Niki duştan çıkmış üzerine de tişört giymeye üşenmişti. Salona doğru ilerlemişti çünkü çok sıkılmıştı ve oyun oynamak istiyordu. Oyun konsolunu eline almıştı ve kendine sevdiği oyunlardan bir tane seçip oynamaya başlamıştı. Annesi iş yerine gidecekti ve bu yüzden de son kez niki'ye bakmıştı. "Hey niki duş mu aldın? Tatlım üzerine bir şeyler giy yoksa hasta olacaksın"
Niki kafasını kaldırmamıştı bile çünkü oyuna dalmıştı. "Bir kaç dakika sonra jake gelicek" annesi şaşırmıştı. "Ah, jake mi geliyor?...bu iyi beraber dışarı mı çıkıyorsunuz?""Maalesef" niki, annesinin sorusunu cevaplarken kapı çalmıştı. "Bu jake olmalı onu içeri alabilir misin?" Oyun oynarken bir sağa bir sola hareket ediyordu. Annesi kapıyı açmıştı. "merhaba bayan Nishimura! endişelenmeyin bugün niki bana emanet"
Niki'nin annesi gülmüş jake'in sırtına hafifçe vurmuştu. "Tamamdır, siz ikiniz eğlenmenize bakın" son sözünü de söyleyip kapıyı arkasından çekip kapatmıştı.Jake, niki'nin yanına doğru ilerlemişti. Ne oynadığına merakla bakıyordu. "Benimle konuşmuyor musun?" Siyah saçlı çocuk artık içinde tutamadığı soruyu sormuştu.
"Hayır" Kafasını döndürüp jake'in yüzüne bile bakmamıştı. "Neden bana bunu yapıyorsun? Senin misafirinim, bunu bana yapmamalısın" jake gülmüştü, yarım bıraktığı oyunu izlemeye devam etmişti.Aradan biraz zaman geçmişti. Beraber oturmuş atıştırmalık yiyorlardı. Jake'in aklına az kalsın unuttuğu şey gelmişti.
"Hey niki! sana bir süprizim var" niki meraklı gözlerle jake'e bakmıştı. Siyah saçlı, yanında getirdiği torbayı önüne alıp içindekini çıkarmıştı. "Ta da! Nasıl ama tam senlik değil mi?" Elinde tuttuğu şey, geçen niki'ye uygun olacağını düşünüpte satın aldığı siyah elbise idi. "Çok güzel değil mi niki? Hadi dene!"Niki şaşkın şaşkın bir jake'e bir de elindeki elbiseye bakıyordu. Olduğu yerden hızlıca kalkıp jake'in yakasını tutup onu sallamaya başlamıştı. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" Jake sonunda niki'den ayrılmıştı. Elindeki elbiseyi işaret etmişti. "Bunu deneyeceksin" beraber oturdukları koltukta niki'nin üzerine doğru ilerlemişti. "Hayır!" niki de geriye doğru gidiyordu. "Hadi, buraya gel~"
Niki elini jake'in yüzüne getirip onu ittirmeye çalışıyordu ama jake ondan hızlı davranıp iki kolundan tutup onu koltuğa yatırmıştı. Birbirlerine bakmaya başlamışlardı. Niki yüzünün kızardığını hissediyordu ama bir yandanda içinden umarım jake bunu farketmez diyordu.
Jake sonunda niki'nin kolunu bırakmıştı, Ama üstünden kalkmamıştı. "Kıyafeti giyecek misin yoksa giymeyecek misin?"
Niki kolunu yüzüne koyup utancını gizlemeye çalışmıştı. "N-neden o kötü şeyi giymemi bu kadar çok istiyorsun?" Jake gülümsemişti. "Bilmiyorum ama sende çok iyi görüneceğine eminim"Niki kolunu yüzünden çekmişti. "İyi, o aptal kıyafeti giyeceğim" sonunda kabul etmişti.
Niki aklına gelen fikir ile tam kalkacağı yerde geri uzanmıştı. "Bir dilek dileyeceğim"
Jake sarı saçlı çocuğa bakmıştı. "Anlaştık"
Elini karşısındaki çocuğun yanağına götürüp okşamaya başlamıştı."Yoksa...bugün de mi öpücük istiyorsun?"
Niki tekrar utanmıştı. Böyle bir şey istemek delilikti ama jake bunu yaptığında kendini çok iyi hissediyordu. "E-evet" jake birden yüzüne doğru eğilmişti. "Tamam"
Elini tekrar yanağına koymuştu ve okşamaya başlamıştı. Birbirlerinin yüzleri arasında kısa mesafeler bırakmışlardı.
Jake gülümseyip aralarındaki mesafeyi sonunda kapatmıştı.Ayrıldıklarında sıcak nefesleri birbirlerinin yüzlerine deyiyordu. Hâlâ birbirlerine yakınlardı. Jake parmaklarını niki'nin çeneseinin altına koyup yavaşça kaldırmıştı.
"Endişelenme ve buna odaklan...çünkü bu senin kız arkadaşın ile yapacağın şey için iyi bir pratik olacak" biraz daha eğilip niki'nin dudaklarına kendi dudaklarını bastırmıştı.