Acı

22 12 9
                                    

Keyifli okumalar dilerim.

Bazen çektiğimiz acılar sonumuza neden olur. Saçmalık gibi geliyor değil mi? "Aşık olmuş terk edilmiş öldürmüş kendini!" diyorlar. Oysa sadece bu mudur konu? Sadece terk edilmek mi?

Ve sen sevgilim, ben ne yaptıysam yanımda tutamadım seni. Bilmiyorum, belkide hiç gelmedin bana. Belkide hiç sevmedin beni. Seni affettim sevgilim içimde bir yerlerde affettim seni. Ve seni affettiğim için kendimi affedemiyorum. Olabilir, insan bazı şeylerden bir anda vazgeçebilir değil mi sevgilim? Sen öğrettin bunu bana. Şimdi sanırım vazgeçiyor gibiyim ben, kızma bana ne olur. Ama bazen vazgeçmek gerekiyor böyle ansızın. Zarar görüyorum sevgilim, her ne kadar umursamıyor olsanda belkide. Zarar görüyorum, canım yanıyor. Ben dayanıklı biriydim, şimdi ne oldu bana söylesene? Cidden merak ediyorum. Söylesene sevgilim, ben miydim suçlu?

Sen gitmeyi seçtin, ben sevmeyi sevgilim.
Ben miydim suçlu?

Sen bitirmeyi seçtin, ben çabalamayı.
Ben miydim suçlu?

Sen o kapıyı kapatıp çıktın, ben o dört duvar arasında kaldım.
Ben miydim suçlu?

Söyle sevgili sevgilim, susma. Suçlu kimdi?

Saat çoktan 13.00'ü geçmişti. Ben ise atölyeye doğru yürüyordum. Kulaklığımda her ne kadar şarkı çalsa bile kafamdaki sesler şarkıyı bastırıyordu.

Ateşten birkaç gündür hiç haber alamamıştım. Yazmamıştı, ben ise gururumdan ötürü yazıp mesajların hepsini geri çekmiştim. Özlemiştim sanırım onunla konuşmayı nedensizce. Konsere sayılı günler kalmıştı. Bu yüzden Ateş'i düşünmek yerine konsere odaklanmak zorundaydım. Zaten hayatımda sadece neredeyse bir haftadır vardı. Bu yüzden düşünmemin anlamı yoktu.

Atölyeye varmıştım. Herkesi atölyede görmenin verdiği huzur ve mutlulukla derin bir nefes aldım.

Yeşim, "Ooo gelmiş bizim kız."
"Geldim tabii ki şu şaşkolozu ne ben bırakabilirim ne de o beni bırakabilir." dedim gülümseyerek Yeşim'e.

Anıl yanıma gelip sımsıkı sarıldı bana "tekrardan özür dilerim birtanem. Tamamen sinirle ağzımdan kaçtı o cümleler. İnan bana gerçek düşüncelerim değil. Özür dilerim." diyip saçlarımı öptü.

Bende Anıl'a sıkı sıkı sarıldım. Seviyorum abi ben bu çocuğu! Sonrasında ondan ayrılıp diğerlerine baktım ikiside dudaklarını büzmüş bizi izliyorlardı. Anıl'ın omuzuna vurup o tarafa bakmasını sağladım. Anıl'da onları o şekilde görünce bir kahkaha patlattı. "Gelin ulan gelin!" diyerek Yeşim ve Enes'i yanımıza çekti ve hep beraber bir sarılma gerçekleştirdik. Çok seviyordum onları. Bir gün giderlerse ne yapacağım hiç bilmiyorum. Bilmekte istemiyorum çünkü gitmelerine izin vereceğimi sanmıyorum.

Yaklaşık 2-3 dakika öyle kaldıktan sonra ayrıldık ve çalışmaya başlama kararına vardık çok şükür. Uzun saatler çalışmalarımızı yaptıktan sonra nihayet bir mola vermiştik. Sesim oldukça yorulmuştu ve konsere iki gün kala sesimi bu kadar yoruyor olmam hiç iyi değildi.

"Sesim gerçekten çok yoruldu ses tellerim acımaya başladı artık gençler ve yarından sonra konser var bugünlük bitirsek sorun olur mu?" dedim. Anıl kolundaki saate baktı "bence bitirebiliriz. Saat zaten altı olmuş yeterli gibi. Yarın biraz daha erken buluşup daha erken bırakırız ki akşam iyi dinlenebilelim. Büyük gün geliyor." Ben Anıl'a gülümsedim.

Enes, "aşırı heyecanlıyım ben ya of. Her şey güzel olur dimi gençler. Ha birde kıyafetler hazır mı? Ben siyah gömlek ve siyah bir pantolon aldım kendime. Bakın tekrar ediyorum sadece bu konserlik bu kadar rahatsız kıyafetler giyerim bir daha asla asla ve asla!" dedi masum bir sinir ile. Hepimiz Enes'in bu söylediğine güldük.

SİSLİ GÖZLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin