Tanıdık ama Yabancı?

55 3 99
                                    

Düşüyor muydum?
Yoksa Düşmüş müydüm?
Havada duruyordum?

Tam aşağı düşerken bileğimden bir el yakaladığında gözlerim kapalıydı. Açamadım, aşağı bakamazdım. Diğer bileğimi de tutarak dikkatlice beni yukarı çekmişti.

Gözlerim hala sıkı sıkı kapalıylen, korkudan belimdeki elleri bile yeni fark ettiğimde yavaşça açtım gözlerimi.

Karşımda ela gözlerini yüzüme odaklamış bir yüz görmeyi beklemiyordum. Korkuyla gözlerine bakarken o da benim açtığım gözlerime bakıyordu.

"Ne işin var burda? Az daha düşüyordun? " Diye tanımadığım ela gözlü çocuk konuştuğunda cevap vermedim, veremedim. Korkudan titreyen bedenim ve kaybettiğim sesim buna izin vermemişti.

Söylenmeyi bırakıp
"İyi misin? " Diye sormayı akıl ettiğinde gözlerine bakmayı bırakıp yavaşça kafamı salladım.

Derin bir nefes alırken birden belimi kavrayarak beni çatının kenarından aşağı indirdiğinde gözlerim büyüyerek aldığım nefes yarım kalmıştı.

Bakışımı gözlerine verdiğimde O da dikkatle gözlerime bakıyordu, anlayamadığım bir ifadeyle.

Sanki kilitlenmiş gibi ona bakarken onun da benden farkı yoktu. Hayır tuhaf olan gözlerinin derinindekini görüyordum, sanki.. Sanki tanıyordum.. Farkında olmadan sakinleşmiş gibi hissettim. Gözlerinde beni sakinleştiren tanıdık ama yabancı his neydi?

Ama daha önce onu görmediğime emindim. Görseydim hatırlayacağıma da.

Gök gürültüsüyle irkildiğimde birbirine kilitlenen gözlerimiz ayrılmıştı. Gökyüzüne bakmıştım çünkü, tekrar gürlediğinde korkuyla başımı eğerek biraz daha yaklaşmıştım fark etmeden.

Gök gürültüsünden kendimi bildiğimden beri nedenini anlayamadığım bir şekilde korkuyordum.

Gök gürültüsü tekrar kulaklarımı doldurduğunda kazağına tutunmuştum.

Ellerimle kazağını sıkarken Kokusu burnuma doldu.

Vanilya?
Çikolata?

Bana tanıdık gelen vanilya çikolata karışımı kokusuyla gözlerim istemsiz kapanmıştı.
Gözlerim kapandığında bulanık birkaç görüntü canlandı, kulağımda uğultu...

Ama anlayamadım.. Tuhaf bir his belirdi içimde, kısa bir süre de olsa korkumu unutturmuştu.

Bir iki dakika sonra kendime gelerek geri çekildim, hafif.

"B-ben.. Ş-şey özür dilerim." Dedim kaybettiğimi sandığım sesimi bulduğumda konuşmaya çalışarak.

Onun da yüzünde donukluk vardı, gözlerinde karmaşık bir ifade. Çözemediğim.

Birkaç saniye sonra yüz ifadesi düzelerek konuştu.

"Sorun yok, bir dahakine dikkat et. " Sözlerinin aksine sert ses tonuyla kaşlarım çatılsa da beni tutmasaydı şuan düşmüş, belki de.. Ö-ölmüş olacaktım.

Yüksekten düşme Düşüncesi içimi ürpertirken ses tonunu umursamayarak minnetle baktım ona.
"Teşekkür ederim, h-hayatımı kurtardın." Dedim mahcupça

Kafasını sallamakla yetindiğinde çocuğun konuşmayı sevmediğini düşünüyordum. Soğuktu.

Umursamayarak çatı kapısına yöneldim.

Yangın merdivenlerinden de çıktığımda lavaboya ilerledim. Elimi yüzümü yıkasam iyi olacaktı.
Korkum azalmış olsa da hala tazeydi.

Lavaboya girdiğimde kimsenin olmaması iyiydi. Öğle arası bitmiş, ders saatiydi.
Aynadan kendime baktığımda yüzüm bembeyaz olmuştu. Soğuk suyu açarak yüzüme çarptım birkaç defa.

Fısıltılarda SaklıWhere stories live. Discover now