"İn dedim!"
Kapıyı zorlamasıyla gözlerimdeki yaşlar şelale gibi akıyordu."Canınıza mı susadın sen! Burada kalıp can çekişerek ölmeyi göze mi alıyorsun! Derhal eve girmemiz lazım!! Aksi halde seni burdan almadan dönmek zorunda kalacağız." Yanındaki kadının konuşmasıyla sinirli bakışlarını ona çevirdi.
"Mirza dönelim hemen! Bu kadar çaba yeter. Seslerini duyuyorum, yaklaşıyorlar. Evlerimize girmemiz lazım, yoksa hepimiz birazdan burada parçalanarak öleceğiz."
Kapılarımın kilitli olduğuna emin olduktan sonra dışardaki üç kişiyi ardımda bırakarak gaza basıp hızlıca uzaklaştım. Arabayı çok hızlı sürüyordum belkide hayatımda ilk defa bu kadar hız yapmıştım.
Kulağıma gelen uğultular bedenimi çoktan ürpertmişti. Ne yapacağımı nereye kaçacağımı bilmiyorum. Burda çıkış yok gibiydi ama bu imkansızdı. Hava kararmadan önce defalarca sürmüştüm arabayı bu yollarda ama nafileydi. Tekrar bulunduğum nokataya geliyordum. Sanki bir dairenin içinde tur atıyor gibiydim. Bunun başka hiçbir açıklaması yoktu.
Yaklaşık yarım saatlik bir sürüşün ardından tekrardan gördüm o evi. Yine bulunduğum noktaya gelmiştim. Kafamı sertçe direksiyona vurdum. Bu imkansızdı yolumu hiç sapmadan,nasıl bulunduğum nokataya tekrar varabiliyordum. Çaresizlik ve korku bütün bedenimi esir almıştı artık ne yapacağımı bilmiyordum.
Kafamı kaldırıp solumda ışıkları yanan eve baktım. Boydan bir camdan, elini cebine koymuş, diğer elindeki içki bardağını yudumlayarak beni izliyordu. Gözlerinde seni çok uyardım bakışları vardı.
Bir anda ormanın sağımda kalan tarafına bakmasıyla elindeki bardağı düşürmesi bir oldu. Panikle noldu diye sağıma dönücektimki, arabanın kaportasına güçlü bir şeyin vurulması, koltukta adeta yerimdem zıplamama sebep oldu.
Bu çok vahşiceydi,karşımda gördüğüm şey korkudan bile ölmeme sebep olacak türden bir şeydi.Böyle bir şey gerçek olamazdı,söyledikleri herşey doğruydu. Ama sanırım herşey için çok geçti. Yan tarafımdaki kapımın zorlanmasıyla, sol ayak bileğimin dibindeki levyeyi aldım. Korkudan bayılmak üzereydim. Elimdeki levyenin bir işe yaramayacağını bilsemde, sımsıkı tutuyordum. Etrafda hiç kimse yoktu ne o adam,ne de diğerleri.
Sayılarının artmasıyla korkum gitgide katladandı. Ağızlarından çenelerine akmış kanlar, masum canların sonu olduğu belliydi. Yan tarfımdaki kapının zorlanması artık sonum olacağının göstergesiydi. Buraya kadardı herşey. Kapını sert bir şekilde çekilmesiyle, kapı yerinden çıkmış, ormana doğru savrulmuştu.
İşte şimdi bu yaratıkla aramda hiçbir engel yoktu. Gözlerimin kararması ve nefesimin daralmasıyla daha fazla dayanamayıp,kendimi bomboş bir karanlığa teslim ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geri Dönüşü Yok
FantasyBundan asırlar önce iki genç adam tekrar dönüşü olmayan bir kasabaya uğramışlardı. Sadece dinlenmek için mola verdikleri bu yerde herşey normalin üzerindeydi. Bu kasabaya girdiğin andan itibaren geldiğin yöne dönüşün olmuyordu. Sanki kasaba bir dair...