10| ben hiç sevilmemiş olabilir miyim?

16 5 11
                                    

Neden gözlerini kapadın gerizekalı neden??!! NEDEN.

Kendi kendime kızarken hala beraber olduğumuzu hatırladım. Ona megan mı nicki mi diye sorduğumda bana cardi dedi. Sonra biraz daha bakıştık ben onu aşağı ittim. Şaka.

Ama Cardi demesi biraz koydu. Kendi tercihi.

Eve gidiyoruz. Hava bayağı karardı. Ben hiçbir şey demedim o hiçbir şey demedi. Sorun yok.

Hızla gidiyor bu sefer çünkü yollar falan boş bu saatte.

Birden daha da hızlandı altıma sicar gibi olup daha da sıkı sarıldım beline. Birden ön kaldırsa mesela ben Allahıma kavuşurum.

Otobandan çıkıp merkeze indiğimizde yavaşladı. İlk ışıklarda durdu.

"Ön kaldırıcan diye çok korktum." Dedim.

"Sağlam tutunursan takla atsak bile bir şey olmaz merak etme." Dedi. Verdiğin güven şaka mı kral?

Yeşil yanınca yine yola devam etti. Ben de biraz öncesi hakkında düşünmeye başladım ister istemez.

Ren beni terk etmişken başka biriyle birlikte olmam ne kadar doğru olur? Hayır geri dönmesi falan değil sorun. Henüz iyileşememişken bu yaramla beraber bu çocuğu da kanatmak istemem.

Bilmiyorum. Yutaya danışmam gerek.

Gerçi yarın akşamdan sonra yalnızca okulda görüşebileceğiz bir süre ev bulana kadar.

Şey de demeyin ev iki günde bulunmuyo mu diye bulunmuyo çünkü burası Seul. Kalabalık ve herkes kayserili esnaf gibi.
(Kayseri mentioned)

Bir iki dakika sonra gelmişiz. Maşallah. Motordan indim. Kaskı çıkarıp uzattım.

"Eğlenceliydi teşekkür ederim." Dedim ve ondan önce eve çıktım. Evet o öpüşme hakkında konuşmak istiyorum ama henüz değil.

Kapıyı kırmadan şifreyi girdim. Garip kapı. Hem şifreli hem anahtarlı.

Yuta salonda kendi eşyalarını toplamıştı. Mobilyalar zaten bizim değildi neyse. Bizim aldığımız ev eşyalarını geçici bir süre bir depoya koyacağız. Buzdolabı vs.

"Hyung. Nabıyon?"

"Hiç. Yatıcam birazdan."

"Anladım. Mark gitti mi?"

"Gitmedi. Senin odanda iki saattir ağlıyor."

"Niye?" Gidip bakmak yerine yutaya sormak mantıklı aynen.

"Git bak. Bi konuş sussun. Uyucam."

Çantamı bir kenara fırlattım ve odamın kapısını açtım bu sırada Jaemin de içeri girdi.

"Naber?" Dedim bi baktım mal ağlamaktan kipkirmuzi olmis

"Sen nasıl dayanıyorsun buna?" Dayanamıyorum ki kardeşim.

"Ne oldu ağlamadan anlat." Yatağa yanına oturdum. Oy yazık ya salak.

"Konuşmak için yanına gittim. Söyledim sana aşığım falan dedim. O da neden yanlış zamanda geldin diye sordu. İlk başta anlamadım.  Sonra ilk senelerde benden hoşlandığını ama benim kızlarla birlikte olduğum için kendini dizginlemeye çalıştığını söyledi."

"Malsınız ikiniz de."

"Renjun gelip eski hikayeleri açmaya gerek yok dedi. Kimse ikinci bir şansı haketmezmiş falan."

"Sen de buna mı ağlıyorsun?"

"Yok. Aslında bu da var ama gelirken bir kedi kutuda yuvarlandı. Çok duygusaldı."

Ben anlamıyorum ki arkadaş. İlişki içinde olmak mı acı verici olamamak mı?

Bi de mal bu çocuk.

"Of. Ağlamayı kes. Git elini yüzünü yıka sonra gel yat zıbar." Dedim. Onu zorla odadan gönderdim.

Kalkıp üstümü değiştirmek için valizimin üzerine bıraktığım tişörtü aldım. Önce soyundum sonra giyindim. Tam pantolonumu indiriyorum kapı açıldı.

Saklayacak bir şeyim yok düşmesine izin verdim.

"Evet?"

"Olanlar hakkında bir şey diyip gideceğim. Konuşmaya hazır hissettiğin zaman gel tamam mı? Kendini baskı altında hissetme." Dedi kapattı kapıyı gitti.

Bu çocuk neden bu kadar iyi. Arkasından bakakalmışken donsuz olduğumu fark ettim hemen bir don giyindim. (Esofman)

Sonra da lavaboya yol aldım. Mark cikti sonra hemen ben girdim. Önce ufak işim vardı onu hallettim sonra elimi yüzümü yıkadım. Dişlerimi falan fırçaladım.

Lan acaba öpüşürken dişlerim temiz miydi? Kahretsin. Olması lazım. Listerin içmiştim. Evet içmiştim.

Sorarım sonra neyse.

Odama geri gidecekken Yuta seslendi.

"Mark yalnız yatsın. Sen benimle yat." Ney.

"Hyung niye?"

"Olum yalnız kalsın çocuk."

"Senle yatmam saol. Mutfağa atarım yastığımı mis."

"Sen bilirsin de onu yalnız bırak yeter."

"Tamam." Olum ben de acı çekiyorum amk. Neyse odadan yastığımı aldım. Mutfağa giderkene Jaemin tutup çekti odasına.

Odasıyla mutfak karşı karşıya zaten.

"Yat sen." Diyerek yatağa attı beni. Uu lan dur. Sapık musun?

Dirty mind bich

"Sen?"

"Yerde yatabilirim."

"Ben de yatarım yerde sen yatağına geç lütfen." Diyerek onu kaldırmaya çalıştım.

"İyilikleri kabul etmeyi öğren. Teşekkür et ve yat hadi."

"Emin misin?"

Evet anlamında kafa salladı. Melek misin aq.

Kabul edip yatağına uzandım. Işıkları kapatıp yere uzandı o da.

Daha erken demek isterdim ama yarın derslerimiz var ve taşınıyoruz. So erken kalkan yol alır.

"Jaemin."

"Efendim."

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim."

"Ve özür dilerim."

"Önemli değil."

"Neden diye sormayacak mısın?"

"Neden teşekkür ettiğin sordum mu Jeno?"

"Sormadın ama."

Bu çocuk ney ya. Rabbim aaaa.

"O zaman akışına bırak. Bu kadar çabana değecek şeylere odaklan. Mutluluğa mesela. Ya da kariyerine. Bilmiyorum senin için değerli olan bir şeye."

"Artık bilmiyorum. Değerli olan kim? Kim için çabalamalıyım? Bilmiyorum. Ve kendimi çok yalnız hissediyorum."

Sessizlik oldu. Yani o benim terapistim değil konuşmak zorunda değil tabi.

"Hayat böyledir ne de olsa" dedi.

"Hayat."

"Çok düşünme. Uyuki sabah olsun. Yeniden güneş doğup umutlarımız hayat bulabilsin."

"Pekala. İyi geceler Jaemin."

"İyi geceler bal."

Mal dedi sandım kahretsin ya. Hic sevilmemis olabilir miyim ben acaba?

Simariiikk"NominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin