"rahatça ağlayabilirsin, içinde kalmasın çünkü bu son ağlayışın olacak"
Jeonghan doya doya ağlamış, Joshua onu sarmalamış ağlayışını dinlemişti.
Jeonghan'ın ağlaması yavaş yavaş kesildiğinde Joshua onda ayrılmış ellerini tutmuştu." Daha iyimisin?" Jeonghan kızarmış şişmiş dudakları büzüp kafasını sallamıştı Joshua, Jeonghan'ın büzülmüş dudaklarına bakıp " peki seni öpebilirmiyim?" Jeonghan gözlerini adamın gözlerine çevirdiğinde onun dudaklarına baktığını gördü.
Dudaklarına bakan Joshua'ya yaklaşıp parmak uçlarına basmış Joshua'nın yumuşak dolgun dudaklarına küçük bir buse kondurmuştu. Geri çekilen Jeonghan kızardığını hissetmiş başını eğmişti.
Jeonghan'ın ani öpüşüne şaşırmış Joshua öylece bakakalmıştı. Kendine gelen adam başı eğik kızarmış Jeonghan'a bakıp kıkırdamıştı. Joshua elini Jeonghan'ın çenesine koyup kaldırarak ona bakmasını sağlamıştı gözleri buluştuğunda Joshua gülümsemiş Jeonghan'ın dudağına öpücük kondurup geri çekilmişti" teşekkür ederim" dahada kızaran Jeonghan ellerini yanaklarına bastırarak yanan yüzünü soğutmaya çalıştı.
İkili oturmuş sohbet ederken bir yandanda Joshua'ın aldığı tatlıları kemiriyorlardı. Konuşup gülen ikili Jeonghan'ın aklına gelenle birden gülmeyi kesmişti.
" Joshua, beni bir yere götüreceğini söylemiştin görünce çok seveceğimi söylemiştin, ne zaman gideceğiz?"
Joshua aklına gelenle kafasına vurmuş" doğru ya seni oraya götürecektim aklımdan çıkmış özür dilerim. İstersen şimdi gidebiliriz" jeonghan gülümseyip " sorun değil Joshua, şimdi gidebiliriz benim için sıkıntı değil''
Ayaklanan Joshua " gidelim o zaman'' diyip elini uzatmıştı Jeonghan'a. Uzatan ele bakıp gülümseyen Jeonghan uzatılan eli tutup "gidelim'' diyip kalkmıştı.
El ele tutuşan ikili sohbet ede ede giderken bir dükkana gelmiştiler.
Dükkan tatlı,ekmek türü ve kuru yemiş satan bir yerdi oldukça sade ve şık bir görünümü vardı, Jeonghan şimdiden burayı sevmişti.
İçeri giren ikili etrafa bakınmıştı. Karşıdan gülümseyerek gelen adam bi anda durup Joshua'ın yüzüne bakıp eliyle ağzını kapatıp koşarak yanlarına gelmiş dışarı çıkartmıştı neye uğradığını şaşıran ikili bianda dışarıda bulmuşlardı kendilerini adam ikiliye dönüp " Hong Jisoo delirdinmi sen ne işin var burda'' adam sessiz konuşmaya çalışıyordu endişeli gözüküyordu, Jeonghan hiçbir şey anlamamış şaşkın şaşkın ikiliye bakıyordu. " O da ne demek gelemezmiyim ayrıca neden bizi dışarı attın öyle ve neden böyle konuşuyorsun?''
adam sinirli bir şekilde " nedenmi dışarı attım? Seni aptal bize haber vermeden savaşa gittin farkındamısın? Senin yüzünden Seungkwan kriz geçirdi az daha ölecektim! Ne kadar zor sakinleştirdim haberin varmı şimdi onu sakinleştirmişken karşısına çıkarsan seni öldür" Joshua gözlerini devirip" bir şey olmaz, bana kıyamaz o" adama gülüp " sen öyle san arkandan ne laflar ettiğini duysaydın bunları söyleyemezdin"Joshua da karşılık olarak gülmüş hah'lamıştı " Vernon Vernon Vernon hatılatırım ben Kralım bana bir şey yapamaz" buna karşılık adı Vernon olan adamda hah'layıp " Joshua Joshua Joshua hatırlatırım Seungkwan Kral nedir bilmez" Joshua kafasını sallayıp oflamıştı." Buraya gelmişken geri dönemem hem ne kadar erken karşısına çıkarsam o kadar az azar işitirim" Vernon, Joshua'yı haklı bulmuş olmalıki kafasını sallamıştı.
Önce Vernon girmişti içeri ardından Joshua ve Jeonghan girmişti. "Vernon nereye gittin hemen yarım saattir sa-"
Joshua'yı karşısında gören Seungkwan'ın sözü yarıda kesilmişti. Joshua titrek bir gülümsemeyle elini kaldırıp salladı" Selam Seungkwan nasılsın görüşmeyeli, heheh"Seungkwan yavaşça ayağa kalkıp yanlarına gitti Joshua'nın boynuna sarılıp " seni pislik herif neredeydin ne kadar endişelendim biliyormusun?" Sesi ağlamaklı çıkıyordu Seungkwan burnunu çekti " habersiz gittin diye seni öldürecektim fakat gel görki bunu gerçekleştiremiyorum sana bir şey olacak diye çok korktum" bir kez daha burnunu çekti Seungkwan.
Joshua ona sarılan bedenin bunu yapmasına şaşırmıştı. Sarılmasına karşılık verdi Joshua " özür dilerim biraz ani oldu birdaha olmayacak söz veriyorum" Seungkwan geri çekilip yavaşça omzuna vurdu Joshua'nın.
" Yoon Krallığı ile antlaşma yapmışsınız diye duydum, tanrı aşkına o şeytanlarla ne antlaşması bu o kuduz köpekleri yok etmeliydiniz" Seungkwan sertçe çıkıştığında Jeonghan'ın duyduğu sözle gözlerini kocaman açmış ağzı açık kalmıştı nasıl sözlerdi bunlar. Joshua'nında gözleri açıldığında ağzından küçük bir küfür savurmuştu. Seungkwan bakınmış ve Jeonghan'ı farketmişti bu'da kimdi Joshua'nın nesiydi merak etti.
Ona ters bakan gözlerlerle dediklerinde yanlış olan bir şeymi vardı?
" Hey neden öyle bakıyorsunuz ve Joshua bu'da kim tanıştırmayacakmısın?"
Joshua derin bir nefes verdi ve Jeongha'a dönüp gülümsedi.
" Jeonghan bu Seungkwan benim çocukluk arkadaşım oldukça yakınızdır bu'da Vernon, Seungkwan'ın nişanlısı benimde çocukluk arkadaşım" Jeonghan ikiliye gülümsedi. Joshua Vernon ve Seungkwan'a dönüp.
"Çocuklar bu'da Yoon Jeonghan, Yoon Krallığının Prensi"
Son sözle ikili çakılıp kalmıştı karşılarındaki Yoon Krallığının Prensiydi ve Seungkwan az önce onlara kuduz köpek demişti.
—————————————————————____________________________
Bir adet Seungkwan ve Vernon koyuyorummm
Biraz geç atmak zorunda kaldım kusura bakmayın saçma yerler olabilir yada anlamadığınız onun içinde kusura bakmayın kelime hatam varsa da kusura bakmayınUmarım beğenirsiniz iyi okumalar🎀✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY LİTTLE PRİNCE//JİHAN
Fiksi Penggemar"Güzel yüzünden nefret ediyorum,bunun bir cezası olacak prens Jeonghan "