Asansöre ulaştıklarında beklemeye başladılar. Biraz sonra asansör geldiği gibi bindiler. Kerem -2 ye bastığında ortamda sessizlik hakimdi.
Uzun bir süre sonra -2 ye vardılar. Oldukça büyük olan otoparkta ilerlerken Diğdem'in aklına bir soru takılmıştı.
Bir yandan yürürken bir yandan da soruyordu.
"Nereye gidiyoruz şuan?"
Kerem gecikmeden yanıtladı. "Arabama."
Diğdem koca patronun arabasının kendi ayağına gelmesi yerine kendisinin gitmesine oldukça şaşırmıştı.
Arabaya ulaştıklarında Kerem anahtarın kumandasıyla arabayı açıp binmek için yöneldi.
Diğdem bir kez daha şaşırdı.
"Arabayı siz mi süreceksiniz?"
Kerem yanıtladı.
"Benim şoförüm yok. Şoför benim. Kendi arabamı kendim sürüyorum."
Diğdem kendi kendine düşünürken Kerem bir anda yüzüne yakın bir şekilde eğildi. Ardından sırıttı.
"Ne oldu Diğdem? Hayal ettiğin, şoförü olan bir patronun çıkmadım mı?"
Diğdem bu ani tepkiden paniklemişti. Gözlerini Kerem'in dumanlı gözlerinden kaçırdı.
"Eee. Y- Yani sizin arabanız sonuçta. İstediğinizi yaparsınız. Bana garip geldi sadece."
Kerem bu tepkiye güldükten sonra arabaya bindiler.
Otoparktan çıkmak için çıkışa yöneldiler ama otopark epey büyüktü. Bundan dolayı otoparktan hala çıkamamışlardı.
Diğdem en son küçük bir isyanla durumu dile getirdi.
"Bu ne mübarek! Yol ala ala bir türlü bitmedi yaa!"
Kerem, Diğdem'in bu tepkilerine alışmış olacak ki cevap vermedi.
Sonunda gün yüzüne çıkmışlardı.
"Şükür Ya Rabbim! O neydi ayol otopark da otopark içim patladı!"
Kerem direksiyon başında derin bir nefes alıp verdi.
"Rica etsem bir süre sessiz kalabilir misin? Kafamı dinlemeye ihtiyacım var."
Diğem her ne kadar biraz bozulsada çıtını çıkarmadı. Zaten yeterince rezil olmuştu. Yoksa cıngar çıkartırdı zaten.
Kerem aniden Diğdem'e döndüğünde "Kemerini bağladın mı?" Diye sordu. Diğdem özel araca binmeye pek alışık olmadığından bağlamayı unutmuştu.
"Ay Mercedes'i görünce tabii gözüme fakirlik kaçtı. Unutmuşum!"
Kerem ciddi bir ses tonuyla "Bunun şakası yok Diğdem." Bir yandan gözünü yoldan ayırmamaya çalışıyordu. "Hemen tak!"
Bu uyarıdan sonra kemeri çeken Diğdem'in kemeri yarı yolda kalmıştı. Bırakıp tekrar çektiğinde yine yarım kalmıştı. Birkaç kez art arda dendiğinde yine olmamıştı. En son dayanamayıp isyan etti.
"Yaa! Niye gelmiyor bu lanet kemer?!"
Kerem gözlerini sabır diler gibi kapattığında "Yavaş çek Diğdem! Yavaşça. Hızlı çektiğin için kilitleniyor!"
"Ya yapıyorum! Olmuyor! Allah-" Diğdem sözünü tamamlamadan Kerem arabayı sağa çekti.
Diğdem'e yaklaşıp kemeri yavaşça çekti. Bu yakınlık ve temas nedensiz bir şekilde Diğdem'i ürpertmişti. Nazikçe taktığında kahverengi dumanlı gözlerini Diğdem'in yeşil gözlerine dikti. Derin bir nefes alıp verdiğinde nane kokulu nefesi Diğdem'in yüzünde geziniyordu. Fısıltıya benzer bir sesle
"Beni çok yoruyorsun." Dedi.
Geri çekildiğinde Diğdem nedenini bilmediği bir şekilde tuttuğu nefesini geri verdi.
Yola devam ettiler. Diğdem bir süre düşüncelere dalmış bir şekilde dışarıyı izledi.
- - -
Tabii ki yine bu sessizliği bozan kişi Diğdem olmuştu.
"Kerem Bey! Bakın şu mavi ev bizim ev!"
Kerem, çaktırmadan baktığı evi aklının bir köşesine yazdı.
"Siz nerede yaşıyorsunuz Kerem Bey!"
Kerem sırıtarak "Dünyada." diye yanıtladı.
Diğdem kollarını bağlayıp ofladıktan sonra "Aman ne komik! Bir şakacı patronum eksikti!"
Kerem, Diğdem'e döndü.
"Acaba biraz kendi işinle mi ilgilensen?"
Diğem de ona döndü.
"Sizinle de hiçbir şekilde sohbet edilmiyor! İyi! Siz de benim sohbetimden mahrum kalın o zaman!"
Kolları bağlı bir şekilde dışarıyı izlemeye devam etti.
Ahh Ahh!
😂
Bu İkili Ne Yapacak Çok Merak Ediyorum!
Çünkü Birlikte Hiçbir Şey Yapamıyorlar!
Jdjdjdkkdk
Oy Ve Yorumları Unutmayın!
Takipte Kalın! 💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patron ve Asistan | Yarı Texting
Ficção Adolescente"Klişeyle Başlayıp, Klişeden Uzaklaşan Bir Hikaye..." Her şey Diğdem'in bir iş arayışı ile başlar... Karşısına "Karaduman Şirketi" nin yönetici asistanlik ilanı çıkar. İşe gerçekten ihtiyacı vardır. İş için başvurur... Fakat asistanı olacağı patron...