Ciddi olamazlardı. Ben bu ukala adamla mı operasyon yürütecektim. Her neyse benim fikrimin önemi olmazdı. Yanlarından ayrılacaktım ki o ukala adam durdurdu ve Yavuz Yarbay'a dönerek
" Komutanim bu hanımefendi de kim ? "
" Siz hala tanışmadiniz mi? " Ben de geri eski put gibi olan halime dönüp
" Hayır " Dedim. Yavuz Yarbay. Yeni gelen Timin Yüzbaşısina bakıp
" Çalışacağınız operasyonun diğer Yüzbaşı olan EFSUN YAĞMUR KAYA " Adam şaşırmıştı. Benle bir operasyona hazırlanacaği için bir garip bakıyordu.
" Daldiniz. Maalesef ki benimle bu operasyonu ortak yürüteceksiniz. Her ne kadar tek başıma yürütmek istesem de... " Adam bana bakıp
" Bende Yüzbaşı YİĞİT KARTAL ALACA . "
" Memnun oldum " Dedim ama pek memnun değildim ve oda bunu anlamıştı. Yavuz Yarbay'a dönüp
" Yarbay'im benim işlerim var. Size iyi günler. " Dedim tam gidecekken Yavuz Yarbay boğazını temizleyip birkaç kere öksürdü. Önüme dönüp Yavuz Yarbay'a baktım.
" Efsun Kızım, yarın toplantı var. Bugünkü olan çatışmada da elebaşını yakalamışsın. "
" Evet, Yarbay'im karargaha girmeye çalışıyordu it oğlu it. Görünce vurdum. Zaten şimdide sorgudan geliyordum. Abdullah dosyayı verince kontrol edip size gönderirim . Bir sorun da var. Elebaşı olan adamın bir kızı var. Onu da yarın sabah timle çıkıp alıp geleceğiz. Detaylı olarak yarın toplantıda konuşuruz. "
" Tamam Efsun Kızım. Hadi sana iyi çalışmalar. "
" Sağolun Yarbay'im. " Sonunda oradan ayrılabilmistim. Odama geçtim, masamın üzerinde olan dosyaya bakıp tekrardan baştan sona kadar kontrol ettim. Önemli olan konuşmaların altını çizip başka bir deftere yazdım. Saate baktığımda ise gece yarısına geldiğini farkettim. Başım çatlıyordu. Hemen yanımdaki çekmeceyi açıp içinden ağrı kesiciyi çıkarttım ve içtim. Bu biraz beni kendime getirebilirdi. Biraz düşündüm. Acaba ben bunları haketmiş miydim? Onca acıya göğüs gerdim ama bugünkü görüntü aklımdan çıkmıyordu, çıkartamıyordum. Herşey gene karmakarışıkti. O kadın bir kez daha anne olmayı hak etmiyordu. Belki bana yaşattıklari yüzünden böyle düşünüyordum . Aslına bakarsak bu hikâyede tek suçlu benmişim gibi davranıyorlardi. Benim yaşamam mi onlara beni unutma hakkı veriyordu. Zaten onlar için hiçtim ve öyle olmayada devam ediyordum. Bir anne, baba kendi öz evladını merak etmez miydi? Peki babama ne demeliydim onun beni sevdiğine inanmıştım. Bu acı gerçeği de ben gittikten sonra asla beni aramamasiydi. Belki de bir yanım bu yüzden buruktu. Artık geçmişin bir anlamı yoktu. Bunları kendime hatırlata hatırlata iyice başımın ağrısını arttırıyordum. Onları düşünmeme değmezdi bile. Aklıma dosyayı Yavuz Yarbay'a göndereceğim gelmişti. Kendim götüremezdim çünkü başımın ağrısı hala geçmemişti ve daha da siddetleniyordu. Sanki biri kafamın içine girmiş onları düşünmemi bizzat istiyormuş gibi. Telefonumu elime alıp Sinan'i aradım. İlk arayışımda açmıştı.
" Buyrun Komutanım. "
" Sinan eğer karargâhta işin yoksa odama gelip bugünkü olayla ilgili dosyayı Yavuz Yarbay'a götürebilir misin? "
" Götürürüm Komutanım bu arada sesiniz biraz kötü geliyor. Bir sıkıntınız yoktur umarım. "
" Yok, Sinan biraz başım ağrıyor sadece önemli bir şey değil. "
" Ama genede Komutanim bir revire uğrayın. Ha birde sizi Sarp sordu da eğer Komutanim müsaitse bugün yanıma uğrayabilir mi diyordu? "
" Tamam revire bir ara uğrarım. Sarp'ın oda numarasını bana at. Birde odamdan dosyayı alıp çık. Anahtarı bırakıyorum kapıyı kilitlemeyi unutma. Yarın bana verirsin. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LABİRENT
Misteri / ThrillerYaralı bedenim bu düzeni kaldıramıyordu. Geçmişin kuşattığı anılar hâlâ peşimdeydi. Bir çıkmaza doğru gidiyordum. Her dakika her saniye ölüm etrafımdaydi. Pes edecek zamanım yoktu. Bu kabusta ilerliyordum. Etraf kan revan içindeydi ve ben bu Labiren...