Uzunn bir bölümle geldmm umrım beğenirsinizz zamanla tam oturacağını düşünüyorumm 💋💋
"Ayy valla kim blmiyorum da oküz olduğu kesin. Herifi ellerimle besledim bi teşekkür bile etmedi." Gökhan iflah olmazmışım gibi bakıp göz devirdikten sonra az evvel kalktığım kaldırıma oturdu. Ben de beklemeden yanına çöktüğümde br midye de açıp ona verdim. Gökhan ağzı doluyken" hoyor yani bon vorken elolemin herifine midye yedormok nedir!?" dedi gülerek. Omzuna çarparak ona yaslandığımda hafiften aydınlann sokakta gülümsüyorduk.
Kalan midyeleri de yedikten sonra ayaklandık ve evime doğru şarkı mırıldanarak yürümeye başladık. Gökhan la ben time girdiğimde tanışmış ve çok zor geçen bir operasyonda yakınlaşmıştık. Bu operasyonda ben çok kan kaybetmiştim ve Gökhan'ın verdiği kanlar sayesinde hayatta kalmıştım. Bu sayede aramızdaki bağ gitgide güçlenmişti ve şimdi en yakınım diyebileceğim adam olmuştu.
Bu düşüncelerle Gökhan a biraz sokulurken o da elini bana sardı ve eve kadar böyle yürüdük.
Eve girdiğimizde Gökhan onun olan odaya geçti ve çok geçmeden ikimiz de uykunun içine çekilmiştik.
"Ne demek aynı şeyi yapacağız? Bu defa Pınarı ortaya atmayacaktık? Bunu konuşmuştuk Piton!"
Salondan gelen bağırış sesleriyle gözümü açtığımda saat öğleden sonra 3 buçuğa geliyordu. Bir bardak su içip salona ilerledim.
"Ellerimde ölüyordu kız ne saçmalaması? Yaşadığı şeyleri başkası yaşasa mesleği bırakırdı asıl siz saçmalamayın!" dedi tekrar Gökhan. Yorgun gözlerle on bakıp telefonu aldım. "2 sate orda oluruz abi gelince yüzyüze konuşuruz ." dedim pitona ve ondan gelen onayla telefon kapandı. "Gökhan neden sakinleşmiyorsun, bunun benim hatam olduğunu timdeki en alaksız kişi bile biliyordur. Neden kurcalayıp durıyorsun eskiyi!?" dedim sitemle. "Pınar asıl sen kurcalmayarak yok saymaya çalışıyorsun. Kendine gel artık bukadar umursamaz yaşayamazsın." ellerimi saçlarımın arasından geçirdiğimde daha fazla deşmek istemediğimi anlamış olacak ki bana yavaşça sarıldı. "Karar senin, yine ateşe atlamayı kabul edeceksen bu defa arkada beklemeyeceğimi de bil."
"Emin ol biliyorum. Ondan bu rahatlığım Gökhan." dedim gülğmseyerek.
Gergin hava dağıldığında hızlı bir şekilde kahvaltımızı edip siyah takımlarımızı giymiştik.
Arabaya geçtiğimizde beyaz mercedes in camlarını açıp radyodaki şarkıyı dinleyerek timin bölgesine doğru ilerlemeye başladık. Gökhanla telefondaki olay hakkında üstünkörü tekrar konuştuktan sonra bölgeye gelmiştik. Bu bahsettiğim bölge rakımı oldukça yüksek olan ve bizim gibi birçok timin toplanma yerlerinin olduğu bir üstü. Bölge çok geniş çaplıydı çünkü sadece bizim gibi uyuşturucu değil birçok farklı suç türü için ayrı üsler vardı. Suçların hükümleri arttıkça bölgedeki gizlilikleri de artıyordu. Yıllardır burada olsam da birçok timin variığını bile bilmiyordum.
Gökhan arabayı park ettikten sonra torpidodaki paketlerden birini alıp indim. Bizim arkamızdan gelen Batuhan "Pınar Hanımlar da gelmişler!" diyerek yanıma yetişmişti. "Nasılsın canım? Kolun nasıl oldu?" dedim kolu alçıdan hala çıkmadığı için. "İyiyiz be kızım. Bunlar etkilemez bizi." dedi gülerek. Gökhan "Kes lan kes. Alçı takılırken Ah uh diye bağırdığını duymadık sanki." dedi Batuhan ın ensesine vururken. Batuhan "Lan yalancı allahtan kork be!" dediğinde çocuk gibi dalaşmaya başladıklarını anlayıp hızla tesise girdim. Kapıdaki askerle selamlaştıktan sonra parmak izimi okutup arkamdaki iki tane oğlan çocuğuyla toplantı odasına yürümeye başladım.
Odaya girdiğimizde timdeki diğer üç kişiye yani Kandemir, Dinçer, Evran a ufak bir selam verdikten sonra herkes yerlerine yerleşmişti. Masadaki dosya yığınına göz gezdirdikten sonra herkes gözlerini pitona çevirmişti. Piton boğazını temzleyip söze başladı. "Öncelikle hoşgeldiniz gençler. Telefonda hepinize az buçuk bahsettim olaydan. Halihazırda bulunan bütün dosyaları durdurduk ve tim olarak bu dosyaya yoğunlşacağız. Gerekirse diğer timlerle iş birliği yapacağız. Pınarı ve her görevde yanında birinizi bu lavuğun yanına yani inine sokacağım. Bu adam küçümsenmeyecek biri olduğunu bize zamanla gösterecektir, dikkatli olmamız çok önemli." önüme birkaç kağıt bıraktıktan sonra devam etti "Yarın akşam Ankara ya gelecek. Gelme sebebi arkadaşının düğününe katılmak olarak biliniyor. Fakat bu düğün biraz çaplı. Yani zaten görsellerden görebilirsiniz. 4670 kişi kapasiteli bir konakta yapılıyor. İçeriye girecek olanlar zırhlı araçlarla gelecek. Bir anormallik olduğu belli. Siz , yani Pınar ve Kandemir bu düğüne garson olarak gireceksiniz. Konağın arka bahçesine ne olursa olsun girmeyeceksiniz. Düğün e gelenlerin listesine ulaşamadık bu bizim için bir eksi , çok temkinli olmalısınız. Kimlerin geldiğini bize siz bildireceksiniz içeriden. Evet, esas göreviniz ise bir şarap şişesi. Bu şişenin içinde ülkeye yeni giren bir çeşit uyuşturucu olduğunu düşünüyoruz. Yayılım başlamadan malı yok etmeliyiz. İçerideki bütün şarap şişelerini toplaycaksınız. Yerine size vereceğimiz şişeleri koyacaksınız. Başka bir göreviniz olmayacak sakın ortalığı karıştırmayın.Yavaş ilerlemek çok önemli. Tek suçu olmayan bir adamla uğraşıyoruz. Sakın hızlı davranmayın."
piton sustuğunda konuşmayı bem devraldım." Adı?"
"Adı bilinmiyor. Ama bir mahlası var. Şiir yazıyormuş pezevenk. Afil."
Piton salonu terk ettikten sonra timdeki diğerleriyle biraz daha tartıştık ve herkes köşesine çekildi.
Karnım acıkır gibi olduğunda hava ağarırken midye yedirdiğim o adamı düşündüm. Tekrar karşılaşacak mıydık acaba.
aiyyy bebek giydirip onu koydum assko nsı olmuss
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Desise
General Fiction"Dinle!" diye bağırdım arkasından boş sandığım sokağa. O çoktan gitmiş miydi yoksa orada mıydı bilmiyordum ama bunu yok sayarak tekrar bağırdım, "Yalansız, oyunsuz, kendimim bu sefer! Seviyorum seni! En gerçek halimle seviyorum seni!". Yaşlar gözler...