Rüzgar? 💨

33 3 15
                                    

Soğuk hava yüzüme vurmaya devam ederken bende başımdaki bereyi çıkarıp  saçlarımın uçuşmasına izin verdiğimde rüzgarı hissetmek bana enerji vermişti.

Rüzgar..

Ruhumu dinlendiren bir esinti, bana enerji veren..

Her defasında istemsizce yüzümde oluşan tebessümü gülümsemeye çeviren..

Nedensizce bana kendimi mutlu hissettiren..

Neydi her rüzgarı hissettiğimde anlayamadığım huzurun kaynağı?

Sahi neydi Rüzgar?

Bazen tatlı bir meltem esintisi..

Bazen önüne çıkan her şeyi yıkıp içine çeken bir fırtına gibi..

Peki bu fırtına;
İçinde kaybolduğun mu yoksa Kaybettiğini bulduğun fırtına mı?

Ben bilinmezliklerin içinde kaybolmuş muydum?

Yoksa bildiklerimin içinde kaybettiklerim mi vardı?

Öyleyse neyi kaybetmiştim?

Kaybetmediysem neden eksikti bende birşeyler?

Bana yabancı gelmeyen kokuyu dolduruyordu burnuma, hep bıraktığı tebessüm yüzümde büyürken gözlerim kapandı verdiği huzurla..

Geçmişin tozlu raflarında saklı kalanları, unutulmaya yüz tutanları hatırlatmak istercesine esiyordu sanki..

Daha sert sonra daha da sert..

Savrulduğumu hissetsem de açmadım gözlerimi.. Fırtınanın beni alıp götürmesine izin verdim.. Belki delilikti bu belki esirlik..

Fırtınada savrulmak isteyen bir deli miydim ben?

Rüzgara özgür bir esir miydim?

Fırtınanın uğultuları kesildiğinde gözlerimi araladım yavaşça.

Ne?
Neresiydi burası?

Sislerle kaplı, göz gözü görmüyordu. Bulutlar aşağı inmiş gibiydi. Gri bulutlar..

Sisler yavaş yavaş kaybolurken önümü görebiliyordum artık.
Raflarda dizilmiş kitaplar, etrafta nizami duran masalar..

Sisler tamamen yok olmuştu şimdi. Bir dakika.

Kütüphane mi?

Şaşkınlığımı üzerimden atamazken duyduğum fısıltılarla etrafta gezdi bakışlarım.

Fısıltılar yükselip anlaşılır bir hâl alırken bir anda  kitaplar ve masalar yok olmuş, boş kalmıştı raflar. Kendi etrafımda dönerken seslerin nerden geldiğini anlamaya çalışıyordum.

" Ölüyor "

Ne?
Kim ölüyor?
Neler oluyor?

" Acele et "
" Bulmalısın, bir tek sen iyileştirebilirsin. "

Bulmak?
İyileştirmek mi?

" Zaman geçiyor, zaman yok "

Anlamıyorum.. Ben.. Hiçbir şey anlamıyorum.. Neler oluyordu böyle?
Bu sesler de neyin nesiydi?
Ne iyileştirmesinden bahsediyordu?

" Ölüyor, zaman daralıyor "

Hala hiçbir şey anlamayarak bakışlarım boş kütüphanede gezinirken yerde yatan gördüğüm silüetle korkuyla geri gittim kaç adım.

"İyileştirmen gerekiyor onu "

" Bir tek sen kurtarabilirsin "

" Çabuk ol "

Fısıltılarda SaklıWhere stories live. Discover now