" 25.09.2004 | İstanbul"
"Doğumhane hazır hastayı alabiliriz" diye bağıran hemşireyle Ayşin Erkal'ın yattığı sedye hızla doğumhaneye doğru ilerletildi. İlerleyen sedyeyle beraber eşinin elini tutan Mahir Erkal da ilerledi, bir yandan karısını sakinleştirmeye diğer yandan da sedyenin hızına yetişmeye çalışıyordu. Doğumhanenin kapısı açıldı Ayşin içeri alınırken Mahir dışarıda kalmıştı.
Kapıda öylece beklerken karısının ve doğacak çoçuklarının sağlığı için dua ediyor arada bir sağa sola doğru yürüyordu. Kaç saat geçti bilmiyordu ama içeriden doktor çıkınca oturduğu yerden hızlıca kalktı
"Ayşinim nasıl doktor bey, bebeğimiz nasıl" Heyecanla cevap beklerken doktorun sessizliği ile kaşları çatıldı "söylesene doktor, neden çıkmadılar içerden"
"Ayşin hanım iyi Mahir bey, doğumun riskli olacağını zaten biliyordunuz kızınızı kaybettik başınız sağolsun" doktor ardına bakmadan giderken duvara tutundu Mahir.
Karısının ısrarları üzerine öğrenmemişlerdi bebeklerinin cinsiyetini, kızınız demişti doktor. En büyük hayaliydi Mahirin bı kız evlat, Allah nasip etmişti sonunda ama daha göremeden geri almıştı kızlarını.
Gözlerinden birer damla yaş aktı Mahirin, kulakları karısının ağıt yakar gibi çıkan sesiyle dolunca daha çok aktı gözlerinden yaşlar. "Kızım" diye bağırdı Ayşin "Göremedim bile kızımı, kokusunu içime çekemedim, bağrıma basamadım" karısı bağırırken gözlerini silip yanına gitti, destek olmak ister gibi tuttu elini.
"Ayşinim, ağlama ne olur. Senin gözünden akan benim yüreğime bi kor gibi düşüyor" karısına ağlama diyordu ama kendisi de ağlıyordu. Ayşin acı dolu sesle "Yavrum gitti Mahir" dedi başka bişey diyemeden bayılmıştı.
~Birkaç saat sonra~
Ayşin normal odaya alınmıştı Mahir de hemen yanıbaşında oturuyordu. Gözlerinden hâlâ yaşlar süzülüyordu. Ayşinin kıpırdanmasıyla elini tuttu Mahir.
"Mahir" dedi çatallaşmış sesiyle "kızımız olucaktı, kavuşamadan kaybettik" Ayşin kafasını Mahirin göğsüne koyup usul usul döktü gözyaşlarını. Bağırıp cağırmak acısını haykırmak istedi, ama yapamadı.
"Ben" diyip sustu Mahir, acısını hafifletecek hiç bir kelime yoktu o da sustu. Birbirlerine sığındılar birbirleri için, evde bekleyen diğer 3 çocuk için dik durdular.
O hastaneye üç kişi girip iki kişi çıkmanın ağırlığı bindi ikisinin de omzuna. Kapıda onları bekleyen arabaya bindiler, ne kimse sordu ne de onlar konuştu. Evin kapısında yolda olduklarının haberini alan ev halkı heyecanla bekliyordu kardeşlerini.
Ayşin kapıda sıralanmış oğullarına, annesine, babasına baktı. Herkes biliyordu bu doğumun riskli olacağını ama kimse konduramamıştı ölümü.
"E hani kardeşim" diye bi ımut sordu en küçük oğlu. Babası diz çöktü oğlunun önünde daha önce dedesinin ölümünü anlattığı gibi gökyüzünde bi yıldız gösterdi
"Bak orada, melek oldu kardeşin oğlum" üç kardeşte biliyordu bunun ne demek olduğunu Ediz ve Arın ağlarken Alpay gökyüzünden ayıramadı gözünü.
Annesi Ayşini içeri götürürken kayınpederi de Mahiri omzundan tutup kendine çekti, öz babasıymış gibi sardı damadını. O an Mahir çocuklarının da içeri gittiğini görünce hıçkırarak ağlamaya başladı
"Baba kızım olacaktı" Hıçkırıkların arasından zar zor konuşuyordu Mahir. Herkes bilirdi Mahirin ne kadar cok kız çocuk istediğini.
Teselli edemedi Çakır damadını, sadece sarılıp sırtını sıvazladı. Onun da içi yanıyordu torunu için ama biliyordu, Gidenler gelmezdi.
O gün ateş düşmüştü Erkalların evine. Ne kimse söndürebilir ne de telafi edebilirdi. Alpay daha 8 yaşında olmasına rağmen kardeşlerinin yanında dimdik duruyordu, odasına gittiğinde hıçkırıklarını gizleyerek ağlıyordu herkesten habersiz.
Ayşinin ve Mahirin kardeşleri, yakın akrabaları taziye için geldiler ertesi gün. Önündeki helvaya baktı Ayşin, ilk defa acı gelmişti ona helvanın tadı.
Gelenler başsağlığı dileyip gidiyordu. Ayşin misafirlerin arasından geçip bebeği için düzenledikleri odaya çıktı. Cinsiyetini bilmedikleri için beyaz ağırlıklı döşenmişti oda. Boş beşiğin başına gidip salladı Ayşin.
"Bebeğin beşiği çamdan
Yuvarlandı düştü damdan
Bey babası gelir Şam'dan
Nenni de nenni de nenni de bebek"Arkasından gelen Mahir karısının beline sarılıp tek eliyle saçlarını okşadı, Ayşin gibi Mahirde sessiz sessiz ağlıyordu. Ayşinin söylediği ninniyi Mahir devam ettirdi
"Kızlar gelin çaydan geçek
Çay bulanık nerden içek
Bebek ölmüş nere gidek
Nenni de nenni de nenni de bebek"Bebek ölmüş derken o kadar acılı çıkmıştı ki sesi Ayşin beşiği bırakıp kocasını bağrına bastırdı. İkisi de onları kapıdan izleyen Alpayı fark etmemişti. Alpay gözlerini silip anne ve babasına sarıldı, ardından Ediz ve Arın da gelmişti yanlarına.
Hepsi odaya son kez bakıp çıktı. Ayşin hanım odanın kapısını kilitleyip anahtarı kasaya koymuştu. O odaya uzun süre girmek yoktu, acıları biraz olsun hafiflerdi belki o odayı görmezlerse.
———————————————-
HOSGELDİİNİİİİZZZZZZYıllar (2) sonra bi kurgu yazmak bi tık korkutsa da yine ben geldim
Eski hesabımın şifresini unuttuğum için giremiyorum sıfırdan başlıyoruz
Eksik ve kusurlarım varsa affolaa
Buraya kadar geldiyseniz teşekkür ederim görüşmek üzeree 👋🏻👋🏻👋🏻👋🏻👋🏻👋🏻🫶🏻🫶🏻🫶🏻🫶🏻
![](https://img.wattpad.com/cover/371910251-288-k561766.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste | Seçilmiş
Teen FictionBen Ayçıl, Ayçıl Akın ya da Meyra Erkal. Yalan içinde gerçekle geçirdiğim 20 yıl, kim verecek bunun hesabını? Kendimi ait hissettiğim yer kalmadı. Belki de hiç yoktu? Bu saatten sonra olur muydu? Zaman gösterecekti.