? Neden herkes bana karşı önyargılıydi. Neden hakettimhakettim. Nerede yanlışlar yaptım. Daha küçücüktüm. Çocuktum ben çocuk. Çocuk yaşımda görmediğim, duymadığım, yaşamadığım olaylar kalmamıştı. En acısı da neydi biliyor musunuz? O KADIN babamdan habersiz eve adam getiriyordu. Gerçekten ona anne dediğim zamanlara utanıyordum. Babam her zaman bana sevgi gösterirdi. Tabii babam sürekli görevlere gidiyordu. Babam sanırım Emekli SUBAY olmuştu. Yıllardan beri görmüyordum. Artık onlarla bir bağım kalmamıştı. Onlar benim için bir ölüydü. Ben zaten onlar için her zaman ölüydüm. Ruhumdaki o küçük kız hala bir yerlerde umut bekliyordu. Hiçbir zaman o umut onu bulamayacaktı. Biliyordu çünkü. Artık duygusuzlasmisti. Annem hem psikolojik şiddet hem de bedenen siddet uyguluyordu. Bu benim için artık fazlaydı. O günden sonra ben onları toprağa gömdümgömdüm onlar çoktan beni toprağa gömmüşlerdi.
ŞİMDİKİ ZAMAN
Bu olay benim travmam haline gelmişti. Unutmaya çalışsam bile peşimi bırakmıyordu. Hızlı adımlara odama gittim. Diğer dosyaları halletmem lazımdı. Sadece geriye 1 dosya kalmıştı. Ona da tek bakmamam lazımdı. Bu konuda Yavuz Yarbay uyarmıştı. Dosyaları dolaba koyuyordum ki kapı âniden açıldı ve Asil içeriye girdi. Nefes nefeseydi. " Komu - tan-imm " " Efendim Asil . Nefes nefese kalmışsın. Otur da öyle anlat. " Asil karşımdaki koltuğa oturdu. " Komutanım kusura bakmayın, pat diye daldım. Haftaya yeni bir Tim gelecekmiş. Hemde başında YÜZBAŞI varmış. " Öyle mi? " " Öyle vallaha komutanım. " " O zaman sakın hata yapmamaya çalışın. Bir hatanızda Yarbay'ın gözünden düşersiniz ve bu Tim için hiç iyi olmaz. O yüzden işinizi sağlam yapın. Anlaşıldı mı? " " Anlaşıldı komutanım. " " O zaman ben gideyim Komutanım. Bir isteğiniz var mı? " " Yok, sağol AsilAsil. Ha bu arada Gizem Sultan'ın ameliyatı nasıl geçti? " " Çok şükür iyi geçti. He bir de size selamı var. Bir de " Ha o Efsun Komitanim nerededur ? dedi. Benim ziyaretime bile gelmiyor ha bu uşak " dedi. " Gizem Sultan Asil'in babaannesiydi. " Ben en kısa zamanda yanına gelirim Gizem Sultan'ın. Bir ihtiyacınız olursa beni arayabilirsinizarayabilirsiniz Asil. " " Çok sağolun Komutanım. Size de her zaman mahcup oluyoruz. Hakkınızı helal edin Komutanım. " " Helal olsun Asilim. Lafımı mı olur? Sen böyle düşünme hem siz benim ailemsiniz. Tim de olmak üzere " Asil gülümseyip odadan çıktı. En kısa zamanda Gizem Sultan'ın yanına gitmem lazımdı. Yoksa dilinden kurtulamazdım. Çekmeceyi açıp bir defter alacaktım ki beyaz bir zarf gördüm. Bunu buraya koyduğumu hatırlamıyordum. Belki eskiden kalan bir zarftı. Zarfı elime alıp açtım. Kesin bu dosyalarla ilgilidir diyordum ki " KENDİNE VE ETRAFINDAKİLERE DİKKAT ET. HER AN HER YERDE OLABİLİRİM. BUNUN SONUCUNA KATLANIRSIN KOMUTAN. " Bu da neyin nesiydi?
1. BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LABİRENT
Mistério / SuspenseYaralı bedenim bu düzeni kaldıramıyordu. Geçmişin kuşattığı anılar hâlâ peşimdeydi. Bir çıkmaza doğru gidiyordum. Her dakika her saniye ölüm etrafımdaydi. Pes edecek zamanım yoktu. Bu kabusta ilerliyordum. Etraf kan revan içindeydi ve ben bu Labiren...