Adliye binasından çıktığımda elimde artık yeni evimin adresi duruyordu. Yüzüm gülüyordu, yeni sayfa açmanın heyecanı içindeydim. Dedem vasiyetinde eğer eve taşınırsam bana kendisi tarafından yazılmış bir mektup geleceğini de belirtmişti. Ev ile alakalı bilgilendirme olmalı diye düşündüm. Rose bana bu konuda yardımcı olmak istediğinden, benimle gelmek için ısrar etmişti ve ben de kabul etmek durumunda kalmıştım. "İstersen ben götürebilirim seni." demişti yanıma gelip. "Sanırım biraz yürüsem daha iyi olacak ama yine de teklifin için teşekkür ederim." derken yüzüne bakıp ne düşündüğünü anlamaya çalıştım. "Emin misin güzelim?" dedi endişeli ifadesiyle. Gülümseyip "Eminim canım." dedim. Kafasını anlamsızca sallayıp "Eve gidince haber et o halde." dedi. "Ederim." dedim ve ardından arabasına doğru gidişini izledim. Adliye evimize on beş dakika kadar uzakta olduğundan yürüyerek gelmeyi tercih etmiştim. Yürümeye başladığım sırada düşüncelerim beni tekrardan yakalamıştı. Sabah evdeki ufak tartışma kafamda dolanıyordu. Annem ve babam evden çıkmamam için neredeyse her şeyi yapmışlardı. Kendini acındırmaktan tut bayılma numaralarına kadar hem de. Birkaç bağrışmanın ardından evden çıktığımda başımın zonkladığını hatırladım ve o ağrı tekrardan beynime nüfuz etmeye başlamıştı. Kendimi sakinleştirip beynimi boşaltmak için kulaklıklarımı çıkartıp rastgele çal özelliğini açtım.
‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿
Valizime koyduğum eşyalarımı kutuya koymak daha mantıklı geldiğinden, eve girmeden zincir marketlerin birinden iki koli almıştım. Eşyalarımı koliye, kıyafetlerimin de birçoğunu valize koymuştum. Neredeyse taşınmaya hazırdım. Bu ani değişiklikler bünyemi biraz yormuştu ama bana çok iyi geleceğinin de farkındaydım. Yatağıma oturup bilgisayarımı açtım ve kasabadaki evin adresini haritalar uygulamasına girdim. Evin hemen önünü açmadı fakat sokağını açtı. Fare ile ekranı sağa doğru kaydırarak çevreye baktım. Yeşilin ve taş binaların bol olduğu bir yerdeydi ki bu benim için güzeldi, çünkü çiçekleri ve bitkileri çok severdim. Ekranı biraz daha döndürdükten sonra daha ilerideki meydanı görebildim. Meydanın arkasında da birkaç dükkân bulunuyordu. "İşte bu çok yararlı oldu." dedim sesli bir şekilde. Tam ileri tuşuna basıp meydana doğru gideceğim sırada telefonumdan gelen bir bildirim sesi duydum. Komodindeki telefonuma uzanıp kilit ekranını açtım. "Dikkat Isırır." dedim bıkkınlıkla. Yaklaşık 6 ay önce ayrıldığım psikopat eski sevgilim Frank'den başkası değildi. Bir ısırmadığı kaldığı için onu bu şekilde kaydetmiştim. Ayrıldıktan bir ay sonra bana tekrar yazmıştı, üstelik üzgün ve pişman olduğunu, onu affetmem için ne istersem yapacağını söyleyen bir paragraf göndermişti. Lakin aldatmanın yanlışı olmadığı gibi telafisinin de olmayacağının farkında olduğum için hiçbir zaman kabul etmemiştim. Sayısız kere engellediğimde ise her seferinde numarasını değiştirip tekrardan yazıyordu. Kapıma gelmeye başladığında ise uzaklaştırma kararı almıştım. "Selam güzellik, nasılsın?" gözlerimi devirmeme sebep olan kelimelerinden kullanmıştı. Sadece okudum, cevap vermedim. Telefonumu geri yerine koyup bilgisayarıma dönmüştüm ki telefonum çaldı. Uzanıp meşgule attım. Art arda bildirim gelmeye başladı. Dayanamayıp yazdım. "Ne var?" Hemen geri döndü. "Neden açmadın telefonumu Ema'm." Sinir olduğum bir hareketi daha. "Ben senin Ema'n değilim. Beni arayıp durma meşgulüm." Yazıp gönderdim. Tekrardan sayısız özür mesajı geldiğinde telefonumu sessize alıp ekranı ters çevirdim. Artık evin nerede olduğuna bakmak istemiyordum, artık hemen oraya gitmek istiyordum. Uygulamadan çıkıp müziklerimi açtım ve şarkılar eşliğinde yarın giderken kullanacağım bez çantam ve kıyafetlerim hariç kısa sürede her şeyi toparladım.
‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿︵‿
"Neyse ki ev eşyalı yoksa artı masrafa girerdim." dedim son kutumu da arabaya koyduğum sırada. Ellerimdeki tozu çırparak arkamı döndüğümde annem ile babam kapıda dikilmiş bana bakıyorlardı. Annem gözlerindeki yaşla bana bakıyordu. Babamın gözleri ise taşıdığım eşyalarımdaydı, dalgındı. Pantolonumun arka cebinden telefonumu çıkartıp haritalar uygulamasını açtım. "Bizi arada ziyaret et kızım." diyen babama baktığımda yanıma gelmişlerdi. Cümlesinden sonra bana sarıldı, karşılık verdim elbette. Sarıldığımız anda aklıma bana karşı tavırları gelmişti, okuldaki yılsonu gösterisi için beni prenses seçtiklerini ve nasıl bir hikâye kurduğumuzu heyecanlı heyecanlı anlattıktan sonra "İzlemeye gelir misin peki baba?" diye sorduğumda "Bakarız." diyerek kestirip atması, üstelik gösteriye gelmemesi kalbimi çok kırmıştı. Bu yüzden bende "Bakarız." dedim. Ayrıldığımızda annemin bana sarılmak için beklediğini fark ettim. Yanıma gelince onunla da sarıldım. Bir süre de annemle sarıldıktan sonra "Özletme kendini." derken ayrıldık. İçime bir buz saplamıştı sanki bu sözü. "Beni özleyeceğinizi sanmıyorum." dedim ve arabama bindim. Kemerimi takıp arabayı çalıştırdım. Oluşturulan rotayı takip ederek yola koyuldum.
Bilgisayarımdan görüp aşina olduğum meydana gelmiştim. Evin olduğu sokağın başına geldiğimde ise daha yavaş sürerek gözlerimi evlerin kapı numaralarında gezdirdim. Çok ilerlememiştim ki evi buldum. "İşte burası, no.6." derken arabayı park ettim ve çantamı alıp indim. İki katlı olmasına rağmen çok büyük bir ev değildi, bir verandası bile vardı. Ufak bir ön bahçesi vardı fakat ne bir ağaç ne de bir çiçek vardı. Yine de gözüme çok tatlı gelmişti. Çantamı karıştırıp anahtarı aldığımda kapının önüne gelmiştim bile. Kapı koyu yeşil bir tahtaydı ve üzerinde gül şeklinde oymalar vardı. İçeri girdiğimde o eski tanıdık koku hemen burnuma gelmişti, tahta ve şeftali kokusu. Sol tarafta tek oda vardı ve merdivenler sağ tarafta bulunuyordu. Odaya girdim, odanın sol kısmında bir oturma takımı ve televizyon vardı, diğer tarafta ise kırmızı dolap renkleriyle döşeli Amerikan tarzında mutfak bulunuyordu. Tekrar koridora geçip, solda kapısı açık olan lavaboya göz ucuyla baktım ve merdivenlerden yukarı çıktım. Hemen sağ taraftaki odaya hızlıca bakındım, ebeveyn yatak odası olduğu aşikârdı. Bu odanın hemen yanında ve karşısında da odalar bulunuyordu. Onlar da normal yatak odalarıydı. Tekrardan aşağı inerken elimi üzerinde tuttuğum korkuluk, yaşadığım bir anıyı beynimde canlandırdı. Üst katta, en dipteki odadan koşarak çıkıyordum, üstümde bahçıvan tulumum ve mor tonu çizgilerle o zamanlar en sevdiğim tişörtüm vardı. Annem saçımı topuz yapmıştı, ki bu oyun oynarken benim işime geliyordu. Koşup merdivenin önünde durmuştum. "Yeşil Tosbi başlangıç çizgisinde yerini aldı!" diye bağırarak elimdeki küçük yarış arabasını korkuluğun başına koyuyorum. "Beş, dört..." ve kulaklarımdan başka bir ses geçiyor. Bir erkek ve devam ediyor. "Üç, iki, bir, hazır ve başla!" Arabayı aşağıda bekleyen biri, oyunlar oynadığım biri. Arabayı bırakıyorum ama zihnim bazı anıları sildiği için ne arabayı bıraktığım andan sonrasını ne de sesin sahibinin yüzünü hatırlayabiliyorum. Hala elim korkuluğun üzerinde durmasına rağmen merdivenin sonuna geldiğimi fark ediyorum. "Sanırım bu ev, anılarımı yeniden hatırlamamı sağlayacak." dedim afallamış bir şekilde. Dalgınlığımdan kurtulmak adına kafamı iki yana hızlıca salladım ve temizlik malzemelerini almak için lavaboya geçtim fakat burada çamaşır makinesi olmasına rağmen temizlik eşyaları yoktu. Lavabodan çıkarken gözüm merdivenin altındaki kapıya ilişti. Kapıyı biraz ittirince bir kiler olduğunu anladım. Pek bir şey yoktu aslında, birkaç bahçe malzemesi, tamir aletleri ve temizlik malzemeleri. İhtiyacım olanları alıp kapıyı kapattım. Eşyalarımın hepsini getirip yerleştirmeden önce bu evi elden geçirmenin doğru olacağını düşünmüştüm. Bu yüzden aşırı detaya girmeden bir temizlik yaptım, bittiğinde akşam olmak üzereydi. Eşyalarımı arabadan indirip eve, üst kattaki ebeveyn yatak odasına taşıdım lakin yerleştirmedim. Öğlen de yemek yemediğim için bir hayli acıkmıştım. Mutfaktaki dolaba yönelip umutsuzca kapağını açtım, evet boştu. Telefonumu çıkarıp sürekli kullandığım bir siteden yemek sipariş ettim. Siparişimin gelmesini beklerken üzerimdeki yorgunluğu atmak için kanepeye uzandım.
YOU ARE READING
Ev'den Misin?
General FictionKendi sorunlarından kaçmak için dedesinin miras bıraktığı eve taşınan Ema, bir süre sonra dedesinin ölümü hakkında şok edici bir gerçekle karşı karşıya kalır. Bu gerçekle yüzleştikten sonra dedesinin intikamını almaya karar verir ve aynı hedef için...