3.Tuzak

68 24 93
                                    

-"Benden ne istiyorsun?" diye sordum.Kulağıma fısıldadığı kelimeyle bedenim buz kesti...

                             ⛓️⛓️⛓️
-"Seni."

Bu kelimesiyle hissetmediğim bedenimi aniden geri çektim.
Ellerim uyuşmuştu,bıçak elimden düşmek üzereyken kendimi tuttum.Bedenim resmen bir kelimenin ağırlığı altında eziliyordu.Hisslerim bana değil,bu adama itaat ediyordu.

Benim tepkisiz kaldığımı görünce cevap verme gereği duydu. "Seni ilk kez böyle tedirgin görüyorum,savcı hanım.Bir sorun mu var?" diye sordu.Sanki sorunun kendisi olduğunu bilmiyormuş gibi.İç sesim susarsa konuşacaktım.

-"Daha önce görüşdüğümüzü düşünmüyorum."diye cevap verdim tüm duygularımı devre dışı bırakarak.
-"Düşünmeye başlarsan iyi edersin,fazla zamanımız yok".

O bu kelimeleri bana söylerken pencereden yansıyan ay ışığı gözlerini aydınlatıyordu.Biraz daha geri çekilerek çaktırmadan onu süzdüm.Kesin 1.90-dır bu şimdi. İç sesim beni yine dumura uğrattı.

"Gecenin bir saati izinsizce evime giren ve ismini bilmediğim bir enayiye güveneceğimi sakın düşünme!"dedikten hemen sonra gözlerim belindeki silaha takıldı.O da bunu farketmiş olacak ki, elini beline götürüp silahı çıkardı ve bana uzattı.Ne yaptığımı anlamadığım için soru dolu bakışlarım onun anlam veremediğim bakışlarıyla kesişti.

Silahı ellerime tutuşturdu ve dedi - "Sen bilirsin,savcı hanım,ben de Mühürü nasıl çökerteceğini söylemem.Sonuçta kaybeden sen olursun ve senin yardımını bekleyen kadınlar..Sonuç alamayacağın bu davada sana başarılar dilerim." deyip arkasını döndü ve pencereye yöneldi.

Pencereden çıkmak istediğini anlayınca gözlerim fal taşı gibi açıldı.Silahı doğrultup emniyyetini açarak dedim: "Dur!Kıpırdama,kapının yerini bilmiyorsun sanırım pencereye iyi alıştın"dedim alaycı bir tebessümle.

Omuzunun üzerinden bana doğru döndü.Kiprikleri gözaltına gölge düşürüyordu.Ürpertici ve keskin adımlarla bana doğru geldi.Elimdeki silahı indirmeden geriye doğru yarım-yarım adımlar atıyordum.Ben geriliyordum ve o bana doğru geliyordu.

Geniş omuzlarının gölgesinde kalıyordum resmen.Bir kaç adım daha attıktan sonra sırtım soğuk duvarla buluştu.Elimi hala indirmemiştim.O hala bana doğru gelmeye devam ediyordu,ta ki silahın ucu kalbine yaslanana kadar.

-"Burada yeterince zaman kaybettik.Yarın arabanın sileceğinin altından notu al ve beni bul!"deyip hızlı bir hamleyle  silahı elimden alıp arka cebine yerleştirdi ve pencereye doğru gitti.

Tekrar omzunun üzerinden bakarak dedi: "Yarını iple çekiyorum,Savcı hanım."deyip atladı.

İpin kopsun,yabani! İç sesimi asla ıslah edemeyecektim sanırım,ama bu sefer haklıydı.O gittikten sonra bile dakikalarca duvara yaslanmış bir şekilde pencereye baka kalmıştım.Neydi bu?Rüyada mıydım?Birazdan uyanacak mıydım?

Hayır canım,rüyada değiliz.Az önce evimize yakışıklı mı yakışıklı bir adam girdi.Sonra ateşli bir gelgit yaşadınız ve yarın seni görmeyi iple çekiyor.

İç sesime küfür etmeme az kalmıştı.Yapısı bozuk onun naparasın.Düşüncelerime göz devirip dalgın bir şekilde,paytak adımlarla mutfağa gittim.

SABAH
Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım.Kipriklerimi kırpıştırarak yarı uykulu bir halde pencereden gökyüzüne baktım.Hava aydıklıktı.Sonbaharda olduğumuza göre mükemmel bir havaydı bu.Bunları düşünerek zar-zor kalktıp yatağımı topladım.

MÜHÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin