1

716 65 75
                                    

Sonunda iş saatini geride bırakmanın huzuru ile binanın dışına çıktı. Gerçekten yoruluyordu ve bir de şimdi bu yolu yürümek zorunda kalacaktı. Babasına yaptığı bin türlü naz niyaz da işe yaramamıştı. Gerçi koca adamın nazı da çekilmezdi. Artık sevimli gelmiyordu.

Ellerini yorgun şekilde cebine soruşturup yürürken gözleri arabalarına giden iş  arkadaşlarına takıldı. Zaten hepsi evli çocuklu insanlardı ve arabaları da oluyordu. Olmayanı da olan götürüyordu. Ama ona teklif eden olmayınca payına da yürümek kalmıştı. Onlar garajdan çıkarken bu defa gördüğü patronu ile "Hay sikeyim" Diye mırıldandı.

Adamla bir sorunu yoktu ama her gördüğünde kendisine bakıp gülmesi ve lakap takması canını sıkıyordu. Adam yine şık arabası ile yanından geçeceği sırada ise yavaşlayıp camı indirdi. Bir günde boş geçmiyordu.

"Gidiyor musun çaki?"

Onun gülen yüzüne içinden hayali bir yumruk atsa da gülümseyip "Evet Yakup abi" dedi. Babasının arkadaşı olmasa, bir de iyi maaş vermese çekmezdi. Ama bu zamanda lise mezunu olup böyle iş bulmakta kolay değildi. Zaten bu adam sayesinde para biriktirmiş ve dahasını da yapacaktı. Hakkını yemediği sürece patronuydu.

Adam onu süzüp başını sallarken Akif arkadan gelen arabalara dua etti. En azından görüp giderdi.

"Alim'e selamımı söyle. Bir akşam alacağım onu içmeye. Uzun zamandır görüşemedik"

"Olur söylerim tabii. İyi akşamlar"

Adamın muhabbeti uzatmaması için kısa kesmek istedi. Bu defa gelen korna sesleri ile içten içe sırıtıp onun gitmesini bekledi.

"Neyse hadi görüşürüz bakalım. Yollarda dikkat et"

Patronu arabayı sürmeye başladığında Akif yüzünü buruşturup "pezevenk" Diye söylendi. Kendisine her gün yeni lakaplar takıp bir de piç gibi sırıtıyordu.

"Sanki annem izin verir de. İçmeye götürecekmiş bir de. Annemi gazlamazsam şerefsizim"

Onun arkasından söylene söylene mahallenin yolunu tuttu. Neyse ki yürüyerek 20 dakikada eve gidebiliyordu. Ama akşamları yorgunken o yol saatler gibiydi. Babası inat etmese biriktirdiği paranın üstüne koyup arabasını alacaktı alacaktı ama şartını yapmadığı için vermiyordu.

27 yaşında olupta bekar kalmanın nesi kötüydü onu da anlamıyordu. Sanki insan belli bir yaşa gelince illa evlenmek zorundaydı. Gerçi Akif onu isteyen birini bulsa belki de bunu denerdi ama o da yoktu. Bir kaç kere giriştiği konuşma girişimi elinde patlayınca vazgeçti.

Aslında fiziksel bir sorunu yoktu. Yakışıklıydı da. En azından yakın dostu Tuncay hep böyle diyordu. Şerefsiz moral olsun diye en uçuk ünlülere benzetip keyfini yerine getiriyordu.

Ama kızlar 1.57 boyunda olan ve daha lise öğrencisi gibi görünen biriyle de evlenmek istemiyordu. Ya da vardı da kendisi bulamamıştı. Kendisini gören kadınların tepkileri ise onlardan uzaklaşması için yetmişti. Yüzlerindeki alay dolu bakışlar ve evlilik senin neyine imaları Akif için gerçekten zordu. Kadın kısa olunca sevimli, erkek kısa olunca dalga konusu oluyordu.

Zaten bu yüzden de ne üniversiteye gitti ne de mahallesinden çıktı. Kendi çöplüğünde rahatça yaşıyordu.  Hayatı boyunca duydukları ve yaşadıkları yüzünden kapıldığı kompleksi onu rahat bırakmıyordu. Her yerde karşısına çıkan boy sorunu yüzünden pes etmiş ve kendi yağında kavrulmaya başlamıştı.

Başı önünde yürürken mahallesine girdiği anda bile içi huzurla doldu. Burada kendisini sevip saydıklarını bilirdi. Bir gün onu boyundan vurmamış ve dalga da geçmemişlerdi. O yüzden Akif için bu mahalle güzeldi. En azından söylenenleri duymuyordu.

ELMA KURDU (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin