Hilal'in yanına oturduğumda hoca da sınıfa girmişti. Uzun boylu otuz beş yaşlarında gözüküyordu. Güleryüzlü birine benziyordu.
"Görünüşü seni yanıltmasın"
Kulağımın dibinde Hilal'in sesini duymamla irkildim.Ne?
Neden öyle demişti ki?
Anlamayarak çatılan kaşlarımla ona baktım. Soracaktım ki-"Zamanla Anlarsın" Dedi bilmişçe.
Hayır, nereden anlamıştı? Tuhaf tuhaf ona bakarken hocanın konuşmasıyla ona döndüm.
"Sen? "
Bana bakıyordu çatılmış kaşlarıyla..Birden tüm dikkatin bende olması gerici olmuştu. Boğazımı temizleyerek
"Ben Tuana, Tuana Naz Tiryaki. Yeni geldim. "
"Hoşgeldin Tuana, ben anatomi hocanız Serkan" Gülümsüyordu ama ciddi de duruyordu. Ne yapacağımı bilemeyerek hocaya baktım, çekinerek.
Sonunda derse başladığında dikkati kendine toplamıştı tekrar. Derin nefes verdim üstümdeki gerginliği atmak için. Hilal kolumu okşadığında ona baktım.
Gülümsüyordu. Gülümsemesine karşılık gülümsedim bende..Ha bu arada tıp okuyorum, okuyoruz yani. Evet zor bir bölüm ama insan gerçekten isteyince zor olup olmamasına bakmıyor..
Bir çok şey yaşadım, şahit oldum. İnsanlara şifa olmak en büyük hayalim oldu.
Hayallerim için çok çalıştım. Hala da çalışmaya devam ediyordum.Hayallerim için çalıştığımı bilmek, sonunda doktor olacağımı, insanların şifası olacağımı düşünmek inanılmaz bir motive kaynağı benim için.
Daha yolun başındayım ya da ben öyle sanıyorum. Ama yine de-Hilal'in kolumu dürtmesiyle Düşüncelerimi bir kenara bırakıp ona baktım. Gözleriyle hocayı işaret etti, o tarafa baktığımda hoca buraya bakıyordu. Göz temasını kesip devam etti anlatmaya.
Tüm dikkatimi derse verdim.Zilin çalmasıyla derin bir nefes verdim yorgunlukla. Yoğun geçen birkaç dersin sonunda öğle arasıydı.
Çok şükür..
"Sonunda! Ya daha haftanın ilk gününden bu nasıl bir program böyle?! Beynim uyuştu ya! " Diyerek söylenen Hilal'e baktım gülerek.Gerçi neye gülüyorsam doğru söylüyordu. Beynimin içi kaynıyordu resmen. Neyse söylenmek yok Tuana. Hayallerimi kendime hatırlatarak.
"Gül gül senin tuzun kuru tabi! İnek gibi çalışıyorsun günde bilmem kaç saat?! " Dedi tripli sesiyle.
"Çalışmam gerekiyor Hilal, biliyorsuun"
Oflayarak önüne döndü. Dinlenirim diye düşünüyordum, başımı sıraya koymuştum kii Hilal'in sesiyle kaldırmam bir oldu.
"Hiii! "
"Noldu Hilal iyi misin? " Diye sordum endişeyle, korkmuştum.
"İyiyim ya hem onu boşver, kalk kalk hadii" Diyerek kolumdan çekiştirmeye başladı."Ya Hilal noluyor Ödümü patlattın"
"Okulu gezdireceğim sana, görmen gereken harika yerler vaarr" Sabahki enerjisiyle hızlı hızlı konuşurken somurt suratla ona bakıyordum.Ödümü koparmıştı, bunun için miydi o çığlık! Of Hilal of.
Yüz ifademi umursamadan kolumdan çekiştirmeye ve de ısrarlarına devam ettiğinde direnmeyi bırakmıştım.
Kalkana kadar susmayacaktı yoksa.Gerekli gereksiz neresi varsa göstermişti. Bir şekil elinden kurtulmayı başardığımda yangın merdivenlerinin olduğu yere attım kendimi. Kapıya yaslandım, nefes nefese kalmıştım.
Nefeslerimi düzene soktuğumda kapıyı hafif aralayıp kafamı uzattım.
Ortalıkta gözükmüyordu.
Okulda köşe kapmaca oynuyorduk resmen.
Bir süre sonra yangın merdivenlerinin ordan çıkıcaktım ki.. Sesler duydum. Çok az geliyordu, nereden geldiğini anlayamıyordum..Fısıltılar..
Yukarıya gitmemi söylüyordu içimden bir ses.. Bir his gibi..
Tam yukarı çıkacaktım ki kapının açılmasıyla oraya döndüm korkarak.
Çığlık atıyordum az kalsın.
Ah Hilal..
Başımın Belası.."Ya Hilal napıyorsun ya Ödülü kopardın! " Diye söylendiğimde,
Bakışlarını görünce sustum; yutkundum, bir adım geri gitme gereği hissettim.
" Nereye gidiyorsun acabaa?? Benden Kaçabileceğini mi sanıyorsun Tuana Hanım?! "
"Yok öyle değil, yani kaçmaya çalışmıyordum kii.. Şey.. Şeye gidiyordum"
"Neye? " Diyip cevap bekleyerek bakmasıyla konuştum.
"Eee şey.. Şeey" Birkaç saniye düşündüm aklıma gelenle hızla konuştum.
"Lavabo! Lavaboya gidiyordum"
"Lavaboya gidiyordun öyle mii?? " Son kelimesini uzatarak söylemişti, kafamı sallayarak "Evet, lavaboya. " Dedim.
"Haa yani lavaboya gitmeden bi çatı havası mı alıyım dedin? " Diye imayla birlikte hafif kızgınlıkla sorduğu soruyla duraksadım. Anlamamıştım.
"Çatı havası mı? "
"Tuana burası çatıya çıkıyor, üstelik lavabolar diğer tarafta " Diye tane tane anlattığında çok güzel salladığımı anladım. Ah Naz ah diye içimden kendime söylenmeyi bırakıp tatlı ve masum olduğunu düşündüğüm bakışlarımı ona gönderdim.
Bu bakışlarıma dayanamazdı.Ve dayanamadı.
Kafasını iki yana sallayarak sırıttığını gördüğümde içimdeki şeytan da sırıtıyordu. Ama yüz ifademi bozmadım.
Sinirinin iyice geçtiğini anladığımda hiç bir şey olmamış gibi koluna girdiğimde "Ah Tuana Ah! İşini biliyorsun! " Dediğinde önden o çıkmıştı yangın merdivenlerinden, duyduğum uğuldamayla karışık fısıltılarla birkaç saniye arkama baksam da Hilal kolumu çekiştirdiğinde çıkmak zorunda kalmıştım.
Sonunda okul bittiğinde Hilal bir coffe ye gidelim diye o kadar çok ısrar ettiğinde kabul ettim, yanii zoraki bir kabul edişti aslında da neyyseh
Bir yandan da kıramamıştım.G
eçtik bir yere oturduk, sohbet muhabbet derken saatin nasıl geçtiğini fark etmemiştim bile.
Kafeden çıktığımızda sahile geçip eve gitmeyi planlıyordum ama Hilal detayını unutmuştum.
Hilal'in bir şeyi istediğinde alacağını ve asla itiraz kabul etmediği detayını unuttuğum gibi..
Ya ben bu detayı nasıl unutmuştum? Diye kendini sorgularken Hilal'in taksiyi durdurup beni de peşinde sürüklemesiyle ne ara nasıl oturduğumu anlamadan Hilal'e baktım, şaşkınlıkla.Ah ah benim ona yangın merdivenlerinde baktığım gibi bakıyordu bana. Al işte,
Şimdi nasıl hayır diyeceğim ben buna?
Şu karşımdaki masum yavru kedi bakışlarına hayır diyebilmem mümkün görünmüyor
Gerçi benim ona hayır demek mümkün müydü acaba??Bilemedim, belki mümkündür de haberim yoktur. Haberim olana kadar çekeceğiz artık. Yapacak bir şey yok.
Kafamı sallayarak güldüğümde o da gülmüş ve yandan sarılmıştı.
Selamun aleyküm canlar, nasılsınız??
2.bölümü de yazabildim şükür..
Umarım beğenirsiniz❣️Olaylar daha başlamadı ama Hilal-Tuana arkadaşlığı hakkında ne düşünüyorsunuz??
Okudukları bölüm pekii🤭??
Sizce Tuana neler yaşamıştır? Yada yaşamamıştır belki de..
Yorumlarınızı alalım?Allah'a emanet olun, sizleri seviyorum 😊
YOU ARE READING
Fısıltılarda Saklı
Teen FictionBüyülü bir evren.. Saklanmış gerçekler.. Nefretler.. Cadılar ve Periler.. Ve.. İki minik masum canın Büyük Aşkı... İki ayrı insan gibi görünen bir bütündü onlar.. Bu büyük aşka şahitlik etmeye hazır mısınız?