ADALET MÜCADELEM

15 3 0
                                    

Arabamla  Adalet Sarayının yolunu tutmuş duruşmaya yetişiyordum. Bileğimdeki saate baktığımda daha 25 dakikamın olduğunu görmüştüm. Buna sevinmeli miydim açıkçası bende bilmiyordum... Arabamı sürerken tüm bu yaşadıklarımı düşünüyordum. Sadece bir kahve başıma neler getirmişti! Allah belamı verseydi de gitmeseydim!

Yok ya, aslında vermesin Allahım tövbe ettim vallahi bir daha beddua etmicem. Yani kendime etmezdim ama diğer insanlarla ilgili pek söz veremezdim. Hadi tövbe ettim diyelim onlara  dava açardım. Bu sefer de bela ben olurdum!

-Tövbe tövbe
Diye içimden geçirdim. Ama gerçekten bu gün çok garip bir gündü yasamadigim şey başıma  gelmemisti!

İlk başta bir adamla çarpıştım ki gerçekten kafam çok acımıştı! Sonra da üzerime kahve dökülmüstu evet kabul ediyorum fazla dökülmemişti ama çok sıcaktı bide üstüne üstlük de  buz gibi bir kova su üzerime dökülmüş,sırılsıklam olmuştum.

Bekle bir dakika!
Arabanın içinde manyak gibi konuşmaya başlamıştım

-Ben şuan nereye gidiyorum?
-Duruşmaya
-Peki şuan nasılım?
-Son derece ıslak!

Hay Allahım! Ben bu halde nasıl duruşmaya gidecektim!

Senden nefret ediyorum Poyraz Yücel!

Bir şeyler yapmalıydım. Acilen bir çözüm bulmam lazımdı!

Acaba bu halde gitse miydim?

Sonuçta ne olacaktı canım kimene benim ne şekilde,nasıl duruşmaya gideceğimden! İnsanlık hali, hepimiz bir gün koskoca Adalet Sarayına sırılsıklak bir şekilde gidebilirdi öyle değil mi? Üstüne üstlük de 3 tane duruşmaya da böyle giderbilirdik  bence bunda pek bir sıkıntı yoktu. Öyle değil mi?

Hayır Aren kendini kandırma.

Hıç bir avukat bir duruşmaya böyle gitmezdi. Hem ayrıca diğer avukatlar da arkamdan konuşmasına asla ve asla müsade edemezdim. Zaten daha iki gün önce herkese çok sert davrandığım için İsmimi Buzlar Kraliçesi diye çıkarmışlardı. Birçok aptal benim bunları kimlerin konuştuğunu veya bu dedikoduyu kimin çıkardığını bilmediğimi düşünüyorlardı. Stajyerler olsun, bu camiada olsun kimin benimle ilgili neler konuştuğunu bilirdim. Ama asla ben onların isimlerini yalan yanlış bilgilerle insanların karşısına altın tepsiyle bir meze olarak sunmazdım.

Evet biraz serttim ama o kadar da değil!

Hem bunları çıkaran kişinin Ezgi olduğuyla alakalı birçok şey sezmistim.  Daha ilk avukatlık mesleğine basladigimdan beri üzerimde bir kıskançlık olduğunu anlayabiliyordum.

O tam bir yılandı!

Benim başarılarım, yaptığım işler kısaca ondan daha iyi olmam onun bana karşı büyük bir kin beslemesini sağlıyordu ve bu kin kolay kolay geçebilecek bir kin olduğunu da düşünmüyordum. Lakin onun görmediği  ama benim çok net farkettigim bir şey vardı. Benden korkuyordu. Bu korkma öyle bir korkma değildi. Anlatmak istediğim şey ben ile ilgili düşündüklerini yüzüme karşı soyleyememesiydi o anca benim arkamdan dedikodumu çıkarıp  bir yıl gibi kısa bir sürede ondan daha iyi olmamın sadece bir nefret kusmasıydı...

ama benim ona yapacağım şey basit bir dedikodudan ibaret olmayacaktı yalan yoktu. Benim de  ona karşı kalbimden asla ve asla  silinmeyecek bir kin besliyor olmam  korkunç bir gerçekti  ve bu kin  kalbimden kazıyarak dahi çıkmayacak kadar etkiliydi. Ben sadece Ezgi için doğru zamanı bekliyordum.

  Benim amacım onun beni   dedikodularla sarsmaya çalıştığı, üzerimde küçük bir rüzgar kadar etki edemeği ve bir yıl uğraştığım  şöhretimi yıkamadıgi gibi  ben sadece birkaç saatte yapacağım rezillik onun için unutulmaz olacaktı. Hemde benim ondan farklı olarak  bir rezillikten ibaret olacaktı asla yalan yanlış dedikodulardan degil...Onun bir daha bana bulaşmaması , önümden çekilmesi gerekiyordu ve bu yolda harcayacağım ilk insan da o olacaktı...

ARENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin